Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '09

 
Kategori
Haber
 

Ağıtların dili yoktur!

Ağıtların dili yoktur!
 

HEP KADIN VE ÇOCUKLAR


Gecenin karanlığında silahlar kan kusuyor. Önce namaz kılan erkekler, arkadan başlarına tek kurşun sıkılarak öldürülüyor. Nefes alıp almadıkları kontrol edilip yaşayanlara birer kurşun daha sıkılıyor. Öldüklerinden emin olunca bu kez silahların hedefinde kadınlar ve çocuklar var. Gece karanlık barut kokuyor ortalık. Analar korku içinde çocuklarını sarmış kollarına siper olmuş kurşunlara. Göğsünü germiş korumaya çalışıyor kurşunlardan çocuklarını. Feda etmeye hazır canını yeter ki çocuklarına dokunulmasın. Ama gözünü kan ve nefret bürümüş katiller Vahşice taramaya başlıyorlar. O nedenle öldürülen erkeklere en fazla iki kurşun sıkılarak öldürülmüş olmasına karşın annelere 6-7 kurşun sıkılarak katletmişler. Çünkü anneler son nefeslerine kadar çocuklarını kurtarmak için mücadele etmişler.
Sağ kalanlar sıra sıra dizili mezarların başında, gözyaşları altında ağıt yakıyor. Bir çoğumuz Kürtçe bilmiyoruz ama, ağıtların dili evrenselmiş. Yürek dayanmıyor. Yırtıyor toprağı elleriyle, sırtında bebeği. Küçük çocuklar toprak yığınlarına kırlardan topladıkları papatyaları koymuşlar. Oysa ölümün farkını İdrak edecek yaşta değiller. Ölenler ve öldürenler aynı kan bağından. Kız alıp vermişler. Asuman’da bunlardan birisi öldürenlerin gelini. Ölenlerin kızı. Üç aylık hamile, bir de 14 aylık oğlu var. İsmi Kadir. Eşi köyü terk etmek zorunda. Çünkü kan davasından korkuyor. Asuman yakınlarını kaybetmiş ağıt yakıyor mezarlarının başında. Üç aylık hamile, oğlu Kadir sırtında. Eşiyle gitmek istemiyor. Babası Asumanı kabul ediyor ama 14 aylık oğlu Kadiri istemiyor. Ona bir şey olursa bizden bilirler diye. Yalnızca karnındaki bebeğiyle kabul edebileceğini söylüyor. Asuman zor kararı veriyor

“ Benim acım çok büyük. Ne yapacağımı şaşırdım. Gönlüm, kocamın, çocuklarımın yanında kalmakta, ancak diğer tarafta da ailem var. Şimdi karar vermezsem bir daha o eve giremem” diyerek baba evine dönmeye karar verdi.

Asuman’ın eşinden ve eltilerinden ayrılma anında büyük hüzün yaşandı. Tek tek eltilerine ve katliamı gerçekleştirdiği ileri sürülen ailenin kadınlarına sarılan Asuman Çelebi, eşinden ayrılırken de gözyaşı döktü. Uzun süre eşine sarılan Asuman Çelebi’yi eşi Şükrü Çelebi sakinleştirerek, “5 yıl sonra da sen benim karımsın. Mutlaka seni geri alacağım” dedi. Havanın kararması nedeniyle tek başına baba evine gitmekten korkan Asuman Çelebi’yi Milliyet muhabiri evine bıraktı.”

Mardin Bilge köyü katliamı kitaplara nasıl yazılacak bilmiyorum. Ama yüreklere akkor olarak düştü. Ve ateş düştüğü yeri değil tüm insanlığın yüreğini yaktı.
Kriz masasının başkanı Adli Tıp Kurumu'nun da başkanlığını yapan Doç. Dr. Haluk İnce ve otopsiler için de 17 kişilik uzman ekip Mardin'e gönderildi.

Cesetler inceleyen uzmanlar somut verilere ulaştı.

Vahşette kullanılan uzun namlulu silahlar korucuların kullandığı kaleşnikoflar. Yani devletin terörle mücedele edilmesi için o koruculara verdiği silahlar. Katliamda 8 silah kullanılmış.

Rapora göre kurbanların bedenindeki mermi sayısı ise 250 adet.
Ve masafe...

Raporda silahların 1 ile 10 metre arasında ateşlendiğini gösteriyor. Katliamı yapanlar öldürmek için tetiğe basmış. Namaza duran erkeklerin özellikle kafalarına ateş açılmış.

Kurbanların bedenine isabet eden mermi sayısı ise tek bir kurşun değil. Bazı bedenlere iki bazı bedenlere ise 5 ya da 6 mermi isabet etmiş.

Öldürelen 16 kadın kurbana gelince Adli Tıp Raporu'na göre kadınlar hem kendilerini, hem de üstlerine kapandıkları yavrularını korumaya çalışmışlar.

Bu yüzden bedenlerindeki mermi sayısının erkeklerden çok daha fazla.

Adli Tıp Raporu dehşeti, katliamı gözler önüne serdi. Dehşetin korkunç boyutunu ortaya koydu.
Uluslararası Af Örgütü’nün hazırladığı, Türkiye’de şiddete ilişkin raporda Diyarbakırlı bir kadın şöyle diyor: “Genellikle korkarak yaşarız. Babalarımızdan, ağabeylerimizden, kocalarımızdan korkarız. Korkarız, çünkü şiddet yaşamaktayız. Artık değiş-tokuş edilmek, yüzünü görmediğimiz biriyle evlenmek, hediye edilmek, eğitimsiz kalmak, çocuk yaşta evlendirilmek, sürekli korkarak yaşamak istemiyoruz.”

Mardin Bilge köyünde kan kustu silahlar. 44 kişi yaşamını yitirdi. Kadınların bedenlerindeki mermi sayısı erkeklerinkisinden fazlaydı. Çünkü onlar anaydı. Çocuklarına siper olmuştular. Onun için çok mermi sıktılar.
Geride 70 yetim ve öksüz çocuk bıraktılar.
Bu vahşetin, bu katliamın gerekçesi olabilir mi?
Yaşanan dramın çocuklar ve kadınlar üzerindeki izleri silinebilir mi?
Devlet ne yapacak, birkaç hafta sonra unutulup gidilecek mi?
O insanlar acılarıyla başbaşa mı bırakılacak.
İşte o zaman böyle katliamlara gebedir gelecek günler.
Dileğim gerekli önlemler alınır ve son bulur şiddet.
 
Toplam blog
: 221
: 1905
Kayıt tarihi
: 27.09.06
 
 

Evli bir kız çocuğu babasıyım. Yüksekokul mezunuyum. Bir kamu kurumunda çalışıyorum.16.03.2017 ta..