Nasıl da beklerdim yollarını…Bir tahta çubuğa nasıl da güzel dolardın hayallerimi…Dert miydi tasa mıydı yüze gülmeyen söze gelmeyen dostlar? Macuncunun geldiğini söylemezdim olur biterdi. Topunu verme..
Pazartesinin böyle başlayıp da böyle biteceği aklımın ucundan bile geçmemişti inanın..Tamam, duydum nasıl başlayıp nasıl bitti dediniz…Anlatayım o zaman.Günün yoğun olacağı elbette cumada..
Sen, İstiridyesinden göz kırpan beyaz inci gibisin…Yüreğim alabora derken, gülümseyiveriyorsun bana…Sen, Seher vakti gökten düşen bir damla çiğ gibisin…Susuzum, yandım derken, dam..
Eskiyen saat mi?Kim bilir bu saat kimleri eskitti.Dört oldu gelmedin, beş oldu gelmedin, Altı oldu gelmedin diye diye…Başında kim bilir kimleri bekletti.Kim bilir kaç ananın yüre..
Ömrün özlü sözüdür dost.Okur, okur, döner yine okursun.Görmeyen gönlün gözüdür dost, İlmek ilmek hayatla bağ dokursun.Elin olur bir çiçeğe uzanır, Dilin olur hece hece dolanır,..
Yarı hüzünlü, yarı sevinçli bir gündü okulda bıraktığım… Son kez bahçeye toplandılar. Andımızı okudular, kuş cıvıltısını andıran bir ses çıkararak sınıflarına doluştular… Zil çaldı, ellerinde karne..
Eğlenceli geçer benim kayıt dönemlerim. Kimi ana sınıfına, kimi birinci sınıfa kayıt olmak için gelen pırıl pırıl yüzler var bu günlerde karşımda. Kimisi ürkek bakışlarla girer odaya, kimisiyle sanki..
Aç gönül kapısını, Süzülüversin bir gölge…Kim desinler, kimdir o, Neye benzer, tarif et…Sen deyiver bir çığlık, Sen deyiver bir sızı…Bilmem seçemedi..
Niye boynun bükersin, öksüz çocuklar gibi...Ben de sencileyin yanmaz mıyım gecede?Sen yolları aydınlatıp, uzarken ışık ışık, Ben de özlem uzamaz mı, Her mısra her hecede.Se..
Bir simit alsana güzel abim…Sonra bir çay söyle kendine şöyle tavşan kanı…Ben ısmarlayayım diyeceğim ama, Senden aldığım simit parasıBenim hayallerimin urganı be abi...Urgan yani ..