Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '15

 
Kategori
Eğitim
 

Öğretmenlerin ekonomik sorunları çözümlenmelidir

Öğretmenlerin ekonomik sorunları çözümlenmelidir
 

Öğretmenlerin %90'ı borçla yaşıyor!


Prof. Dr. Öner Samanlı
SİYASET BİLİMİ UZMANI
Gazeteci Yazar 

"Bir ülkede öğretmenin maaşı polis ve askerden düşük ise o ülkede siyasal yürütme erkinin polis ve askere daha çok ihtiyacı var demektir! Öner Samanlı"


Her yıl 24 Kasım geldiğinde öğretmenlerimizi anar onlardan söz ederiz.

Birkaç gün donra bu anımsanmalar unutulur ve öğretmen kaderini yaşamaya devam eder.

Esas itibarıyla öğretmenlerimizi anımsayanlar genellikle onları seven öğrencileri ve velilerimizdir.

Öğretmenleri amiri, siyasetçisi anımsamaz!

Öğretmen aydın ise, öğretmen çağdaş ise, öğretmen haksızlıklara ve hukuksuzluklara dirençli ise zaten onlar amirleri sevmez, siyasetçiler se onlardan nefret eder.

Dün birazdan okuyacaklarınızı yazmış olsaydım öğretmenlerimin acıları daha da depreşir günün anlam ve önemi değerini yitirirdi.

Bugün bu gerçekleri yaklaşık olarak otuz yılını eğitim ve öğretime adamış birisi olarak dillendirmek istedim.

Dün yazmadım kendilerini anımsayan üç beş öğrencinin onlara tattırdığı o güzellikler anlamını yitirebilirdi, mutluluklar ötelenebilirdi.

Ben biliyorum ama, toplumun kaçta kaçı her yüz öğretmenden 93'ünün borçla yaşadığını biliyor.

Söyleyelim o zaman. Öğretmenlerin %89,6’sı borçla yaşamaktadır!

Bugün Türk Milli Eğitim sistemi içerisinde görev yapan öğretmenlerimizin sayısal olarak on kadar sendikada kayıtlı olduğunu söyleyebiliriz.

Türkiye de sendikalar benim inancıma göre kesinlikle tabela sendikalarıdırlar.

Ya iktidarın yandaşıdırlar yahut da muhalefetle işbirliği yapmaktan ve güç belirginleştirmekten acizdirler.

Bu durum tüm sendikal alanlar için de söz konusudur.

Sendikal hareket eğer siyasal harekete karşı yenilmiyorsa o zaman sendikal hareketin varlığından söz edilebilir.

Siyasal sendikacılıkta bunları “Sarı Sendika” olarak tanımlamak doğrudur.
Öğretmenler öncelikle kendi arasında sosyal haklarını temsilde ve aramakta bölünmüşlerdir.

İktidarın öğretmenleriyle, iktidarca dışlanmış öğretmenleri bir binanın temelleri gibi düşünürseniz birisi kenara çekilse bina diğerlerinin üzerine düşmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi TÖS, TÖBDER gibi sendikal anlamda öğretmeni temsil eden sendikal süreçleri de yaşamışsa da bunların tamamı 12 Eylül 1980 Anayasası ise lağvedilmiş ve sendikal faaliyetler iktidarların güdümüne odaklandırılmıştır.

Öğretmenlerimiz sağcı ve solcu gibi ilk ayrımdan sonra, kendi aralarında da başkaca ayrışımlarla birbirlerini kırmaktadırlar.

Bunlar siyasal erki hoşnut eden gelişmelerdir.

Bölünenler kolay yönetilirler ve kolay yutulurlar.

Kesinlikle bu durum öğretmenlerin sosyal statülerini olumsuz etkileyen birincil unsurdur.

Örneğin, 24 Kasım “Öğretmenler Günü” dolayısıyla öğretmenlerin sosyoekonomik durumlarına yönelik anket çalışmalarından çıkan sonuç şöyledir;

Öğretmenlerin yüzde 23,5'i görevlerinden arta kalan zamanda ek iş yapmaktadırlar.

Yüzde 89,6'sı borçlu olarak yaşamaktadırlar.

Yüzde 78'i bilimsel gelişmeleri takip etmekten uzaktır.

Yüzde 72,7'si çocuklarının öğretmen olmasını istememektedir.


Böyle bir tablo içerisinde bulunan öğretmenden ne kadar yarar sağlanabilecektir?

Çocuklarımız ve onların velileri bu tablo içerisinde yer alan öğretmenlerine nasıl güvenebileceklerdir?

