ABD, Fransa ve Laiklik Tartışmaları

Geçen hafta biri Avrupa'da, biri ise Amerika'da dünyanın iki önemli ülkesinde laiklik ile ilgili tartışmalar oldu fakat bu tartışmalardan çok az haberimiz oldu.

Amerika Birleşik Devletleri'nde geçen olaydan başlayalım. Demokrat Parti'nin başkan adayı Barack Obama'nın konuşacağı kürsünün arkasına oturmak isteyen iki türbanlı kadın Obama'nın korumaları tarafından engellendi. Çarşamba günü meydana gelen bu olaydan sonra iki türbanlı kadın Obama'nın özür dilemesini talep etmişlerdi. Obama da gerekeni yaptı ve ''ayrımcılığa karşı olduğunu'' vurgulayarak özür diledi. Suçu kampanyasında çalışanlara atan Obama'nın bu özrü takdir edilse de, kampanyasında çalışanların bu kadar duyarsız olması ve ABD'nin başkan adaylığına oynayan bir kişinin kampanyasında bu duyarsız insanlara yer verilmesi affedilir mi, bilemiyorum.

Obama daha önce hakkında çıkan ''Müslümanlık iddiaları''na sert tepki verir ve laiklik karşıtı olduğunu beyan ederken, bu sefer de kampanya çalışanlarının ''laiklik karşıtı'' olduğunu gördük. Bu olay bize geçtiğimiz haftalarda Kafkas Üniversitesi'nde yaşanan ''mezuniyet vakası''nı hatırlattı. Birincilikle mezun olan genç, annesini sahneye çıkarmak istemiş ama annesinin başı örtülü olduğu için sahneye çıkması ''sertlikle'' önlenmişti. Bu laiklik karşıtı olayın çok benzerini ABD'de gördük ve Obama olayı kısa bir özürle geçiştirdi. Acaba Obama'nın yapması gereken kampanyasında çalışanları gözden geçirmesi ve birkaç bin dolar kar etmek için kampanyasında ''gönüllüler''i değil de <ı>''profesyonelleri'' çalıştırmaya yönelmesi olmaz mı? Obama kendisinin yapmadığı bir hatadan özür dilemek yerine tekrar olması muhtemel bir olayın önüne şimdiden geçse daha doğru olmaz mı? Obama bu sefer laiklik yanlısı gibi gözükmüş ama amatör bir politikacı olduğunu tekrar gözler önüne sermiştir...

Fransa'daki daha ilgi çekici olayı anlatalım. Fransa'da başkent Paris yakınlarında Vigneux-sur-Seine kasabasında Müslümanlara ait bir dernek sadece kadınların yer alacağı, erkeklerin seyirci olarak dahi alınmayacağı bir basketbol turnuvası düzenlemek için belediyenin spor salonunun tahsis edilmesini istedi. Belediye Başkanı Serge Pointot bu talebi reddetti. Daha önemlisi, Spor Bakanı Bernard Laporte, başkana destek vererek <ı>''Erkeklerin alınmaması laiklik karşıtıdır ve cumhuriyet ilkeleriyle bağdaşmaz.'' dedi. Bölge milletvekili ise karara karşı çıkarak ''laiklikle çeliştiğini'' belirtti. Ters bir örnek ise Isere bölgesinde belediye havuzunun belirli saatlerde sadece kadınlara açık olması.

Belediyeye ait olan bir alanın belirli saatlerde belirli ırktan veya belirli cinsten gelen insanlarlara açık olması ''ayrımcılık''tan başka birşeyle açıklanamaz. Müslümanlar'ın böyle bir talepte bulunması anlamsızdır, dünyada Müslüman karşıtlığının artması bu tip olaylar yüzünden olmaktadır. Dernek <ı>''Erkekleri de alalım ama sadece Müslümanlar girsin.'' dese daha büyük bir terbiyesizlik olur, bu olay tersine ırkçılıktan başka birşey değidlir. Fransa'yı bu konuda destekliyoruz, her türlü toplantıda <ı>''haremlik-selamlık'' uygulamasına gitmeye çalışan iktidar partimize örnek olması dileğiyle...

Dünya geneline baktığımızda kimsenin laikliğin temelini anlayamadığını ve tartışmaya devam ettiğini görüyoruz. Bu durumda Türkiye nasıl anlasın, başkalarının bize kılavuzluk yapmaya çalışması kabul edilebilir mi? Her ülke, her toplum ''laiklik''i kendisine uydurduğu biçimde yaşamalıdır, bu konuya karışan ''dış mihraklar''a da tepki gösterilmelidir diye düşünüyorum...