Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

22 Aralık '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Açın gözlerinizi, insanları tanıyın. Aklınıza ne geliyorsa öğrenmeye çalışın.

AÇIN GÖZLERİNİZİ…

Öğrenmeye çalışmıyoruz, araştırmıyoruz…

İnsanları “anlamayı” istemiyoruz…

Her şeyden önce açıkça söylemek gerekirse; insanları tanımıyor tanımaya çalışmıyoruz.

Görmeden bilmeden araştırmadan tanımadan özellikle de “sevmeden” hayatı yaşamak,

Bilmem ama size çok yavan ve yalan gelmiyor mu?

Aklınız beyniniz hayal gücünüz eğer denizin ne olduğunu görmeden anlamadan “yüzmeyi” öğrenmeniz mümkün değildir…

“Açın gözlerinizi”

İnanmayacaksınız ama her insanın taktir edilecek sevilecek hayranlık duyulacak bir yanının olduğunu göreceksiniz. Aynı şekilde isterseniz tüm kötü yanlarını da görebilirsiniz…

Ancak gerçekçilikten uzaklaşmadan doğru, güzel ve iyi yanlarını görmek insana daha başka duygular verir yaşam ve sosyal paylaşımlarda isabetli kararlar almamıza neden olur…

Bendeniz henüz kimliğini bilmeden tanıştığım hemen herkesle, çok kişi benim ses tonumu tipimi sevmese de, konuşmayı severim.

İnsanların “ilgi” alanları konusunda konuşmaları oldum olası bana ilginç gelmiştir ki bendeniz o ilginç konuşmalardan bilmediğim o kadar çok şeyi öğrendim ki, artık farklı düşünceye ve felsefeye sahip insanlarla konuşurken hem utanır hem heyecanlanırım…

Arkama dönüp şöyle bir baktığımda gördüğüm şey; her tanıştığım insan hayatıma yeni bir anlam ve farklı bir gerekçe katmış…

İnsanoğlu isterse, bakın üzerine basa basa yazıyorum; insanoğlu isterse her insanın taktir edilecek bir özelliğini görebilir.

Ve tanıdıkça anlamaya çalıştıkça yargısız infaz yapmadıkça o insanların gün geçtikçe o özelliklerini geliştirdiğini de görecektir.

Zaten insanlar kendisini sevmeyen beğenmeyen özellikle de taktir etmeyen insanlarla konuşmaktan hiç hoşlanmazlar.

Şahsen bendeniz yaptıklarımı düşüncelerimi takdir eden insanlarla konuşmaktan son derece hoşlanırım…

Benim heyecanla beğenerek takdir ederek dinlediğim insanların da sorduğum her soruya ilgiyle heyecanla cevap verdiğini gördüm…

Sadece benim değil hiçbir insanın her şeyi bilmesi her yere ulaşması mümkün değildir. Ama yaşamın içerisinde hiçbir etken benim “ilgi” duymama engel değildir.

Tıbbın sanatın ekonominin hemen her türlüsüne geniş ilgi duydum, aynı zaman da son yıllarda büyük bir hızla yayılan “alternatif” tıp konusuyla da ilgilendim.

Şöyle bir bakıyorum da geriye dönük olarak; uzmanları kadar “ehil” değilim ama derdimi anlatacak kadar bazı bilgilere sahibim…

Sağlığı doktorlarla fiziği fizikçilerle kimyayı kimyacılarla sosyolojiyi sosyologlarla tartışmayı severim ama hiçbiri değilim…

Kendime edindiğim ilke şudur; İlmi ve bilimi sosyal yaşamı öyle veya bir şekilde aldığımız okul diplomalarıyla sınırlandırmak bence insana yapılabilecek en büyük “hakarettir”

Bilim ve dünya herkese aittir ve ortak malıdır, ister diplomalı olun ister diplomasız herkesin ilim bilim (dallarını yazmama gerek var mı?) alanında sonsuz öğrenme araştırma hatta uzmanlaşma hakkı var.

İnsanlığın hizmetine sunulan bir çok buluşun yaratılan birçok “dünya eserlerinin” çok büyük çoğunluğunun diplomasız insanlarca sunulduğunu hiç unutmayın…

Araştırmak öğrenmek bakmak görmek anlamaya çalışmak ve hissetmekle oluşan bilgi ve belge dağarcığına sahip insanları bekleyen en büyük tehlike; bilgi karmaşası altında boğulmalarıdır. İşte bunun önlemin tek yolu da şudur;

“bir şeyden her şeyi bilmek değil, her şeyden bir şeyi bilmeye çalışmak…”

Bütün bunları yan yana getirdiğinizde hayatı kimselerin ulaşamadığı evrensellik ve doğallıkla kucakladığınızı fark edeceksiniz.

Ki bu da size uzun yaşamanız için ne kadar çok gerekçenizin olduğunu söyleyecektir…

İhtiyaçlarınıza odaklanın, kalbinizde er tutan ihtiyacı önemseyin, çünkü her şeyi yokluktan varlığa dönüştüren “ihtiyaçlardır”

Biri dostum diyordu ki; İsteyebilmek ve sahip olabilmek; muhtaç hissedebilmeye bağlıdır” İlmi bilime hayat ihtiyacınız yoksa size altın tepsilerde sunulacağını mı sanıyorsunuz. Ben “her şeyi biliyorum” diyen insanlara bilimin ilmin hakkın kapılarını açılması mümkün değildir…

Son nokta; “İhtiyaçlarımız bizlere çok güçlü ve haklı gerekçeler üretir.”

Sakın burada insanlara muhtaç olmayı kastettiğimi düşünmeyin, insanlardan satın da alabiliriz…

Kişisel yeteneklerimizin farkına varmalı ve onları gerçekten “önemsemeliyiz.”

Bu düşünüldüğü kadar da zor bir şey değildir; ihtiyacımız olan; en zor şartlar altında dahi kime ne nasıl başvuracağımızı bilmektir…

Bu güzel ve güneşli Pazar gününün Adana sabahında sizlere; cehaletin kollarında yaşamaya çalışan annemden çok güzel bir sözle veda ediyorum…

“Acı, yokluk çekmeyenlerin ya da çekenlerin farkında olmayanların; acıları dindirmenin, yoklukları ortadan kaldırmanın yollarını aramaları imkansızdır…”

“Açın gözlerinizi”

***

Bankacılığa ilk başladığım yıllardı; çok sıkılmıştım bu işten, eve gittiğimde suratım bin kattı…

Bir iki gün derken bir gün rahmetli babam yekten;

“Çok yaşamak için bir gerekçen yoksa asla uzun yaşayamazsın” dedi…

Bu minicik ders bile benim başarıya ve yeteneklerime odaklanmama yetti de arttı bile. Şuna kesinlik inanıyorum;

Eğer idealleriniz ve hayalleriniz yoksa şu yalan dünya da hiçbir şey size sevimli ve cazip gelmez…

 

İyi tatiller efendim…

 

Erdoğan ÖZGENÇ

 

 

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..