Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sihirli topaç...

Sihirli topaç...
 

Görsel:burcuca.blogspot.com


Çocuk tezgahın üzerindeki rengarenk topaçları görünce annesinin elinden kurtulup koştu.

Topaççı çocuğun bu hamlesini görünce topaç boyamayı bırakıp çocuğun gözlerinin içine bakarak “hoş geldin çocuk” diyerek gülümsedi.

- Bunlar nedir amca?

- Bunlara topaç diyoruz çocuk...

- Nasıl oynanıyor?

Topaççı yerinden kalkıp topacı hızla çevirdi.

- İşte böyle oynanıyor.

Çocuk eline bir topaç alıp arkasından koşturarak gelen annesine seslendi.

- Anne topaç istiyorum.

Anne çok kızmıştı.

- Sana her şeyi elleme diyorum. Bozarsın.

Topaççının annenin bu tepkisine kızdığı yüzünden belli oluyordu ama yine de sakin konuştu.

- Korkmayın hanımefendi, bu oyuncak kırılmaz. Kırılsa da önemli değil, tamir ederim.

- Hayır, yani, şey... Kırar da, almak zorunda kalırız diye.

- Almak zorunda değilsiniz, kırılırsa bu benim ayıbım olur.

Topaççı çocuğa döndü:

- Sen de çevirmek ister misin?

Çocuk sevinçle kabul etti. Topaççı sabırla nasıl takıldığını ve nasıl döndürüldüğünü gösterdi Dönen topaçla birlikte çocuk çığlıklar atmaya başlayınca anne yine müdahale etti.

- Sus bağırma!

Topaççı bu kez sinirlendi.

- Hanımefendi ne çok müdahale ediyorsunuz çocuğa. O bir işi başardı, tabi ki sevinecek, pek tabi bağıracak. Almanız şart değil, bırakın çocuk oynasın, başarsın, sevinsin. Siz gümüş takılarınıza bakın, biz onunla oynarız.

Anne biraz bozuldu ama bu davranış karşısında topacı almak gereği hissetti.

- Kaç para o?

Topaççı isteksizce fiyatını söyledi.

- İyi, fiyatı fena değilmiş. Ama o topaç özürlü. Sağlamını al yavrum.

Topaççı biraz daha sinirlendi ama sakince yanıt verdi.

- O topaç özürlü değil efendim. Özellikle öyle yapıldı. Ama tekrar söylüyorum, çocuk oynadı diye almak zorunda değilsiniz. Zoraki oyuncak alınmaz.

- Tamam, tamam, şu sağlamını alalım.

- Bu topacı çocuğun aklı kalmasın diye satarım size. Ama bu topacın öyküsünü ve renklerinin anlamını çocuğa anlatmak zorundayım.

Kadın gülümsedi.

- Altı üstü bir topaç işte.

- O kadar basit değil efendim. Siz çocuğa ne aldığınızı farkında değilsiniz. Bu çocuğa bir anı, bir hayat görüşü satın alıyorsunuz. Bu çocuk bu anlamlı topacı hayatı boyunca saklayacak, hikayesini hiç unutmayacak.

Kadın söylenilenleri biraz hafife alarak konuştu:

- Anlatın da öğrenelim o zaman...

Topaççı öyküyü bitirdiğinde kadının gözleri doldu. Çocuğuna döndü;

- O topacı bırak özürlü topacı al...

Topaççı itiraz etti.

- Hayır size o topacı satmam. O topaç gerçek sahibini bekliyor.

- Ama neden? Bir daha yaparsınız.

- Hanımefendi siz o topacı üzüldüğünüz ve acıdığınız için alıyorsunuz. Oysa özürlü topacın acınacak bir durumu yok. Size daima üzüntü hatırlatan bir oyuncağı vermem. Siz aynı renklere boyanmış sağlamını alın.

Kadın hiçbir şey demedi ama içinden “çattık bir deliye” diye düşündüğü de belli oluyordu.

Çocuk ve annesi uzaklaşırken topaççı bir süre arkalarından baktı, sonra bana döndü.

- Bereketsiz bir satış oldu.

- Neden

- Çünkü onlar bu öyküyü anlatmayacaklar, sadece kendilerine saklayacaklar. Bu öykü ruhlara anlatılır, kulaklara ya da vicdanlara değil.

- Satmak için küçük kızı mı bekleyeceksin?

- Evet, küçük kızı bekleyeceğim. Ama öyküyü ruhuyla dinleyenlere de hayır demem, satarım.

- İlla ki topaçtaki sihri anlatsınlar diyorsun yani.

- Ve değerini bilsinler.

- Bilen kaç kişi?

- Saymadım. Saymam da. Ben umutla boyar, umutla satarım. Geçenlerde bir Amerikalı aileye özürlü olmayandan sattım ama topacın ne demek istediğini de anlattım. Amerikalı aile topacın ne anlatmak istediğini anladı ve çok beğendi. Bunu ta Amerika’da anlatacaklar. Düşünebiliyor musun? Amerika’da bu düşünceyi, bu felsefeyi öğrenecek olan çocuklar var artık. Kore’de, Fransa’da, Japonya’da bu sihri bilen çocuklar olacak. Çünkü turistler topacı değil, öyküsünü –anlatmak üzere- alıyorlar. Ama ne yazık ki özürlü topacın büyüsünü henüz bilmiyorlar. Keşke daha önce akıl etseydim.

Yarınki bölüm: Öykü başlıyor...

 
Toplam blog
: 90
: 2099
Kayıt tarihi
: 27.05.07
 
 

Yaşayacağım yıllar yaşadıklarımdan daha az... Öyleyse "adam gibi yaşamalı" diye düşünüyorum. Kola..