Bir sandık dolusu acısı Matem giysilerini çıkarıp Dolunayın ışık selleri içinde Yüreğimin cennetini basardı Kimseler bilmezdi O severdi ben severdim İçin için ..
Kaç saniye ki ömrümüz Zamanın sonsuzluğunda Herşeyin olsa ne olur Rüzgâr bile toza eker tohumunu Eksik olan sensin Yolun sonuna vardığında Güneşi bile parçalar..
Sandım ki rahatlarım televizyonu, radyoyu açmayınca. Olmadı! Dağlara kaçtım; medeniyetten, internetten, telefondan uzak. Olmadı! Kaç bin metrede bipledi uğursuz ayfon! ..
Ruhla bedenin tünellerinden geçip Çakraları pervane gibi döndüren Ah o enerji evrenlerimiz ve Telepatik dokunmalarla Ah o ruhsal uyumlamalarımız. Hasretimiz var..
İnkâr yaptığını, söylediğini, ya da tanık olduğunu gizlemedir; olur mu öyle şey, ben aklımı peynir ekmekle yemedim, bu gibi işlerde dâhilim yoktur, olmamıştır ve de olmayacaktır ifadeleriyle üstü k..
İnsanlar, ahhh insanlar! Kalbin acısı Ben sevgisine tutsak Gönlünü sevgiye kapatmış insanlar! Tamahın tuzaklarından Ve haramın esaretinden Kurtaramadınız bir k..
Sizler de gördünüz Aşınmış benliklerin Kirli sakalına tutunmuş Evrenin ruhundan çizik yiyen Kaypakların şuursuzluğunu ve İçine tükürülmüş iradelerin asık suratını ..
Bizler biliyoruz Topallayan kin ve öfkenizle Ne büyük günâhlar işlediğinizi. Nerde, ne zaman neler yaptığınızı. Haram ve günâhın yollarında Sünepe şeytanlığınızla ..
Umrumda değil Ne bahtsız zamanın pençesi Ne de şehirlerde kalan hatıralarım. Sağır,kör ve dilsiz kimyasızlarla Ağlar gözler yüzünden Kristalleşen bin yıllık acıyım be..
Ağaca, suya ve toprağa ateş düştü Sessizce ölüyor insanlık Bereketi kaçtı hayatın Felâketler kemirdi ülkemi. Çığlık çığlığa kuşları Söylene söylene Nehirler akar..
Çok bildiğimden değil anlamak ve anlam kazanmak için yazıyorum, anlamlarla var olmak adına, herke..
Milliyet Blog