Manzara içler acısı değil bir siyasi felakettir!

Manzara ülkemizdeki siyasetçilerin kendilerini de yetiştirenlerin öğretmen olduklarını görmezden gelip onları madden ve manen desteklemediklerinin çerçevelenmiş halidir.

Öğretmenlerin yüzde 83,1'i maaş ve ek ücretleriyle birlikte 1500 – 2000 lira arasında aylık gelir elde ederken, yüzde 9.8'i ise, 2000 – 2900 lira arasında ücret alıyorlar.

Öğretmenlik onur işidir, sıradan bir yurttaş ya da memur bakkala, kasaba, manava veresiye borç takabilir bunun pek anomalisi yoktur ama öğretmen bunu yaparsa vay halinedir.

Kasap da, manav da, bakkal da orta yere düşer ve dilleniverirler.  

Bugün Öğretmenlerin yüzde 29.6'sı görevlerinden arta kalan zamanda ek iş yapmaktadır.

Yüzde 89.6'sının kredi kartı borcu ya da taksitleri varken, kart borcu olmayanların oranı yüzde 10.3 düzeyinde bulunmaktadır.

Her 100 eğitimciden 93'ü, bir şekilde borç alarak yaşıyor ise bu çok acı bir milli eğitim sistemsizliğidir!

Kredi kartı borçları yüzünden kara listeye alınanların oranı yüzde 145 yükselmiş durumdadır.

Öğretmenlerin bankalardaki borçları bir yıl öncesine göre yıl itibarıyla bugün yüzde 89 oranında artmıştır.

Öğretmenlerin yüzde 91.4'ü maaşından birikim yapamazken başkaca gelirleri olan öğretmenlerin sadece yüzde 8.5'i birikim yapabilmektedir.

Öğretmenlerin yüzde 63,8’i kirada otururken, yüzde 36,2'sinin evi bulunmaktadır.

Öğretmenlerin yüzde 73'ü bilimsel gelişmeleri takip edemiyor. Bunun nedeni olarak ise ekonomik durum gösteriliyor. Bu durumda bilimsel gelişmelerden uzak, tekno yeniliklerden habersiz öğretmenlerle mi, yeni nesilleri aydınlaştıracağız ve başarılar bekleyeceğiz?

Öğretmenlerin yüzde 70.1’i öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğunu söylese de, bu rakamlar gerçeği yansıtmamaktadır.

Öğretmen kesinlikle kendinden utanıyor be böyle bir anlatımı tercih ediyor.

Düşünün ki, çocuğunun öğretmen olmasını isteyenlerin oranı yüzde 17,8, bu ne demek öğretmen bu işin acısını çekiyor, madden tatminsiz, yorgun ve yılgındır!

Çocuğunuzun niçin öğretmen olmasını istemezsiniz?" sorusuna, öğretmenlerin yüzde 6.9'u öğretmenlik mesleğinin itibarının kalmaması, yüzde 13.3'ü öğretmenlerin gelir düzeyinin düşük olması, yüzde 5'i öğretmenlerin iş garantisinin bulunmaması, yüzde 4'ü öğretmenlerin çalışma koşullarının ağır olması ve yüzde 50.7'si ise "hepsi" yanıtını veriyor.

Öğretmenlerimiz artık çocuklarının bile öğretmenlik mesleğini seçmesini istemediğine göre çocuklarımızı eğitecek öğretecek olanlar ciddi anlamda kaygı uyandırıcı durumdadırlar.

Bunların ivedi olarak giderilmesi için 26. Dönem milletvekillerinin öğretmenin maddi ve manevi statüsünü yükseltmek üzere ivedi çözümler üretmeleri gerekmektedir!..

İngiltere, İsveç, Norveç, Belçika, İsviçre, Danimarka gibi ülkelerde öğretmenler doktorlardan sonraki en yüksek maaş alan meslek gurubudur.

Bunun göstergesi de bu ülkelerdeki sosyal yaşamın ve kültürel yapının çıtasının yüksekliğiyle fark edilebilmektedir.

24 Kasım 2015 de kurulan 64’ncü yeni hükumetin değişmeyen Başbakanı ve değişmeyen MEB’nı umarız bugün yarın, geçen süreçteki hataları fark ederek muştulu bir haber verirler de öğretmenlerimiz biraz da olsa mutlanırlar.

Yoksa; “Öğretmenleri küçüldükçe, büyüyen bir Türkiye’den söz edilemez!”
 
http://www.halkses.net/haberdetay/Ogretmenleri-kuculdukce-buyuyen-bir-Turkiye-den-soz-edilemez_/772

 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..