Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

GAZETECİ YAZAR ASLI MERCAN SARI

http://blog.milliyet.com.tr/aslisari

16 Ocak '18

 
Kategori
Güncel
 

Kimsesiz Değilsiniz

Kimsesiz Değilsiniz
 

Hava çok soğuk, kendi başıma keyif yapacağım düşüncesiyle, aracıma binip yeni yazılar yeni hayatlar diyerekten çıktım yola. Bir duyum almıştım, köhne bir mahallede zor hayatlar yaşayan çocuklarla ilgili. Dışarıda ki rüzgârın esişi, hırçın sesi, ürkütücü bir hava. Gündüz olmasına rağmen sokaklarda kimse yok.  

Araçtan indim, çevrede bir belirti nefes hissetmek istiyorum. Bir tıkırtı işittim kafamı bir çevirdim aman Allah’ım! Titreyen ayakları çırılçıplak bir kız çocuğu. İnsanüstü bir çabayla benden kaçmaya çalışan ürkek bir tavır. Elimde tuttuğum kalemi kâğıdı çantayı ne varsa attım yere hemen. İnsanlığımdan utandım içimden bir şeyler koptu.

Sokakta yaşayan çocukları gördüğümüzde acıma hissi duyma insanlığımızın bir belirtisi midir?

Evet, hep de merak ederiz hayatlarını.  Sözde onları düşünüyoruz ama onları bu halden kurtarmak için çokta çaba sarf etmiyoruz. Hiç bir şey yapamadan kanım donmuş vaziyet döndüm aracıma. Gün boyu aklımdan çıkmayan o ana kuzusunun çıplak ayakları boğazım düğümleniyor yine…

Ertesi gün tekrar çıktım o mahalleye, niyetim bu sefer kapıları çalacağım, kimseler yok ortalıkta sanki terkedilmiş bir başka dünya. Yıkık dökük kapının bir tanesini zaten çalmaya gerek kalmadan düştü kendiliğinden. Gördüklerim inanılmazdı beynim o an işlevini yitirdi birden ne yapacaktım? Planım neydi?  İzleyecek miydim sadece onları? Acıyarak mı bakacaktım? Üzüntüden aklımdan geçen deli sorular eşliğinde baka kaldım. Yan yana sıra sıra dizilmiş ayakları çıplak toprağın üzerinde titreyen bir sürü çocuk…

Ahlar’ım buradan köye yol olur ne desem boş. “Hayat hiç adil değil” son zamanlarda çok sık kullandığım bir cümledir.  Peki, ne yapmalı? Bu devletin sorumluluğu gözünle bakmayı bırak da ben ne yapabilirim diye düşünmeli insan. Büyük bir kısmının hayatına dokunuş olamayacağız elbet ama bir tanesinin bile ufacık bir gülüşüne sebep olabilirsek ne mutlu bize. Sokak çocuğu da demeyin onlara doğarken sokak çocuğu değildi onlar. Nedir peki günahları bakar mısın yüzlerine her yerdeler cadde, sokak, pazar yığınla…

Bazen bir bankta yatarken görüyorum onları. Korku dolu gözlerle etrafı süzüyorlar öylece saf ve temiz. Bazen lokantaların önünde yutkunurken. Bazen düşünüyorum hepsini bir yere götürüp yemek yemekten çatlayana kadar yedirsem doyarlar mı diye ama kafam da hep bir soru işareti kalıyor ve diyorum hüzünlü bir iç sesimle “doymayacaklar.” Aslında aç olan yerleri karınları değil kalpleri, duyguları. Onlar sevgiye şefkate aç. Sıcak bir gülümsemeye aç. Soğuktan donmuş minik ellerinin sarılıp sarmalanmasına ve en önemlisi aile şefkatine... ‘’SUSARIM’’ yine boğazım düğümlenir.

Ne güzel bir sözdür bu  ‘‘Hiç düşündünüz mü? Belki de yetim ve öksüzlerin bize değil, bizim onlara ihtiyacımız vardır. Onların kurtuluşu bizim kurtuluşumuz olacaktır.’’ Biraz elimizi o taşın altına koymalıyız. Peki, ben ne yaptım o çocuklara? Elbette yazmayacağım burada herkes kalbinin ekmeğini yesin… Bu dünyayı güzel yürekli insanlar kurtaracak.

Selam ile…

                

 
Toplam blog
: 94
: 280
Kayıt tarihi
: 20.11.17
 
 

Bundan yaklaşık on yıl önce kaleme, kağıda, satırlara  gürültüsüz bir şekilde haykırmaya başladım..