Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '11

 
Kategori
Spor
 

G.Saray Adnan Polat sayesinde mali yönden düzeldi masalları..

G.Saray Adnan Polat sayesinde mali yönden düzeldi masalları..
 

Bugünlerde internette Galatasaray ile ilgili yer alan haberlere yapılan okuyucu değerlendirmelerinde, sıkça "Galatasaray'ın sportif açıdan başarısız olmasına rağmen mali açıdan Adnan Polat sayesinde düzlüğe çıktığı, eskiden kulübün yönetimine kimse talip olmazken bugün durumun düzelmesiyle birlikte açıkgözlerin (!) birden bire ortaya çıktığı" yorumları görülüyor. 

Bu yorum bir “şehir efsanesi” gibi dilden dile dolaşıp birçoğunun kurduğu ilk cümle haline geldi. 

Stadın açılışının ardından yaptığı konuşmalarda en iyi bildiği işi yaparak tribünlere oynayan Adnan Polat amacına ulaşmış görünüyor. Çok değil, yakın zamana kadar "Adnan Polat istifa" diye bağıranların bir kısmı da bugün "Adnan Polatçı" kesilmiş durumda. Düne kadar istifa çığlıkları atanların, bir kaç "-mecburiyet hissedildiğinden yapılan- ederinden pahalı" transfer ve 1-2 tane de iyi kurgulanmış konuşmayla hafızalarına ihanet edip 180 derece dönmelerine ne denir ki? 

Yapılan yorumlarda doğruluk payı tabiî ki vardır. Sayın Polat'ın zor bir dönemde para toplama kampanyasına öncülük yaptığını ve yine zor dönem devam ederken Özhan Canaydın yönetimine girdiğini de unutmadık. 

Galatasaray'ın mali durumu özellikle -bugün her fırsatta konuşan- Sayın Faruk Süren zamanında dağılmıştı. O tarihte Galatasaray'ın mali durumu sonu oldukça karanlık bir mecraya doğru sürüklenmiş, alacaklılar ve hacizler kapıya dayanmış, kulübün kime borçlu olduğu bile bilinmez bir hale gelmiş, maaşlar ödenememiş, yüksek faizlerle alınan borçlar hızla kabarmaya başlamıştı. 

Böyle bir dönemde kimse aday olmazken elini taşın altına sokan Adnan Polat değil, Özhan Canaydın'dır! Bunun bazıları tarafından sürekli Adnan Polat'a mal edilmesini hafızaların nankörlüğü ve bir oyunu olarak kabul ediyorum. 

Özhan Canaydın'ın başkan olmasından sonradır ki Galatasaray'ın nakit akışı düzene sokulmuş, borçlar yeniden yapılandırılmış, birçok sorun tek tek ele alınmaya başlanmış ve kapıya dayanan hacizlere de bir son verilmiştir. Riva projesi, stadın yapımı, şirketlerin birleştirilmesi de "sportif başarıyı düşürdüğü için yuhalanan" Özhan Canaydın döneminde başlayan projelerdir. Şimdi bunların –hali hazırda istifalarını istediği yöneticiler sanki bu faaliyetlere emek harcamamışlar gibi- Adnan Polat tarafından tek başına sahiplenmesi en hafif tabiriyle haksızlıktır, demagojidir. 

Özhan Canaydın tribünlere oynamayı başaramadığından olsa gerek, o dönemde sportif açıdan bugünlerden çok daha iyi durumda olunmasına rağmen başarı gelmediği için uzun süre protestolara maruz kalmıştır. 

O ağır tabloyu devralan Özhan Canaydın'a gösterilmeyen hoşgörünün bugün Adnan Polat'a gösterilmesinde üç etken olduğunu düşünüyorum: Birincisi; Adnan Polat'ın yöneticilik zamanından gelen bir kredisi var. İkincisi; tribünlere oynamayı iyi biliyor. Üçüncüsü ise; Özhan Canaydın sportif açıdan parlak bir dönemin ardından başkan olması dolayısıyla zorlanmış olmasına rağmen, bugün itibariyle Galatasaraylılar başarısızlıkları kanıksamış durumdadır. 

Yorumlarda yazıldığı gibi zor dönemde Galatasaray başkanlığına Adnan Polat dışında aday çıkmamış falan da değildir. Son seçimlerde de Sayın Adnan Öztürk ve listesinde "Hayrettin Kozak, Osman Hattat, Abdürrahim Albayrak, Fatih Gökşen" gibi tanınmış isimler de olmak üzere başkanlığa ve yönetime adaylığını koymuşlardır. 

