- Kategori
- Siyaset
Adaletin kılıcı olmak, nedemek ya
Siyah beyaz filmlerin gerçek sevdalarını,
gerçek dostluklarını izlemek ,
bana müthiş zevk verir oldum olası.
Şimdiki renkli filmlerin, dizilerin siyah beyaz sevgileri, ilişkilerini izlemekse gün geçtikçe iyice sıkıcı hale geldi.
Çoğu teknolojinin hilelerinden yararlanılarak ve birazda Amerikan kültürüyle çekimliş bu filmler ve diziler itici geliyor bana. Şimdi diyeceksiniz ki Nefise Hanım, yine Amerikan düşmanlığını hafiften ortaya koymaya başladınız.
Hayır, hayır.
Politik muhalefet diyelim, düşmanlık yerine…
Çünkü politik muhalefet içerisinde olan birçoğumuz, ister istemez Amerikan ekonomisinin hayatımıza endekslendiği günümüzde kültürel Amerikan sempatizanlığını da benimsiyoruz.
Amerikan ekonomisi kapitalizm demek, buda rekabet demek, yaşamımızda kültürel anlamda bu yönde gelişiyor.
Çok acayip bir çelişki.
Bunu ekonomist ve sosyologlar daha iyi anlatır.
Diğer acayip çelişkide; aslında, emperyalizm oyunu küreselleşmeden en çok zararı Amerika ve birinci dünya ülkeleri görüyor.
Çin gibi ikinciyle, üçüncü dünya ülkesi arasında sıkışmış ülkeyse aldı başını gidiyor.
Büyük buhrandan sonra, bu krizin uzun soluklu olacağı konusunda uzmanlar birleşirken bizim hükümetimizin umutlu konuşması da çelişki.
De.
Neyse…
Yetmedi mi artık!
Önüne gelen adaletin kılıcı gibi kendi cezasını kendi vermeye başladı.
Silahlar, bıçaklar; yetişkinlerden çocuklara kadar herkes paranoyakça hareket içinde.
Bu ülkenin adalet mekanizmasını hiçe saymak, güvenmezlik demek.
İpin ucu katçımı yakalayabilene aşk olsun.
Medya ve basında bu tür haberler temcit pilavı gibi tekrarlana tekrarlana sonunda olacağı bu. Hatta daha fazlası korkarım.
RTÜK başkanı zaten başlı başına bir fenomen.
Efendim kimse adamı görevinden alamıyormuş….
Başbakan bile.
Vallahi ben demedim. Bülent Arınç demiş.
Hükümetin neredeyse ikinci adamı…
Diyor bunu.
İnternet sınırlaması kontrolu yok.
Uydular tüm kanallarıyla evlerimizde.
Ne olacak bu işin sonu?