Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '17

 
Kategori
Güncel
 

"Üçüncü Yol"

"Üçüncü Yol"
 

"Üçüncü yol" da "Doğru Yol"dur.


Türkiye'de AK Parti dönemi 2002 Kasım seçimlerinden beri devam ediyor. 2018 veya 2019'a  gelindiğinde AK Parti iktidar süresi 15 yılı çoktan aşan bir parti olacak. AK Parti dindar kişilerin hakları,  laiklik, askerin rolü, ekonomi, açılım, geçmişle hesaplaşma konularını dönem dönem işledi.  Seçimlerde sağ sol kutuplaşmasına, milliyetçi söylemlere, dini söylemlere, etnik ihtiyaçlara başvurarak  dönemsel olarak oyları kendisine aktarmakta başarılı oldu. Parti kendisini muhafazakar, dindar, sağda, Demokrat Parti ve Milli Görüş'ten gelen görüşün mirasçısı olarak gösteriyor. Türkiye'nin sorunlarına en iyi çözümleri üreten partiyim diyor.

Ancak uzun yıllar Onları eskitti.  Son zamanlarda din adamlarına, imam hatip liselerine, çok sayıda cami yapılmasına, Arap kültürüne  önem veriyorlar. Türkiye'nin kuşatma altında olduğunu ve ikinci kurtuluş savaşını yaptıklarını, FETÖ terör örgütünün dış mihraklara hizmet verdiğini, darbe teşebbüsü ile Türkiye'yi parçalamaya çalıştığını açıklıyorlar. 2017 itibariyle ekonomide Türkiye'nin borçları, işsizlik ve savunma harcamaları arttı. Dış politikada dostları azaldı. AB ve ABD ilişkileri, Suriye politikası sıkıntılı seyrediyor.

Cumhuriyet Halk Partisi yıpranmış iktidara alternatif olduğunu, çözümler üreteceğini belirtiyor. Ancak düşmanı çok. Bazı mensuplarınca sağa kaydığı söyleniyor. AK Parti tarafından ise halka eziyet etmiş, iktidara layık olmayan devletçi parti, sadece alevi partisi olarak vurgulanıyor. Sol tarafta, iktidara susamış ancak görüşleri, geçmişi bahane edilerek sürekli karalanan, işe yaramaz memur partisi olarak gösterilen ve medyada yeterli desteği bulamayan, iktidar olma çabaları küçümsenen bir CHP var. Son zamanlarda Türkiye'de "Adalet"  şarttır çabası zihinlerde olumlu olarak yer aldı. Ülkede adaletsizlik, fakirlik kendini sıkıntı olarak hissettiriyor. Bazı yazarlar tarafından CHP'nin sol yelpazede kalarak tabanını genişletme çabasının iktidar olması için yetmeyeceği söyleniyor. Ancak CHP'nin Ecevit zamanında %40'lar düzeyinde oy aldığı nedense hatırlanmıyor. Aritmetik olarak, CHP tabanını genişleterek oyunu artırmak zorunda.

Sonuçta; uzun süredir iktidarda olan, halk içinde söylentisi olan yolsuzluklar ve birikmiş sorunlarla boğuşan, yeniliğe, yeni kadroya ihtiyacı olan yorgun AK Parti var. Ana muhalefet olan ancak iktidara alternatifliği vurgulanmayan CHP var. MHP'nin geleneksel görüşleri şu an için AK Parti tekelinde. HADEP ise Türkiye'nin birliğine karşı çıktığı ve terörizmi desteklediği söylenerek  iktidara aday veya ortak olmaktan çıkarılmış durumda. Türkiye sanki alternatifsiz kalmış gösteriliyor.

Bu durumda aritmetik olarak merkez sağda AK Parti yerini alacak, gençlerin ve kadınların katılımına önem verecek, işsizliği önleyecek, kutuplaşmayı azaltacak görüşlere ve iktidar alternatifine ihtiyaç var. Devletçilikten uzak, Devletin kontrol fonksiyonunu önemseyen, vergileri azaltıp, vergi ödeme tabanını genişletecek, yatırıma ve tasarrufa önem verecek, müteşebbisi teşvike odaklı ve orta sınıfı güçlendirecek, görüşlerini halka anlatacak lider ve parti aranıyor.

