İstanbul neler eder bize... Nerelere gönderir, nerelerde yedirir, nerelerde içirir, nerelerde ağlatır, nerelerde güldürür... Aklımızı fikrimizi alır da kız kulesinin önünde atar mı denizlere? Terkedip..
Kimselere söyleyemem sanırdım... Ben dost dediğim insanların ömrü billah öyle kalacağına inananlardandım çünkü... Hal böyle olunca "dost"lara "arkadaş" demek çokça yaptığım bişey değildi... Ama merak ..
Uzun süren ilişkilerin ardından yaşanan ayrılıklarda, yaşanmışlıkların çöpe gitmemesi için yapılmaması gerekenler....1 – Muasır medeni ayrılıklar yaşayın... Olmuyorsa olmuyordur.Suçlamayı bırakın...
Elimizin değdiğiyle, gönlümüzün istediği bir senkron tutturamıyor.Hayatın her köşesinde bu böyle. ”Beyaz” olsa “Siyah mı olsaydı?” diyoruz. O an siyah daha huzur verici geliyor çünkü. Yeni bir işe baş..
Bu yazmak denen içgüdüsel davranış sanırım hep bir takım muhabbetlerin ortasında edilen, birtakım şaşırtıcı cümlelerden sonra ortaya çıkıyor... "Amma enteresan laf ettim ben ha!" dedirten bu cümleler ..
Her insanın kendine ait bir metrekaresi olmalıdır. İki ayağının bastığı alan dışında, sağdan- soldan- arkadan ve önden sadece kendi ve gölgesine ait bir metrekare... Arada sırada sadece o metrekarede ..
O kadar mı sıcaktı ki, bedenimden çıkan her damla terle yılların sırları da akıyordu ellerimden kollarımdan... O kadar mı zamanıydı, söylenme ihtimalini bırak, söylemeye bile yeltenmeyeceğimiz şey..
“Girenler hiç çıkmadılar ki hayatımdan”Bu cümleden anladığınızı giriş-gelişme- sonuç içerecek ve kompozisyon bütünlüğünü bozmayacak şekilde anlatınız...Ben başlıyorum.Sonra siz devam edeceksin..
Sinemanın tuhaf adamlarından Werner Herzog, kendi kendime sorduğum, bir zamandan sonra da sormaktan vazgeçtiğim "Yahu ! Ben neden bişey anlamıyorum bu sanat filmlerinden?" sorusunun cevabını vermiş ..
Bir insan kendi olabilmek için ne yapmalıdır? Yıllar önce Tüyap Kitap Fuarı’nda Ayrıntı Yayınları’nın bastığı afişlere gidiyor hafızamın gözleri... “Kendiniz olabilmek için sık sık “hayır!” deyin!”