Adım adım Kürdistan - 2

"Cin şişeden çıktı"...

Bu cümleyi önce, DTP Başkanı Ahmet Türk söyledi; sonra da Milliyet gazetesi köşe yazarı Derya Sazak, bugünkü köşe yazısına başlık olarak attı....İkisini de "günaydın" diyorum...Çünkü, bu iki ünlünün şişeden çıktığını söyledikleri "cin", şişesinden(aslında lambasından) yıllar önce çıktı ve o günlerden beri de aramızda dolaşıyor...

Tabi onların şişeden çıktıklarını söylediği ""cin", başka bir cin değilse; ayrıca benim okuduğum masallardaki "cin" şişeden değil Lambadan çıkıyor.

"79 yıl önce imzalanan Sevr Antlaşması'nda ihanete uğradık. Dünya artık değişti. Ortadoğu'da 40 milyon Kürt yaşıyor. Bir devlet olamayan en büyük milletiz. KÜRT CİNİ ALADDİN'İN LAMBASINDAN ÇIKMIŞ DURUMDA"(sözün söylendiği tarih;1999'dur)

Ayrıca bu "cin" sıradan bir cin değil; "Kürt cini"...

Bü sözler kime ait ? Bu sözler, başta ABD olmak üzere İngiltere ve Fransa'nın kendilerine yakın yerli ve yabancı uzmanlar aracılığı ile, Kürtlerin ağzından çıkmış bir söz gibi medyada yayımlandı.(*)

Not - 1: ABD ve başta İngiltere ve Fransa olmak üzere bazı Avrupa devletleri, Türkiye için daha başka neler söylemediler ki...Bunları konunun ilerleyen bölümlerinde aktarmaya çalışacağım.

x x x

Neyse...Biz konumuza dün kaldığımız yerden devam edelim...Dün nerde kalmıştık? Hatırlayalım...

18 Ocak 1918'de, Paris'te 32 devletin temsil edildiği bir Konferansın toplandığını; bu kadar çok sayıda devlete rağmen Konferans kararlarında başta Amerika olmak üzere, İngiltere ve Fransa'nın etkili olduğunu belirtmiştim.

Bu Konferans'ta konumuzla ilgili olarak aşağıdaki hususlar görüşüldü ve karara bağlandı :(1)

* ABD Başkanı Wilson, "savaştan sonra Türkiye haritadan silinecektir" diyor...

* ABD Dışişleri Bakanı Cabot Lodge ise, "Türkiye , uygarlığın başına bir beladır. Türkiye Avrupa'dan çıkarılmalı, Ermenistan devleti kurulmalıdır" diyor...

* Ortadoğu'yu işgal altında tutan İngiltere ise, "Musul petrollerini güvence altına almak için Kürdistan devletinin kurulmasını destekliyor...

1919 Ocak(gün olarak tespit edemedim)...Mezapotamya'da - Irak'ta(**), sivil komisyon üyesi olarak görev yapan Arnold Wilson, anılarında, 1919 yılı Ocak ayına gelindiğinde, İngiltere'nin rehberliğinde aşiret reisleri aracılığı ile yerel hükümet çalışmalarının başlatılmış olduğunu yazmakta ve "İngiliz himayesinde bağımsız bir Güney Kürt Devleti kurmakla görevlendirilmiştik" demektedir.

Kurulacak bu "Güney Kürt Devleti", İngiltere'nin emperyalist siyasetinin gereklerine çok uygun düşüyordu. Çünkü, "eğer İngiltere, Kürtlere sahip çıkar ve onlarla istikrarlı bir hükümet kurarsa o zaman, Kafkasya ve Mezopotamya arasında güçlü bir tampon bölge oluşturmuş olurdu ki, bu da her şeyden önce İngiltere'nin baştan beri izlediği emperyalist politikasının bir gereği idi"(2)

Not - 2: Batılıların, özellikle de İngiltere ve Fransa'nın o günlerde olduğu gibi günümüzde de, Musul bölgesini içine alan Kuzey Irak için "Güney Kürdistan" demeleri dikkat çekicidir. Onlara göre, "Kuzey Kürdistan" da, ülkemizin Güneydoğu bölgesidir. Nihai hedef, her iki Kürdistan'ın birleşmesi ile oluşacak "Büyük Kürdistan"dır. Geçtiğimiz günlerde, Diyarbakır'da yapılan bir mitingte de, bir DTP'li yaptığı konuşmada "Kuzey Kürdistan" sözünü kullanmıştır.

İsterseniz burada bırakalım...Sonra devam ederiz.

cdenizkent

_______________ :

(*) Altemur Kılıç "Kürt Cini Lambadan Çıktı", Milliyet Gazetesi, 11 Şubat 1999

(1) Cahit Kayra, Sevr Dosyası, s.36

(**)Mezopotamya(Yunanca; ırmaklar arasındaki ülke); Aslında, Basra Körfezinden başlayarak Güneydoğu Anadolu bölgesi, Toroslar ve Kafkasya'ya kadar Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki ve çevresindeki toprakları içine alan geniş bir bölgedir.(AnaBritannica, Cilt-22)

(2) M.Kemal Öke, Musul ve Kürdistan Sorunu, s.35