- Kategori
- Şiir
Ne kadar tanıdık
netten alıntı
bir nehir olup akmak istemiştim kuraklığına
küçücük bir suydun
gelen çekmiş, tüketmişti kaynağını
dingin bahçenden çıkarıp
hayatın, sıcak kucağından almışlardı seni
öyle diyordun / dostum dediğim
oysa sen
siyahlar içinde bir gölge
akla zarar / hırslı, hınçlı edânla
kirlettin bendeki beyazını
pusunda ısırdı hâtıralar
çaldın bu beni yerden yere
sen / başı dışarıdayken bile
kabuğunun içindeki kaplumbağa
yüzeyindeki kaplı sır kırıldı
gözlerinde tünemiş düşmanlık ateşinle
görmeyen gözlerimi ıslatırken gecen
etrâfından uzanan kor / kör maşalar değdi yüreğime
gösterişlerin mihrâkına
aynaların bulanıklığında bakarken
kendini hayâllerde büyütüyordun aslında sen
gerçekte, özne sanırken kendini
alışamadın nesne olmaya
korkulu bir uykudan uyanamazken düşlerin
amansız bir savaşın ortasında
tutukluluğun pençesinde
zehir zemberek tükürdü dilin
hayat kırıklıklarım öyle çok ki benim
varsın, bir de senden olsun ne çıkar
ne kadar uzak / ne kadar yabancı
ve ne kadar tanıdıksın ömrüme…
(....gül diye tuttuklarımız sırf dikenden ibaret bazen; aldanmam deme artık gözüm...)
(1 Temmuz 2009)
Hâdiye Kaptan
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.