- Kategori
- Deneme
Adını.....Koydum
Bir yazı yazacağım; fakat adını ne koyacağım?
Adını … koydum; fakat sonra unuttum. Bu yazı ile sizi avuttum veya uyuttum. Yoksa yanılıyor muyum? Kendimi mi avuttum ve uyuttum? Adını … koydum; sizce ne anlatıyor, ne anlatmak istiyor? Bunların cevabı neye, kime göre değişik değişiktir?
Sizce hangi başlık daha çok dikkat çekiverir, daha çok okunur?
Sizce hangi başlık daha çok dikkat çekiverir, daha çok okunur?
Sizce hangi yazı daha çok okunmalıdır?
Fakat doğru soru sormak için veya doğru cevap vermek için doğru bilgiye, doğru Türkçe’ye ihtiyaç vardır, değil mi?
Sizce bu başlıklar uygun mudur?
Okuma
Güzel Okuma
Güzel Anlama
Doğru Anlayan
Doğru Okuyan
Peki, bu başlıklar ve konuları size göre uygun, gerekli, yararlı, uyarıcı değil mi?
ANAYASA
BİZE GÖRE DEĞİL
TABLET
VATAN MERSİYESİ
OKU, OKU, OKU
YAZ, YAZ, YAZ
ÖĞREN, ÖĞREN, ÖĞREN
TÜRKÇE AŞKIM
HANGİ TÜRKÇE…
Bence bu yazı sizin için gereksiz, yararsız oldu. Neden mi? Çünkü bu tür yazılara ihtiyacınız olmaz. Nasıl olsa Türkçe’yi doğru biliyorsunuz. Konular ise bildiğiniz şeyler.
Bazılarınız ise zaten bir şeyler yazıyorsunuz, kendi yazınızın okunmacasını istiyorsunuz, bekliyorsunuz; bu yazıları niçin okuyacaksınız? Yazı yazabilecek duruma gelmişseniz, ne öğreneceksiniz, değil mi? Yani bazılarınız öğretmen, bazılarınız yazar, bazılarınız şair, bazılarınız editör olduğuna göre ne ihtiyacınız olabilir, değil mi?
Bazılarınız öğrenci; öğrencilerin okumacasına da gerek yoktur. Çünkü nasıl olsa okuldaki paralı veya parasız kitaplar ihtiyacınız olucu bilgilerle dolu; gerçi henüz tabletler yetişmedi. Yetişseydi daha farklı, yani daha doğru bilgilere mi erişecektiniz? Üstelik zaten öğreticileri yeterince bilgi vermektedir. Hem ne gereği var; daha çok bilgi veya en çok bilgi sahibi olmacanın.
Reklâmlarla, haberlerle, dizilerle aranız nasıl?
Yoksa yazımın başlığını MUHTEŞEM YÜZYIL veya GÖRKEMLİ YÜZYIL koysaydım, daha iyi olur muydu?
Birileri birilerinin hayatına burnunu sokar; fakat insanların daha bilgili, rahat, huzurlu, güvenli, refah, başarılı, şuurlu, insancıl, samimi, iyi niyetli, ihlâslı olmacası için çaba göstermez.
Birileri birilerinin yücelsel, dinsel, insansal, bilgisel, bilimsel, evrensel değerlerini ele alıp uyutur, uyuşturur, aldatır; fakat insanların bunlara sahip çıkmacasını, uyarılmacasını, uyarmacasını istemez.
Elbette bunlar karşılıklı ilişkilere bağlıdır. Sen güçlü bir zihniyete, karaktere, kişiliğe sahip değilsen; gerektiği kadar doğru bilgiye, doğru şuura, doğru imana, doğru ahlâka, doğru akla sahip değilsen; o da istediği gibi seni uyutmakta serbesttir. Biri uyutmak ister, işçene gelmezse uyumazsın, işçene gelirse uyursun. Daha fazla çene yormacanın gereği var mı?
Bazıların yalan yanlış görüşlerini, isimlerini, sıfatlarını, zamirlerini, fiillerini, örneklerini, sorularını, şıklarını, cevaplarını, tanımlarını benimsemek zorunda mıyız? Bunun doğru cevabını verebilmek için hakikatten gerekli, yeterli ve doğru bilgiye, doğru Türkçe’ye ihtiyacımız var. Doğru bildiğimiz yanlışlarla, bilgi kirliliğiyle, önyargılarla, zanlarla, gaflet ve dalâletle anlatacak, anlayacak değiliz, bu konuları.
Unutmadan bir iki soru daha sorayım: “BİR GÜNEŞ DOĞUYOR” ve “TÜRK’ÜN TÜRKÇE İLE İMTİHANI” adlı kitapların adında bir yanlışlık mı var, acaba?” Bunları kaç kişi okudu, kaç kişi okuduğundan ne anladı? Rahatsız olduğu bir şey var mı?
Sözde kısa kesecektim; fakat laf lafı açarmış, yazı uzadı. Henüz adını koyamadım, bu işçenin.