Ne güzel gittin karşımdan...Ya kendin gittin, Ya da ben gönderdim seni...Ne farkeder kiYoksun işte...Bakıyorum, boşlukBakıyorum, soğuk...Bir küçük çocuk oldum iyiden iyiy..
Ölümün farklı farklı yüzleriyle tanışıyorum. Ölümün son nefes olduğu yanılgısında, mezarlıklar sıralanıyor. Son nefesin vakti meçhulken; milyonlarca nefesi bırakıyor ciğerlerim, ama ölüm soğuğuna ya..
Dağınık masalaraSerçelerin bıraktığı tüy dökümleri...Uzak bataklıkları güneşe çalanGece doğumunda çığlık sesleri...Kırmızı yakamozunLacivert sularda yüzdürdüğü bilmece...Elimde..
Söylediklerim, söylemek istediklerimin ne kadarı kiVe hayatımın ne kadarı ki yaşadığımSevgim ne kadar ki, öfkemin yanında...Yıllar öncesinde bırakttığım, o minicik ellerNe kadar..
Gönlümün semasında bütün yıldızlarKaranlık ortasında seni sayıklar...Beyaz bir tay şaha kalkar yüreğimdeDenizin üzerinde özgür martılar...İstemem, gözlerini götür giderkenBekl..
dudaklarımsusmakla konuşmak arasındakırmızıbekliyorkararsızlık zinciri dişlerimde...bir ırmak değilim bengölyağmurdeğilim...denizimmaviliğimde çok şey var
Kimsenin kimseye sarılmaya vakti yok... Bir kalabalık ordunun, Tek silahşörü olma derdinde herkes... Yanından kayıtsızca geçip gidiyoruz, Üzerine hüzün bulaşmış her ne varsa..
Zaman cam bir saat gibi düşmüşte duvardan, duvara kanı mı sıçramış ne...! Kendimi sığdıramadım bir türlü, yuvarlak olduğuna bile inanmadığım şu soytarı dünyanın bir köşeciğine...! Benim bir tek yür..
Ata benzeyen bulutlarım oldu benim hep... Uçan halıya bindim belki de farkında olmadan... İspatlanamayan suçlarımın şahidiydi kalbim... Güldüm, ağladım, sustum, yazdım, durdum, koştum, uçtum...! Bi..
Ucu ateşe verilmiş gecelerden kalma bu kül, bilmiyorum ne katıyor gündüze... Bilmiyorum bu sokakları dolduran yüzlerin, böylesi çağlayarak aktığı yolun adı ne.. Hangi sokak lambasının altı..