Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '18

 
Kategori
Dünya
 

Türkiye Tarih Sahnesine Yeniden Çıkıyor

Türkiye Tarih Sahnesine Yeniden Çıkıyor
 

YENİDÜNYANIN YENİ TÜRKİYE'Sİ


Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarından sonra Türkiye büyük bir atak yapacak. Batı bu tarihe kadar ne yaptı yaptı denilmekteydi ama Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarının sonuçları Batının en azından elinin birini bağlamıştır. Bu operasyonların sonucu Türkiye’ye meydan okuyan ABD’lerini köşeye sıkıştırmıştır.

Türkiye bölgesinde bir güç olmak istiyorsa sadece batı ile müttefiklik kurarak bunu elde edemez. Türkiye Ortadoğu, Afrika, Orta Asya ve hatta güney Amerika’ya kadar açılması gereklidir. Belki bu sağlandıktan sonra diğer coğrafyalarda bir atak yapması gerekebilir.

Türkiye sanılanın aksine tam manasıyla Ortadoğu’ya olan ilgisi sadece İslam adına yapılmış bir politika içermemektedir. Türkiye’nin yenidünyada genleşebilmesi için öncelikle enerji gereksinimini ve güvenliğini sağlamak adına Ortadoğu ile temaslar kurmak, bu coğrafyaya dokunabilmek, ilişkiler geliştirmek zorundadır.

Türkiye bu gün yeni ittifaklar tesis etmek durumundadır, lakin yakın çevresinde kuracağı ittifaklar tam bir bütünü karşılamıyor. Bir yere kadar çıkarlar ortak seyir halindeyken başka bir konuda farklı yaklaşımlar sergilene bilinmektedir. Osmanlı döneminde İslam’a liderlik yapmış bir kökten gelen Türkiye, bu yeni dönemde bu misyonu tekrar üzerine almadan etkin bir ilerleme kaydedemeyeceğinin bilincindedir.

Her yeni düzen ve girişim risk içermektedir. Türkiye içeride ikilemler yaşamaktadır. Bir kısmı mevcut olanın kendilerine yeterli geldiğini savunurken diğer bir kısmı ise Cumhurbaşkanının ileri vizyonunun takip edilmesi gerekliliğini savunmaktadır.

Bu tür bir ikilem de uluslararası dış ilişkilerde söz konusudur. ABD elinde bulunan ası kaybetmek istememekte ve bu ası kaybetmemek için Türkiye’nin hiçte hoşlanmadığı Sert Gücünü kullanmaktadır. ABD her sert hamlesinde Türkiye tarafından ötelenmekte ve itelenmektedir. Bu ötelenmeye ve itelenmeye bir cevap vermek isterken tekrar tökezlemekte ve Türkiye’yi bir türlü eski ayarlarına getiremezken aldığı darbelerden ötürü de Tek Süper Güç olarak prestij kaybetmektedir. Türkiye-ABD maçlarında Türkiye  namağlup bir unvana sahiptir.

Lakin Türkiye’de ileriki dönemlerde Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra eli kuvvetlenip güçlü ataklar yaparken diğer taraftan da batıyla doğu arasında bir seçime zorlanacak gibi bir konjonktüre sürüklenmesi kaçınılmaz olacaktır. Burada Türkiye şunu iyi biliyor; ne batı kurumlarından ayrılmalı (çok aşırı zorlanmadıkça) nede doğudan uzaklaşmalı. Türkiye ileride gittikçe bu konuda kulvarı daralacak ve diplomatik esnekliklere aşırı ihtiyaç gösterecektir. Bu duruma şimdiden bir politik ve diplomatik hazırlık yapılması şarttır. Konum yukarda da bahsettiğimiz gibi kuyumcu terazisinin tam ortası olmak zorundadır. Bu merkezden fazla oynamalar gösterirse dengesini de yitirmiş olur ve balans sorunu tüm kurgunun tepetaklak olmasına vesile olabilir. Ben devletin bu tür konulara şimdiden politika ve stratejiler ürettiğini düşünmekteyim.

