Vahşi ve asi bir sessizliği vardı… Gücü sadece kendi bedenine hükmeden… Bütün olumsuzluklarını içine saklayan ve yutkunmalarla kendi kendinden hınç çıkaran… Unutulmazlıkların ne kadar o..
Evet… Gittim… Senin dediğin gibi gittim… Ama bir farkla… Sen gittikten sonra... Hani derler ya bir cümleyle… Sırtımda yeleğim, gömleğimi alıp, yalınayak çıkıp gittim… ..
İçini sakladığı bir Truva Atıydı sanki, heykelimsi taş yığını bir sığınak… Hayatının bütün temel taşlarıyla yalnızca kendinin ördüğü dört duvardan farklı sadece giriş kapısı olan bir lâbirent..
Zaman, Bütün pervanelerin dönmesi ve hız kazanması için ve bütün pervanelerin durması için devinim sonu zaman… Bütün sevdalar doğup ve bitmesi için geçen zaman… Kaç zamanım..
Ölü kuşların sessizliği doluşuyor içime… Gök kızarıyor, yapraklar yeni filizleri ile dallarında uzuyor… Bir yanda vedasız gidişler, bir yanda hoş geldin mutluluk diyemediğimiz zaman kır..
Kendi kendime sordum dün gece yarısı sonrası tana en yakın zamanda, neden benim uzağım ve de uzağımda kim vardı? Kaç zamandır uzakları hep özlemişim, kaç yıl hep uzak kelimesine karşı düşle..
Kendimiz ve kendi kendine yaşar olmalıyız kendimizi tanıyarak… Yaşamın içindeki yerimizdir aslında nefes almaya devam ettiğimiz… Ama düşlerimiz Düşüncelerimiz ve kendimize aykırı..
Parmaklarım uyuşuyor, bedenimin bir yerlerinde yanma, yanmalar oluyor. Yüreğimin sol tarafı sızlıyor, bedenimin sol tarafı tutmuyor. Kokun hâlâ avuçlarımda, peç..
Artık susma… Kör bakışların, kör karanlığında bırakarak harabeye çevirdiğin bir bana artık susma… Karanlığı delen gözlerle aradığım sen… Var oluşumu derbeder bir ruha teslim eden ..
Gitme… Bir daha asla gitme, avuçlarımızın içindeki sıcaklığı bırakarak gittin ya, bir daha asla gitme… “Bir kere gidilir” derdin ya bana ve hiç gitme, ama benim yalnızlığımda, sensizl..