Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Anadolu Mesleki Eğitim Derneği

http://blog.milliyet.com.tr/anadolumed

29 Eylül '14

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Memur çocuklarının geleceği

Memur çocuklarının geleceği
 

Gençlerin, ailelerinin karakterlerini yansıttığı bilinen bir gerçektir. Genç, daha çocukken, bebekken doğal olarak ailesinin bulunduğu sosyal çevrede büyüdüğünden, temel kültürünü o çevrede aldığından genellikle ailesinin en önemli yansımalarından biridir. Her ne kadar ebeveynler çocuklarındaki olumlu değerleri kendilerine olumsuzlukları çevredeki etkenlere mal etseler de; aile, çocuğun yetişmesinde en önemli eğitmendir.

Kişiler için kültür, ticaret ve diğer mesleki kodlar her ne kadar kişiden kişiye değişse de bazı yetenekler, aile içinde daha çocukken gelişmeye başlar. Ticaretle uğraşan bir ailenin çocukları o ticaret ortamı ve ortamda konuşulan uygulanan para, alış veriş, kar, zarar, işçi çalıştırma kavramları ile akranlarına göre çok daha erken yaşta tanışırken, köyde yaşayan bir ailenin çocuğu ise, aynı şekilde üretim, ekim biçim, hasat, alım satım, kar zarar, ilaçlama gibi terimleri diğer insanlara göre çok daha erken yaşta tanışmakta, işçi bir ailenin çocuğu ise yevmiye, ücret mesai, fazla mesai kavramlarını tanımaktadır. Hatta çocuklar ailelerini rol model aldıklarından genellikle de yazları hafta sonları, okuldan sonraları kısacası tüm boş vakitler bir şekilde ailenin, babanın iştigal ettiği meslek dalında çalışabilmekte, en azından o ortamda bulunabilmektedirler. Bu durum ise çocuğun üretim ortamlarına katılmasına üretimi, ticareti, sanayiyi, tarımsal üretimi erken yaşta kanıksamalarına dolayısıyla para kazanma emek kavramları ile çok daha erken tanışmalarına vesile olacaktır. Bu tür ailelerle yetişten gençler erken yaşta üretimin bir şekilde içinde olmaları nedeniyle ailelerinden farklı bir iş dahi yapmış olsalar, ileride işsiz kalmaları halinde en kötü ihtimalle ailelerinin yanında öğrendikleri ile geçimlerini sağlayabileceklerdir. Bu durum bize “Ağaç yaş iken eğilir.” Atasözünün ne kadar doğru olduğunu tekrar bize kanıtlamaktadır. Hobi amacıyla yapılan her iş, eğlence, çoğu zaman insanların işsiz kaldıklarında para kazanmakta kullandıkları son derece etkin bir yol olduğunu da göstermektedir. Bu durum aynı zamanda mesleki eğitimin erken yaşta ve uygulamalı yapılmasının ne derece etkin bir yöntem olduğunun da en bariz kanıtıdır.

       Bazı meslekler ircaa edilirken, konusunda ciddi oranda, profesyonel akademik çaba, eğitim gerektirir. Bu meslek dalları genellikle devlet memuru olarak adlandırabileceğimiz, kişilerin akademik bir eğitim sonucu yapmakta oldukları meslek dallarıdır. Öğretmenler, doktorlar, imamlar, hâkimler, askerler, polisler, hemşireler bu kısaca sadece kamu sektöründe değil, kısaca çocuğun boş zamanlarında anne ve babasının yanına uğramak suretiyle akademik bir eğitim olmaksızın hobi olarak dahi yapamayacakları meslek dallarıdır. Doğal olarak bu meslek dallarında konuşulan konular akademik eğitim olmaksızın yapılacak, işe girilecek meslek dalları değildir. Bazı mesleklerin pozisyonundan ötürü, toplumda çocukların para kazanabilecekleri işlere hobi olarak yöneltilmeleri de temsil edilen kurumlar açısından sorun dahi yaratabilecektir. Toplumsal statü baskısı ebeveyn açısından, çocuğunu üretime yönlendirmede engel teşkil edebilir. Bir profesörün, hakimin, genel müdürün, doktorun on üç on dört yaşındaki çocuğunu, yazları oto tamircisine çırak verebileceklerini düşünebiliyor musunuz. Bu pek olası değildir. Yine bir öğretmenin aynı şekilde uygun bir iş bulup çocuğunu çalıştırabilmesi zordur. Her şeyden önce bir devlet memurunun da çoğunlukla böyle bir çevresi yoktur. Dolayısıyla mesleki anlamda uzun süre neredeyse her hangi bir katkısı olmadan yaşayan sadece tüketimi bilen memur çocukları ortaya çıkmaktadır. Diğer gençlere nazaran çok daha geç bir zamanda üretime, mesleğe başlayan memur çocukları diğer çocuklara göre çok daha mesleki beceri geridedirler. Yapacakları genellikle iyi bir akademik eğitim onları ayakta tutabilecektir. Eğer akademik eğitim istenilen seviyede olmazsa bu gençleri gelecekte ciddi bunalımlar ve sıkıntılar beklemektedir. Nihayetinde baba ya da anne yüksek hâkim de olsa akademik olarak ilgili eğitimleri başarı ile tamamlayamadığı takdirde gencin babasının, annesinin pozisyonuna denk bir meslek dalında çalışabilmesi olası görünmemektedir. Devletteki memur kavramı hızla değişmekte, kadrolu sayısı azaltılarak, kolayca sözleşmeleri fesh edilebilecek, kamuda şirket çalışanı olarak adlandırılan çalışanlar tarafından adlandırılan taşeron işçi sayısı hızla artmaktadır. Taşeronu netice itibariyle kazancının belli bir kısmı üzerinden şirketin komisyon alması ile çalışan emeğinin pazarlanması söz konusudur. Sendikal örgütlenme bakımdan ve diğer açılardan da örgütsüz olan bu çalışanın netice itibariyle, kurumlar açısından çalıştırılmaları, işten atılmaları son derece kolay olduğundan gelecekte bu sayının daha da artacağını tahmin etmek güç değildir.

        Görüldüğü üzere, tüm meslek dallarında ailenin işi, insanların çocukken yaptığı ve gelecekte de muhtemel işi olabilirken, bu durum devlet memurluğu ve akademik eğitim ve uzmanlık gerektiren meslek dallarında bulunmamaktadır. Doğal süreçte gelişen bu mesleki durum memur çocukları için avantaj değil hatta dezavantaja dahi neden olmaktadır. Memurlar, çocuklarının akademik eğitimleri ile meşgul olurken aynı zamanda çocuklarını mesleki olarak, hobi bile olsa bazı işlere alıştırmaları, çocuklarının gelecekte yaşaması muhtemel yıkımları aşmaları, sosyalleşmeleri açısından son derece önem taşımaktadır. Herkes işini çocuğuna miras bırakabilir. Akademik uzmanlık gerektiren işler ve memurlar istisna..

        İlhan Aydın

     Teknik Öğretmen

(Yönetim Kurulu Üyesi)

 
Toplam blog
: 29
: 206
Kayıt tarihi
: 20.08.13
 
 

Anadolu Mesleki Eğitim Derneği mesleki eğitimde yeni fikirlerini, düşüncelerini, eleştirilerini v..