Tarihe baktığımızda  bu rolü solda olan ancak devletçilik politikasından ve sendikalarla derin ilişkisini (işçi sınıfı temsilciliğini)  red eden İngiliz İşçi Partisi başarmış. Blair "İktidara Doğru" belgesiyle yapacaklarını anlatmış, "İşler Sadece İyiye Gidecek" söylemiyle halk ile övünülecek bir iletişim kurmuş, orta tabakayı esas alıp, işçileri de fakirlikten kurtarıp orta tabaka yapacağını vurgulayarak üçüncü bir yol tutturmuş ve 1997'de İngiltere'de iktidara 44 yaşında gelmiştir. Blair döneminde İngiltere Kuzey İrlanda sorununu çözmüş, en uzun süren ekonomik büyüme dönemini yaşamış, işsizlik azalmıştır. Blair Avrupa Birliği'ne de önem vermiştir.  

11 Eylül 2001'de ABD New York ikiz kulelerine yapılan saldırı sonrası ABD'nin üç bin (3000) kişiye yakın kayıp vermesi, radikal islami terörün güçlenmesi ABD'yi ve Batı'yı korkutmuş ve "Terörizmin kaynaklandığı yerde önlenmesi" fikri benimsenmiştir.  ABD tarafından kitlesel imha silahları bulundurduğu gerekçesiyle Irak'a müdahalesi konusunda Blair'in Bush'a verdiği destek (sonradan kitlesel imha silahları olmadığı anlaşıldı), 140 İngiliz askerin Irak'ta kaybedilmesi yanlış politika sayılmış ve iç  sorunlar nedeniyle Blair iktidardan ayrılmak zorunda kalmıştır.

Blair ve Schröder'in dönemlerinde  olgunlaştırdığı liberalleştirilmiş sosyal demokrasi olarak tanımlanan sentez, “Üçüncü Yol" klasik sağ ve sol siyasete alternatif yaratma iddiasıyla geliştirilmiştir. İnsan haklarına saygılı, eşitlikçi  ve halk katılımına önem veren "Üçüncü Yol" ekonomik büyüme ve girişimcilik yanlısıdır. Devleti sosyal adaleti yerine getirmede önemli bir kurum "refah devleti" olarak görmektedir. Özel sektör ve devletin çatışma içinde değil birbirinin tamamlayıcısı olduğunu savunmaktadır. Eski, iki kutuplu kapitalizm veya sosyalizm odaklı   Dünya düzenine cevap niteliğinde geliştirilen “Üçüncü Yol”, sağ siyasetin bireyciliği ve muhafazakarlığına karşın sosyal devlet politikalarını desteklemektedir.

Günümüz Türkiye'sinde sağda veya solda olmak değil  ekonomik iyileşme, sosyal alanda gelişme, hukuk alanında eşitlik önem kazanmıştır. Barışa, huzura ve özgürlüğe ihtiyaç vardır.  Özal dönemindeki reformların benzerleri finansal reformlar, dışa açılma, entegrasyon, ihracata odaklanmak, eğitimde reform, meslek öğreten eğitimin ve yenilikçiliğin önem kazanması, yeni teknolojilerin seçilerek arge ve üretim yoluyla özümsenmesi, Türkiye'nin büyümesi ve gelişmesi için gereklidir.  Açıkçası "Üçüncü Yol"u gösterecek,  1997 yılında Blair'in İngiltere'de yaptığını 2017 Türkiye'sinde yapmayı başaracak, lidere ve partiye ihtiyaç olduğu söylenebilir. "Üçüncü Yol" Değişim ve İlerleme için faydalı olabilir.

Kaynak: Burcu Karakaş, 4 Ekim  2010, Üçüncü Yol, Milliyet

 
Toplam blog
: 182
: 1556
Kayıt tarihi
: 14.10.12
 
 

Elektronik Y.Mühendisiyim. Teknik alan dışında Tasarruf ve tutumlu yaşam, Kişisel Finans Yönetimi..