''Bu akşam şairler gecesi var. Biz Pınar' la gidiyoruz, seni de bekliyorlar, uğrar alırız hazırlan geliyoruz'' dedi Selahaddin bey. Gittik. Ne güzel insanlarla tanışmak varmış.Şimdi yoklar.ama hala ..
Sevgide, hasrette gönüller yandı. Neler hissetti kalp, anlatamadı. Rüzgarın, ağaçların, denizin nefesini Bir kuşun şarkısını, bir çocuğun sesini Yaşamın acı, özlem sevgisini, Sus..
Seni bir çerçeveye hapsettiler. Bakanlar oh, ne mutlu dediler. Hafif bir boyun büküş, Yüzünde ki o şen gülüş Bayağı iyi poz vermişsin Bir duvara yerleşmişsin. İçini hüzün yak..
Özledin mi diyorsun, özlemez misin. Baharlar bitse de kışlar gelmese Hep gece olsa, gün görünmese Mevsim yaz olsa yaksa sıcacık Kar tanelerini hasretle düşünmezmisin... Durgun de..
İnsanı doğayı, ailemi dostlarımı, vatanımı hep sevdim...Ama evlatlarımı ve çocukları.Ben onlarla karşılıklı yanlış ve doğrularımla büyüdüm.Her şeyi onlarla öğrendim. İçimdeki tanrının bahşet..
Eski deyişle müruru zamana uğradı. Eski çok eski dediklerimiz Çoğunun defterden silindi kayıtları Aslında onlar özümüz, gençliğimiz sevdiklerimiz. Küçüğüm sana uzun zamandır yazamadım..
Aziz dostum bestekarım Selahaddin İçli'yi ve eşi Pınar.'ı 1976 da evimizde yapılan bir müzik toplantısında yakinen tanıma fırsatı buldum. Eşimi kaybettikten sonra en yakın dostlarım oldular. 1980 yılı..
Bu gün mucizelerin günü olsun...İkram edilen taze demlenmiş bir çay..... Ya da mis kokulu bir fincan kahve...Eski bir arkadaştan hiç beklemediğiniz bir telefon.Uzun zamandır gelmeyen evladınız..
Benim adım kadın. Saçım uzun eksik etek. Erkeğin hamurundan hamurum Elmayı yiyene dek.. Babamın başlığıyım ben Cebinin harçlığıyım ben. Bazen nazlı çiçeğim, el bebek büyüyecek..
Bir kır kahvesinde oturken dün, Yaşamaktan yorulmuş elemli, üzgün Önümde eskimiş bir tahta masa Nur yüzlü bir ihtiyar çöktü yanıma Saçları gümüşten gözleri orman; Dedi neden bu h..