Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '14

 
Kategori
Güncel
 

Genç nüfusumuzun bugünü yarını

Genç nüfusumuzun bugünü yarını
 

İş, aş, evlilik. Parasız olmuyor.


Şu anda Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmakta olan eski başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan nüfusumuzun artması için çok çaba gösterdi.

Katıldığı her nikah töreninde yeni evlenen çiftlerden en az üç çocuk istedi. İstemekle de yetinmedi özellikle kendilerinden söz aldı.

O büyüğümüz olarak, devletimizin yöneticisi olarak ülkemizin geleceğini düşünerek, ulusumuzun çıkarlarını gözeterek ve bulunduğu yer icabı dünyanın gidişatını bizim hepimizden iyi görerek böyle bir konuda talepkar ve ısrarcı oluyordu. O geleceğin dünyasındaki güçlü Türkiye'nin genç nüfusun omuzlarında yükseleceğini bu yolla ifade ediyordu.

Ancak o ısrarla yeni evlenenlerin en az üç çocuk sahibi olmalarını isterken de ülkemizin sokakları genç işsizlerle doluydu. Çöpçülük sınavlarına içlerinde üniversite mezunlarının da bulunduğu on binlerce insan başvuruyordu.

Asgari ücretle ve taşeron firma aracılığıyla kamu kurumlarında istihdam edilen insanlar yoksulluk sınırı altında çalışıyor ve bu işlerde çalışmaya razı milyonlarca insan oralara kapak atabilmek için akla hayale gelebilecek bütün yolları deniyordu. Gözden uzak yerlerde çok daha düşük ücretlerle çalıştırılan insanlar vardı.

Sokakta para kazanmak isteyen ama bunun bir yolunu bulamayan üstelik büyük bir kısmı da üniversite mezunu olan pek çok işsiz vardı.

Onların büyük bir bölümü gerçekte ne yapabileceklerini bilmeyen insanlardı. Okulları bitirmiş ya da bırakmış kişilerdi. Yaşları para kazanmaları gereken  çağa çoktan ulaşmıştı. Artık emekli olmuş, zar zor geçinen ebeveynlerine yük haline gelmişlerdi ya da kırsalda babalarının geçmişte aileye yeten ama şimdi artık yetmez hale gelen toprağında, bahçesinde yetmediğini bile bile vakit geçiriyorlardı ve bu halin sürmesinden yana değillerdi.

Yaşayabilecekleri asgari yaşam koşullarını gerçekleştirebilmeleri için acilen paraya ihtiyaçları vardı.

Üniversite mezunu olanlar eğitimlerinin karşılığının çok daha iyi ücretler olduğunu bildikleri halde kendi alanlarında ya da başka alanlarda çok daha düşük ücretlerle hiç olmazsa şimdilik çalışmaya razıydılar.  

Milyonların umudu olan KPSS sınavlarına gece gündüz çalışıp kafayı sıyıranlar vardı.

İyi kötü KPSS'nin bir nebze olsun adaletli olduğunu düşünen bu insanlara o sınavın da yakında kaldırılacağı söylenmişti. Sınavın kaldırılması eski döneme dönülmesi korkusunu gündeme getiriyordu. (Eski döneme dönülmesinden ne kastettiğimi de bu yazıyı okuyan herkesin anlayacağını düşünüyorum.)

Neyse ki sonradan ilgililer yaptıkları açıklamalarla bunun doğru olmadığını, KPSS sisteminin daha da geliştirilmesine çalışıldığını, masadaki diğer seçeneklerin yanında bulunan ve çok da taraftar bulmayan eleman temini işinin kurumlara bırakılması seçeneğinin kötü niyetli gazeteciler tarafından cımbızla çekilip kullanıldığını açıklaması ile bu sorun ortadan kalktı.

KPSS''ye çalışmaya, kurslara gitmeye devam edilecekti.
*

O gençler dün vardı, bugün var, yarın da bu gidişle var olmaya devam edecekler.

Bugün yaptıkları gibi yarın da bir yol bulmak için, bir yol açmak için çırpınıp duracaklar. Bazen akla hayale gelmedik işlere girişecek, davranışlar gösterecekler.

Geçinebilmek için, insanca yaşayabilmek için, kimseye muhtaç olmamak için yapacaklar bütün bunları.

Ümit ederiz ki Sayın Cumhurbaşkanımızın öngördüğü gelecek ışıl ışıl önümüze gelir ve o gençler o geleceğin mimarları olurlar.

Ümit ederiz ki bu gelişme bugünden başlayarak kısa bir zaman içinde gerçekleşir. Başta genç işsizler olmak üzere bütün toplum derin bir nefes alır.

