Öyle öfkeliyim ki! Etrafıımda ne varsa kırıp dökmek,yıkıp geçmek istiyorum. Neden mi? Bilmiyorum.. Hani yağmur öncesi hava kabarır ya, tıpkı öyleyim.. Yağsam..
Vedaları beceremem dedim ve kimseye veda etmedim.. Gitmenin yükünü taşırım sandım ama gücümü yetiremedim.. Kızardım gidenlere, suçlardım onları, En zoru kalmak değil gitmekm..
Ne yapıyorum ben? Neden beceremiyorum ortasını? Ya çok seviyorum, ya da hiç.. Bu da benim zaafım biliyorum. Ama çok yoruluyorum. Hayatıma giren kim olursa ol..
Şu günlerde kitap okumaya verdim kendimi. İnsanlarla pek muhattap olmak istemiyorum. Çünkü sessizlik istiyorum. Kimseyle uğraşmak istemiyorum. Ama farkettim de kitapların konusu ne olursa o..
Bıraktım sırtımdaki yükü yere, Ben farkında olmadan sırtımda taşıyormuşum bizi. Pişman değilim, Güzel günler hatrına. Hatta biliyorum ki; Sen de sevdin beni...
"En büyük acılar dilsizdir." derler ya hani; yalan... Oysa en güzel bir anne tarif eder evladına duyduğu hasreti.. 112.. Acil sağlık hizmetleri.. Ya da halk dilinde ..
İlk defa mutlu oldum burada.. Evde boşi boş oturmaktansa istasyona gelmeyi tercih ettim ve nöbetçi ekiple sevke gittim... 4 aydır çıktığım sevklerin en güzeli, en eğlencelisiydi.
Bulabilseydim eğer şeffaf bir kağıda yazardım bu cümleleri. Bendeki rengin şeffaf senin. Ne kadar yazarsam yazayım bitmiyor cümlelerim. Çünkü ne kadar seversem seveyim yetmeyeckmiş gibi his..
Yazdıkça yazıyorum. Kimselere diyemedikçe sana çağlıyorum.Sanırım Karadeniz genlerinden geliyor bu. Önceleri bir nehir imiş, sonra kabına sığmamış ve bir gün ansızın fışkırımış gitmiş Çanakkale Boğ..
Çok uzaktayım şimdi... Oyun bitti. O telaşlı ve heyecanlı kalabalık... Sonra sahnedeki macera... Bitti... Salon boşaldı. Işıklar söndü. Herkes gitti. Ben buradayım. Ve burası çok uzak....