ABD ile Türkiye ilişkileri tarihinin en kritik dönemlerini yaşamaktadır. Türkiye dünyanın eski dünya olmadığını savunurken,  ABD’leri ise Türkiye’yi kendisinin belirlediği eski rotasına tekrar oturtmaya ve söz dinletmeye zorluyor. O iş bitti. ABD’leri bunu anlamak istememekte zorluyor ve Türkiye’yi kendisinden uzaklaştırıyor. Türkiye zorluyor ve kazanıyor. ABD’ne yapacak başka bir şey bırakmıyor. ABD tekrar tekrar zorluyor ama her defasında sırtı yere geliyor. ABD yenilen pehlivan usulü güreşe doymuyor. Bu konuda azimli, duvarı delmeye çalışıyor.

ABD’leri Türkiye trenini kaçırmakla; Ortadoğu’yu, Afrika’yı, Orta Asya’yı, kaçırıyor. Her şeyden de önemlisi var olma amacı gibi sahiplendiği İsrail’in güvenliğini tehlikeye atıyor. Bölgede olamazsa İsrail’in güvenliği de tehlikede demek değil midir? ABD, istemeye istemeye büyük abilerine ihanet içerisinde.  Tutum ve davranışları İsrail’i de derinden etkilemeyecek midir?

ABD-Türkiye ilişkileri her şeye rağmen kopmamak yönünde bir direnç gösterir ama bu hiç bir zaman kopmayacak güvencesini de vermez. Bu konuda her iki devlette çok konforlu bir atmosfer içerisinde değildir. Aksine çok riskleri barındıran ve ortak payda oranının düşük olduğu ve gitgide de daha da düştüğü bir konjonktür içerisindedir.

Eğer Türkiye’nin beklentileri müttefiklerimiz tarafından dikkati nazara alınmazsa sözleşmeler devam eder ama icraatlar patinaj yaparak yerinde sayabilir. Bu da bir ilişki biçimidir.

Türkiye’nin handikabı; çevresinde yaşanılan sorunlar dönüp gelip Türkiye’yi bulmaktadır. Merkez ülke olmanın kaderi de budur. Balkanlarda olanlar, Kuzeyimizde olanlar, Ortadoğu’da yaşananlar, Afrika’da yaşananlar, Orta Asya’da yaşananların yansımaları Türkiye’de görülmektedir. Yukarıda bahsettiğim gibi bu beş bölgenin merkezi Türkiye’dir ve kuyumcu terazisi hassaslığındadır. Onun için Türkiye’nin uluslararası politikaları ve diplomatik vizyonu hayati bir önem arz etmekle birlikte ilerleyen zaman içinde daha da fazla önemli hale gelecektir.

Türkiye önümüzdeki dönemlerde her ülkeye lazım olan bir maymuncuk anahtarı gibi olmalıdır. Bunun için de dünyaya yumuşak gücüyle seslenmelidir. Yenidünyanın yeni kuralları konulurken mutlaka masada olmalıdır. Dünya’nın dört bir yanında bulunmalıdır. Kültürünü ve İslam’ı yaymalıdır. Dünyaya bir ışık olduğunu gösterdi şimdiyse bir güneş olarak aydınlatıp ısıtmalıdır. Mazlumların gücünü bünyesinde toplamalıdır. Adil ve yaşanılabilir bir dünyanın olabileceğini dünyaya duyurmalıdır. Vakıf derneklerini geliştirerek yaymalıdır. Türkiye faaliyet oranı açısından en yakınına birkaç fark atarak kendisine yetişilemeyecek kadar hızlı olmalıdır. İlk onu, beşi değil şimdiden ilk üçü izlemeye alarak ilk bire oynamalıdır. Zor mu? Zor zaten bizim işimiz biz imkânsızı hedefledik. Allah iyi düşünenin yar ve yardımcısıdır.

Zahmet edip okuduğunuz için teşekkür ederim, bir diğer yazımızda görüşmek üzere, hoşçakalın.

 
Toplam blog
: 72
: 918
Kayıt tarihi
: 29.06.08
 
 

1971 İzmir doğumluyum. Strateji, Taktik Felsefe, İşletme, Liderlik, Kalite Güvence Sistemleri, El..