İngilizce öğrenme ve başarı

Zaman, teknoloji ve buna bağlı olarak iletişim çağı. Küreselleşen dünyada iletişimin önemi gittikçe artıyor. İletişim araçlarının olmazsa olmazı dil. Dilini iyi kullanamayan, geçerli yabancı dil ya da dilleri iyi bilemeyen toplumlar küresel dünya içinde derinleşemiyorlar.  

Politika, bilim, sosyal yaşam ve ekonomide yabancı dilin önemi büyük. Bilgi, yabancı dil ile bütünlük kazanıyor.

Dışa açılma, tanıtım, reklam, propaganda iyi dil bilmekle gerçekleşir. Dil bilmeyen toplumlar içe kapanık kalıyorlar.

Yabancı bir dil öğrenimi motivasyon işi. Okulda, “Niçin yabancı bir lisan öğreniyorum?” cevabını yeterince veremeyen öğrenci daima anadilinin dışındaki bir dile yabancıdır.

Yabancı dilin, özellikle İngilizcenin (53 ülkenin resmi dili olduğu biliniyor) yaşamında getirebileceği farklılıkları kavrayamayan öğrenci, İngilizce dersine anlam veremiyor.

Dil öğretiminde pratiğin önemi inkar edilemez bir gerçek.

Kendi anadilinin inceliklerini bilmeyen,  yabancı dildeki benzerlik ve farklılıkları göremiyor.

Dil öğrenimi ve öğretimi tekrar ve sabır isteyen bir süreç. Eğitim öğretim sırasında öğrenilmiş yabancı dil, tekrar edilmediğinde kısa sürede unutuluyor. Kitap satıcılarında ve kırtasiyelerde özellikle taşrada ders dışı özendirici İngilizce dilinde yayın bulmak zor. Büyük şehirlerde olanlar da ateş pahası. İngilizce ya da herhangi bir yabancı dil yalnız okullarla olmuyor. Bir çok konuda olduğu gibi yabancı dil öğrenimi de çok geç kalınmış toplumsal bir eksiklik.  Devletin çeşitli kademelerinde en üst görevlerde bulunmuş, Sayın Bülent Arınç’ın, “Dört yıl içinde İngilizce öğreneceğim” diyerek, bu yaşta kendine yabancı bir dili hedef koyması, topluma verilen geç kalınmış bir pişmanlık mesajı.

Ülkemizde bir türlü istenilen başarıya ulaşılamayan İngilizce öğretimi, uzun yıllardan beri Milli Eğitim’in çabası. Kolejlerden tutun, Anadolu ve süper liselere kadar  İngilizce ağırlıklı müfredata rağmen umulan başarı sağlanamadı. 4+4+4 düsturu ile İlkokul 2. Sınıfa inen İngilizce dersinin üç yıl içinde pek bir şey getirmediği görülüyor.

İngilizce öğretmek okullarda sadece İngilizce ders saatini artırmaktan ibaret  olduğu bir yanılgı.  

Bugün okullarda İngilizce öğrenme, sınavlara ve ders geçmeye odaklı. Test; ABCDE ve doldurma. Gramer ağırlıklı ve öğrenci ilgisini çekmeyen konular. Bunlarda başarı sağlayan İngilizceyi geçiyor ve iş orada bitiyor. Hayatın içine girdiğinde kafasında hiçbir şey kalmıyor. Tıpkı İlkçağ Tarihi ve Ülkeler Coğrafyası gibi. Yabancı dil  sürekli tekrar gerektiriyor

Okullarda, başta dil laboratuarı gibi gerekli teknolojik araç ve gereçlerin bulunmayışı, bilgisayar, internet, video, kulaklık gibi günümüzde en basit yöntemlerin kullanıyor olmaması, YouTube  gibi kanalların okullarda erişime engelli olması,  lisan öğrenimlerinde olduğu gibi diğer derslerin de büyük engeli. Bir yanda teknoloji söylemleri, diğer yanda yersiz endişelerle işin özünü engelleme tam bir çelişki. Elinizi nereye atarsanız karşınıza çıkan yasaklanan, engeller. Okullardaki erişim engellemelerine bir çözüm bulunması gerekiyor

İngilizce ders saatleri süresince hiçbir pratik yapma imkanı bulamamış İngilizce öğretmenlerinin öğrenciyi motive etmeleri de güç.

Milli Eğitim Bakanlığının 5. Sınıfı hazırlık sınıfına benzer bir duruma getirmek için çalışma içinde bulunması, geçmişteki Anadolu ve Süper Liseleri anımsatıyor. Aynı yöntemin kullanılması halinde, 5. Sınıf uygulamasının da pek bir şey getirmeyeceği açık.

Önce, “niçin İngilizce” ona karar vermek gerekiyor. Dışardan telkinlerle İngilizceye başlamak yorucu ve sıkıcı bir hava veriyor ve bir süre sonra bıkkınlık getiriyor.

Günümüz teknolojisinde, İngilizce öğrenmek büyük paralar gerektirmiyor. Her gün düzenli zaman ayırmaya bağlı; okulda, evde, kırda nerede olursanız olun. İngilizce konuşan ülkelere gidip büyük miktarlarda para harcamaya da gerek yok. TV kanalları, internet, daha olmadı bulunduğunuz yerde İngilizce konuşanlarla diyaloga geçmek en ucuz ve doğru yol.

Hüseyin Seyfi