Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Fotoğrafınız, bir mini etek gibi olmalı, her şeyi içine almalı

Fotoğrafınız, bir mini etek gibi olmalı, her şeyi içine almalı
 

Sevimli yavru, sofra içinde sofra kurmuş.


Bu resimlerdeki çocuğun ailesini tanımıyoruz.Tanımak da gerekmiyor.Yanlarından geçerken bir anda geri dönüverdim. Nedenini bilemeden, yamek masasında oturmuş çocuğu, peş peşe resimlemeğe başladım.  

 

Şunları gördüm: Aile; çocuklarını masaya oturtmuş. Hem yemek yiyorlar, hem de çocuklarına göz kulak oluyorlar. Etraftan da, gıpta ve hayranlıkla bu sahneyi seyreden diğer masadakilerin yüzleri mütebessimdi. Ana baba, etrafla ilgilenmiyordu. Mutlu bir tablo çiziliyordu farkına varılmadan. Lirik bir atmosfer vardı . Kısacası, "sofra içinde, sofra kurulmuştu" 

 

İlk bakışta, orta yerde bir tablo vardı. Mizansenle karışık. Alışılmamış bir yemek düzeninde, masanın ortasına oturtulmuş sevimli bir çocuk vardı. Resimlerken, kendisi farkında değildi. Doğal olarak içinden ne geçiyorsa, onu yapıyordu çocuk.  

 

İlkinde, herhalde çocuk düşünüyordu, yahut bize öyle geliyordu.: “Yapsam yapsam ne yapsam?” diye. İkincisinde de “Hah, şimdi buldum diye, babasının karnını doyurmayı düşündü. Üçüncü resimde halinden gayetle memnun “ Eeee, sıra bana geldi, biraz da kendimi düşüneyim” diyerek kopardığı ekmeğin kabuklarından kemirmeğe başladı.”  

 

Bilmiyorum. Baloncuk çıkarmadan resimleri siz olsaydınız nasıl konuştururdunuz? Muhakkak bir fikriniz vardır. Kısacası, sevimli bir tablo. Ama, esas demek isteyeceğim, “Basın fotoğrafçılığıdır”  

 

İzmir’de, ulusal gazetelerin hepsiyle çalıştım. Doğal olarak, foto muhabiri verirlerdi yanıma. Ben istemezdim. Kareleri benim çekmem lazımdı. Zira, bir konuyu resimleyeceğim. Kafamda tasarladığım kompozisyonu, foto muhabirine anlatıp işaret edinceye kadar o bir anlık pozisyon, değişebiliyor. En iyisi mi, kendi göbeğini kendin kesmek. İşte o anı yakalamak. Düşüncenle kompozisyonu, getirip üst üste çakıştırmak.  

 

Ama şimdilerdeki tatbikatta, ne atlatma haberleri var. Ne sanatsal resimlerin güzelliği var. Ajanslar, AA. Ajansları resimleri çekiyor ve herkese aynı kareden servis ediyor.  

 

Foto muhabiri arkadaşlarım gücenmesin. Ama bu iş böyle. Çalıştığım gazeteye daha faydalı olabilme arzusu yatıyor bu sevdada, bu tutkuda.  

 

Kısa bir özet vereyim. Bir ulusal gazetedeyim. Akşam Gazetesinin tertiplediği dans yarışması finaline, her gazeteden arkadaşlarla gittik. Ve resimler ertesi gün yayınlandı. Akşam’ın foto muhabiri, resimleri iyi çekememiş. Bilhassa birinci gelenin resmini. Benden istediler. Hiç kimse vermez ama, verdim. Akşamın İzmir Büro Şefi Nejat Türkeri kızmış: “ Kendi gecemizin fotoğraflarını çekemiyoruz, el alemden resim dileniyoruz” diye. Olay Basın Lokalinde geçtiydi.  