Adnan Polat'ın yaptıklarıyla yapamadıkları yan yana koyulmalı, Galatasaray sevgisi ile başkanlık becerisinin aynı potada değerlendirilemeyeceği iyi bilinmelidir. 

Son yıllarda yapılan transferlerde Galatasaray'a çok zarar ettirilmiştir. Elano ve Misimovic gibi örnekler başta olmak üzere, 6 ay sonra bonservis parası ödenmeden transfer edilebilecek Yekta’nın 3, 5 milyon Euro + bir genç futbolcu karşılığında alınmasını, bonservis bedeli ödenmemiş olsa da boşuna para harcanmış "deneme"leri de (Serdar Özkan, Mehmet Batdal vb. gibi.) göz ardı etmemek gerekir. 

"Ben bugüne kadar taraftarıma tek bir laf söyletmedim." diyen Adnan Polat'ın, ne TOKİ başkanına, ne de internet üzerinden Galatasaraylıların babalarının belli olmadığını, şerefsiz, nankör, geri zekâlı, kuş beyinli olduklarını söyleyenlere bir tepkisi bile olmamıştır. 

Oysa 16 Ocak günü yaptığı basın toplantısında "Yukarıda yapmış olduğumuz toplantıda, elimizde 200 tane kameranın görüntüleri, 40 tane de polis kamerasının görüntülerinde, bu şekilde eylem yapma düşüncesinde olan insanlara da bundan sonra tedbir almak amacıyla incelemesini emniyetle birlikte yapacağız ve biz bu insanları bundan sonra bu statlara sokmayacağız." diyen Adnan Polat, 5 gün sonra "Biz kimsenin ismini emniyete vermedik." de demiştir. 

Galatasaray başkanı bunları yaparken, bugün “Brütüs” damgası yiyen Sayın Mehmet Helvacı, Galatasaray taraftarının başkan tarafından sahiplenilmeyerek satılması ile daha fazla dayanamamış ve isyan bayrağını açmıştır. Galatasaray taraftarının bir kısmının Adnan Polat sevgisi bu gerçeği görmelerini zorlaştırmaktadır. 

Madem her şey iyiydi, süper işler yapıldı, neden Haldun Üstünel istifa etti gitti? Cemal Özgörkey neden istifa etti? İkinci başkanı ve iki yönetici daha neden açıkça kendisini istifaya davet ediyor? Hepsi mi Galatasaray'dan çok kendi şahsını düşünüyor? 

Oysa olay bu kadar basit değildir! Adnan Polat döneminde Galatasaray, tarihinde hiç olmadığı kadar dibe vurduğu bir dönem yaşamaktadır. Sportif açıdan başarısızlığı ve transferleri anlatmaya gerek yok, her şey ortada. 

Bunun yanı sıra Adnan Polat başkanlık döneminde Fatih Akyel'i ve emre Belözoğlu'nu geri almak istemiş, Galatasaraylılara önce "mor", olmayınca "pembe" formaları "giydirmiş", dün kovduğu Necati'yi "kurtarıcı" diye geri almak istemiş, U-17 maçında ufacık çocukların dövülmesi ve Cemal Nalga skandalı onun döneminde yaşanmış, Fenerbahçe kulübünün kapı önüne koyduğu Colin Kazım alınmış, TT Arena'ya "Ali Sami Yen" isminin konulması bile becerilememiş, TT Arena'nın açılmasının ardından Galatasaraylılara yapılan hakaretlerin "hiçbiri için" Galatasaray taraftarına sahip çıkılmamıştır. 

Bu nedenlerledir ki Galatasaray çok acı günler yaşamış, Galatasaraylılar ezeli rakiplerin taraftarlarının alay konusu haline gelmeyi göğüslemek zorunda kalmışlardır. 

Bugün itibariyle "her zamanki muhteşem (!) hafızamız" nedeniyle bunların neredeyse çoğu unutulmuş durumdadır. 

Transfer taraftarlığı.. 

 
Toplam blog
: 293
: 1063
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

Sporun bir kavgadan çok; ahlak, mücadele, eğitim, zeka ve dürüstlük olduğuna inanıyorum. Doğaya, ..