Açılımdan saçılıma

Güncel konu Kürt açılımı. Kimileri kürt açılımı, kimileri güney doğu anadolu, kimileri ise bu bir kürt açılımı falan değil doğrudan doğruya demokratik açılımdır diyor. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konudan ümitli en kısa zamanda konunun halledileceğine inanıyor. Uluslar arası konjektür buna çok müsaittir diyor. Tabii biz devleti yönetmediğimiz için bu kelimelerin nereden kaynaklandığını ve hangi şartların ne şekilde olgunlaştığını bilme konusunda şansımızı zorlayarak bazı tahmınle yürütmek durumunda kalıyoruz. Kendi penceremizden uluslararası konjektür nedir diya bakmaya çalışıyoruz.

İşin iki boyutu var birincisi devletimizin çıkarları, ikincisi de ilgili devletlerin çıkarları. İşte bu iki erg birlikteliğe ne kadar yaklaşırsa çözüm de o kadar yaklaşır. Ancak başka devletlerin çıkarları olduğu yerde bizim sadece PKK nın bitirilmesi noktasında faydamız olacak ve başka bir faydamız olmayacaksa anlayın ki bir başka zamanda bir başka konuyu ortaya atıp sonra onun çözümü noktasında bizden bugün olduğu gibi yeni tavizler koparılması söz konusudur.

Bu düşüncemi açmak istiyorum. Şimdi başımıza bela ettikleri PKK yı bitirme noktasında eğer devletimizin bütünlüğünü milletimizin birliğini zedeleyecek bir olaya evet dedirtirlerse yarın ne belli başka konuları gündeme getirip yeni tavizler istenmeyecektir. Hem allah aşkına devletimizin muhatabı kimdir. PKK mı, ABD mi, Kürtler mi yoksa AB mi bunu henüz kestirmiş değiliz. PKK nın başı, Meclisteki siyasi uzantıları ve kuzey ıraktaki kukla devletin başı bizim mahatabımız olamaz. Hem nerede görülmüştür bir devletin ömür boyu mahküm ettiği bir caniyi dikkate aldığı.

Hükümetin konuya yönelik bir planı olup olmadığı kimse tarafından bilinmemektedir. Eğer Hükümetimizin konuya ilişkin bir planı varsa bunu en kısa zamanda deklere edip tartışılmasını sağlaması gerekeceğini düşünüyorum. Aksi taktirde Bebek katilinin çözüm önerileri etrafta dolaşıp duruyor, halk acaba çözüm dedikleri bu mu diye merak ediyor. Konu arı yuvasına çomak sokmaya benziyor. Hiç yoktan bazı çevreler hükümete yükleniyor. Bazı çevrelerde (ABD, PKK, BARZANİ) seviniyor, oh artık Türkiye belini birdaha doğrutamaz diye göbek atmaya başladı bile.

İşin aslına bakılırsa Oluşturulacak çözüm Türkiye gerçeklerinin dışına çıkması mümkün olmayan bir çözümdür. Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın sonunda tıpki Kıbrıs konusu gibi, Ermenistan konusu gibi hatta iç politikadaki bazı atılımların sonuçsuz kalması gibi her şey devletin temayülleri ve anayasasında yazıldığı gibi olur. Anayasanın ruhuna uygun olmayan yasaların çıkarılması, veya anayasanın ruhuna uygun olmayan anayasa değişiklikleri devletimizin boşuna zaman kaybetmesinden başka bir işe yaramaz. Ancak bazı devlet adamlarının iş yapıyor görünmesine vesile olur o kadar.