 

O gece ben neden başarılı oldum? Figürlerde kavalyenin, hangi anda, dam’ı, tepesinden aşağı döndürerek yere indireceği anı kestirdiğim ve olayın anlık enstantanesi için dikkat kesilmemden kaynaklandı. Laf aramızda, dansı da iyi bilen birisi olmam, avantajımdı. O gece en güzel resmin, benim resim olduğu, ertesi gün görüldü. Kadını başı ok gibi dimdik yere bakıyor ve etekler simetrik bir şekilde paraşüt gibi açılmış olarak.  

 

Aydın’dayım. Taşra muhabiriyim. Cumhuriyet Gazetesinin foto muhabiri işe yeni başlamış. Sevabına, yanımıza alıp taşıdık. İşi gösteriyoruz. Bir tablo çıktı karşımıza. Fıstıkçının dükkanında avcılar, tavla atıyor. Burada kavilleşmişler. Toplanıp ava gidilecek.  

 

Yanı başlarında telden örülme, buzdolabı büyüklüğünde kocaman bir kafes. İçinde, pabuç kadar bir fare, durmadan içeride gürültüyle fır dönüyor. Kimsenin aldırdığı yok. Ama avcıların köpeği, kafesin başına dikilmiş, burnunu tellere dayamış. İçerideki farenin fırdöndüsüne kendisini kaptırmış. Bütün dikkati ile titreyerek fareyi takip ediyor. Hızlı hızlı, nefes nefes soluyor hayvan. Başını çevirerek hayvanın hareketlerini takip ediyor . Arada bir mızıklanıyor acı acı.  

 

Kompozisyon bu. Dükkan çerezci dükkanı. Fare, belli ki, orada yakalanmış. Kafesin avcılarla ilişiği yok. Onlar, arkadaşlarını bekliyorlar. Vakit geçsin diye. Zira toplanıp ava çıkacaklar.  

 

Arkadaşa; “tel kafesi, köpeği, avcının tavla atışını aynı kareye sığdırarak çek” dedim. Fareyi de, kafeste, döndüğü anda sırtı yere gelecek şekilde çekmiş olacaksın “ dedim.  

 

Ve bu resim, Cumhuriyet Gazetesinin birinci sayfasında 4 sütun üzerine yayınlandı. Cumhuriyet, önemli resmi, daima büyük olarak gazetenin tam göbeğine yerleştirirdi. Bu resmin resimaltı yazısını şöyle yazmıştım: “Avcılar toplanırken, vakit geçirmek için tavlaya tutuştular. Ama av köpeği “başka bir şeyle” tutuştu. Kafesin içindeki fareyi göz hapsine aldı.  

 

Avcılar, av öncesi köpeklerinin performans kaybetmemesi için, böylesi bir mizanseni, köpeği ile tanıştırırlar ki, köpeklerinin koku alma dahil, reflekslerinin tam olarak işlemesini sağlamak ve daima hazır olmalarını temin etmek bakımından köpeklerine antrenman yaptırmaktalar” diye…( Ne demekse?!)  

 

Arkadaşın ismi Orhan’dı galiba. Bu başarısından dolayı da Almanya’da, Cumhuriyet’in bürolarının birinde vazife gördüğünü işittim sonradan.  

 

Bunu niye anlattım. Foto muhabirliği eften güften bir iş değildir. Blog’culuk da öylesi. Bir blogcu da, foto muhabiri gibi davranmalıdır. Hadi diyelim ki, hiç biri değilsiniz. Makineniz var. Resim çekiyorsunuzdur. O zaman; kareniz, çerçeveniz, yani kadranınız dolu dolu olmalıdır. Her santimetre karesinde obje’ler, yer almalıdır.  

 

Daha da özetlersek, Atila İlhan Hocamın dediği gibi çekilen fotoğraf dolu dolu olmalı bir mini etek gibi, her şeyi içinde barındırmalıdır. Resim kadar, alt yazısı da çok önemlidir. Kısacası, her ikisinin de hakkını vermek lazımdır…  

 

R E S İ M L E R: (Üstten itibariyle sırasıyle) 1- Yapsam yapsam ne yapsam acaba? 2- Hah, şimdi buldum. Baksanıza babacığım acıkmış. Onu bir doyurayım hele.. 3- Eh… Şaka maka, ben de acıkmışım yahu!  

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..