- Kategori
- İlişkiler
Acısı da benzer mi aşka??
Hep aşkın ömrünü sorgular dururuz ya ayrılığın?
Ya da ayrılık acısının ömrü ne kadardır acaba?
Bu yaşanan aşka mı bağlıdır yoksa aşk ne kadar uzun sürerse sürsün bilimsel olarak yada duygusal olarak bir yaşı, süresi var mıdır çekilen acının ve süresinin?
Yoksa insanın elinde midir aşk acısını hafifletmek, dur diyebilmek çekilen acıya, dökülen göz yaşlarına.
Avutmak o kadar kolay mıdır yüreğini?
Uğruna işler, şehirler, hayatlar değiştirilen aşk acısını kendisi yenebilir mi yoksa var mıdır bir zamanı biteceği sürenin?
İş değiştirmek yada uzaklara gitmek, anılardan uzaklaştırarak o sancılı dönemi en aza düşürmek için verilen çaba çok başarılı değildir aslında.
Yada ben öyle düşünüyorum tecrübeyle ispatladığım için...
Asıl beyninden, alışkanlıklarından çıkaramadıysa insan o aşkı, kalbinden çıkarması çok da mümkün olmuyor. Ama şöyle de bir gerçek var ki aslında kalp belki de çoktan çıkardı ya da çıkaracak o aşkı ama beyin, alışkanlıklar ve takıntı haline gelen o duygusallık, yerine kimseyi koyamamazlık yaşananların alışkanlığı nedeni ile köreltiyor kalbini insanın...
Aslında aynısını hatta daha da güzelini yaşayabileceğini bilir. Çünkü o güzellikleri yaşayan kalp, aslında kabul edebildiği, yüreğini açabildiği her kişiyle aynı güzellikleri yaşayabilir ama dedim ya tabu haline getirilen kişi yada kişilerin yerine gelmesine izin vermez. Yeni aşkları kabul etmez hep bir eksik hep bir kusur bulur onlarda.
Eskiye özlemi, tutkusu daha da artar eksikleri, olmazları gördükçe ve dolayısı ile acısıda hiç bitmez hal böyle olunca..
Aşkı da acıyı da bu hale getiren bizler miyiz??
Yoksa aşk mı, acı mı bizi bu hale getirir??
Sizce?