Ümit ederiz ki üniversitelerimizde bundan böyle ülke gerçeklerine uygun bölümlerde etkili eğitimler gerçekleştirilir. Ülke gerçekleri ile uyumlu olmayan ve çok sayıda öğrenciyi hem huzursuz hem de meşgul eden bölümler ya kapanır ya da sayıları azaltılır.

O gençlerin başlıca sorunlarından biri kendilerini yapabilecekleri işlere yönlendirebilecek durumdaki akil insanları, rehber kurumları bulamıyor olmalarıdır.

Onların almış oldukları eğitim de çoğu kez işlerine yaramadığı gibi ellerine, ayaklarına dolaşmaktadır. Biz bu işin eğitimini aldık dediklerinde karşı tarafı kendilerinden uzaklaştırmakta, eğitimli oldukları alanda da istihdam boşluğu bulamamaktadırlar.

Onların bir kısmının büyük emek, zaman, para harcayarak aldıkları eğitimlerinden, diplomalarından söz etmemeleri, mevcut çözümsüzlükten kurtulmaları için doğru olanıdır. Onların o diplomanın gölgesinde durmamaları, durmalarından iyidir.

İnandıkları rehberler, insanlar nasıl ki bir kısmının ufuklarını kapatmışsa, aldıkları diplomalar da yollarını kapatmıştır.

Onların büyük bir kısmı aslında pek çok farklı alanda yetenekli insanlardır. Okuyup bitirdikleri bölümler liseden sonraki birinci, ikinci, üçüncü tercihleri olmayan bölümlerdir.

O gençler okullarını o dönemde mutlaka bir üniversite diplomam olsun düşüncesi ile okumuş, bitirdikten sonra da tıkanmış durumundadırlar.

Bu insanlar kendilerine iş sağlamayan diplomaları bir kenara bırakıp doğru işe, alana yöneldikleri zaman belki dört yılları kayıp gibi gözükecektir ama önemli bir bölümü yönelecekleri başka işlerde büyük başarılar elde edeceklerdir.

O doğru, ülkenin gerçekleri ile uyumlu alanlarda kendi işlerini de kurarak ya da başkalarına da çalışarak belki umduklarına yakın paralar kazanacak ve çok daha mutlu olacaklardır.

Eğer siyasi partilerin programlarındaki (hani o çok görmediğimiz) istihdam politikaları ülkemizdeki üniversite mezunlarının  bölümleri gözetilerek oluşturuluyorsa, işin başında bulunanlar belli diplomalara sahip olanlara iş alanı açılsın diye ülke gerçekleri ile uyuşmayan çözümler üretiyor, gereksiz işlere alan açıyorlarsa bu da doğru değildir.

Ülkemizde son yıllarda sayıları artan üniversitelerin her biri elbette bizim için birer gurur kaynağıdır. Ancak bu üniversitelerin fakülteleri ile ilgili düzenlemeler de ülkenin kalkınma planları ile uyumlu olmak durumundadır. İstihdam sağlanamayacak bölümlerin sayısının sınırlı tutulması, buna karşılık gelecekte gereksinim duyulacak yeni bölümlerin desteklenmesi hem gençlerimiz hem ülkemiz için önemlidir.

Genç öğrencilerimizin üniversite kapısına dayanmadan kendilerine ve ülke gerçeklerine uygun alanlara yönlendirilmeleri de ayrı bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır. Bununla ilgili de devletin önlemler alması, uygun kurumları, birimleri oluşturarak genç insanlarımızın yönlerini bulmalarına katkı sağlaması ciddi bir sorunu ortadan kaldıracaktır.

Elbette bir de okuyamayanlarımız vardır. Ailelerinin baskısı ile okuldan uzak kalanlar. Ekonomik nedenlerden ötürü okullarını bırakmak zorunda olanlar. Bir eğitimcinin veya disiplinli bir yönetimin etkisi ile okulun çekim alanından uzaklaşanlar.

Derslik sıkıntısı yüzünden sabahçı – öğlenci diye ayrılanlar, sabahın erkeninde henüz gün ağarmadan kalkıp okul yoluna düşenler ya da akşamın karanlığına kalanlar. Kalabalık sınıflarda yetersiz donanımla ve deneyimsiz öğretmenlerle yol almaya çalışanlar ile bu nedenlerden dolayı kopup sokaklara düşenler.

O genç insanlarımızın da iyi bir rehberliğe, maddi – manevi her türlü desteğe ve çalışabilecekleri işlere gereksinimleri vardır.

Genç nüfus elbette önemli bir güçtür. Her ülkede ve her zaman için geçerli bir durumdur bu ama tek bir koşulu vardır bunun.

O da bu genç nüfusun cebinde para, dizinde takat olmasıdır.  

20/10/14
17:20:19

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..