Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '08

 
Kategori
Güncel
 

Ah padişahım vah padişahım diyenler

Ah padişahım vah padişahım diyenler
 

Atatürk ile ilgili Can Dündar’ın yaptığı “Mustafa” adlı filim gösterime girdi. Ve şu günlerde çeşitli sinema salonlarında gösterimde. Vermeye çalıştığı mesajlar yüzünden tepki çekmeye başlayınca kimi aymazlara gün doğdu.

Fırsat bu fırsat düşüncesi ile başladılar köşelerinde atıp tutmaya, ahkâm kesmeye, esip gürlemeye. Bunlardan biri de taraf gazetesinde yazarlık yapan, yazdıkları ile tepki çeken, tepki çektikçe de hırçınlaşan bir zat-ı muhterem. Yazdığı “Atatürk” adlı yazıda bakın ne diyor:

“Atatürk bir diktatördü.

Bunu kendisi bizzat Fethi Okyar’a da söylemişti.

Katı bir adamdı.

Muhaliflerine karşı çok sertti.

Çok ihtiraslıydı.”

Adama sorarlar bir diktatörün özellikleri nelerdir diye? Örneğin bir Pinoche bir Franco bir Bokasso ve benzerleri birer diktatördü ve ülkelerini de diktatörce yönettiler. Diktatörlükte “dediğim dedik çaldığım düdük” söylem ve eylemleri geçerlidir. Parlamento diktatörün isteği doğrultusunda karar verir. Peki, Mustafa Kemal hangi kararlarını diktatörce vermiştir? Söyler misiniz? Söyleyemezsiniz çünkü verdiği kararlarda o daima halkını düşünmüştür. Esas diktatörlük padişahlıktı ve bugün dahi “ah padişahım vah padişahım” diyenler var.

Ve düşüncelerine uygun olarak Cumhuriyet ve kazanımlarına, lâiklik başta olmak üzere medeni kanun ve benzeri uygulamalara bilinçli olarak karşı çıkmakta yaşına başına bakmadan “kadınları kızları” taciz etmekten çekinmemekte ve yaptıklarını ulu orta ve şişinerek anlatmaktadırlar. Bunlar elbette Mustafa kemal’i ve getirdiği uygulamaları istemeyeceklerdir.

Mustafa Kemal’in getirdiği uygulama ve yasalara Dönemin sarıklı milletvekilleri ve muhalifleri de tekrardan saltanat ve halifeliği baş tacı etmek için onun milletvekili seçilip meclise bile girmesini engellemeye çalıştılar. Nasıl ederiz de Mustafa Kemal’den ve onun batılı ve ilerici, halkının çıkarı için yapmaya çalıştığı yenilikleri engelleriz diye.

Mustafa kemal’in meydanlarda, okul bahçelerinde bulunan heykellerine saldırıp tahrip edenler kimlerdir? Amaçları nedir? Elbette bu adamlar ve bu zihniyette bulunanların o heykellere saldırıp parçalamalarında ki gerçekler bilinmektedir. Mustafa Kemal’in heykellerine tahammül edemeyen zavallılar fikirleri karşısında elbette akıllarını yitireceklerdir. Fırsat bu fırsat diyip saldıracaklardır.

Mustafa Kemal’i anlatmak fikir ve düşüncelerini irdelemek birkaç satırlık yazı ile mümkün değildir. O’nun çok yönlü bir insan olduğu ve 100 dünya büyüğünden biri olduğunu dünya âlem kabul etmektedir. Kaldı ki O’nun yaptıkları ve söyledikleri ortadadır. O büyük bir dahidir, hem büyük bir asker, hem büyük bir politikacı, hem vatansever, hem ekonomist, hem aydınlanmacı, hem gerçekçidir. İster kabul edin ister etmeyi o halkını seven büyük bir liderdir.

Bakınız Mustafa Kemal’in kısa bir özelliğini Falih Rıfkı ATAY “Atatürk” adlı yazısında şöyle anlatıyor:

“Mustafa Kemal 1934’te Atatürk soyadını almıştır. Hiçbir büyük Türk ondan önce ‘Türküm!’ dememişti. Türk, Osmanlıcada, kaba ve köylü demekti. Şehir efendisi alafranga ise Osmanlı, alaturka ise müslümandı.

Atatürk Cumhuriyet’in onuncu yıldönümündeki kısa nutkunu şu sözle bitirmiştir: “ Ne mutlu Türküm diyene!”.

… Atatürk’ün gençliğinden beri bir âdeti, akşamları arkadaşları ile bir masa etrafında bulup konuşmaktı. Bu sofra âlemleri içki ve sefahat için hazırlanmazdı. Atatürk eğlenmeyi sever, yaşamanın bütün zevklerini tadar, fakat sofrasında da sabahlara kadar vatan, devlet ve halk işlerini konuşurdu. Yapacaklarının çoğunu bu konuşmalarda tasarlar ve derinleştirirdi…. Sabahlara kadar sadece dil veya sadece tarih tartışmaları ile geçen tartışmalar olmuştur. Ne kadar geç kalsa, herkesten önce vazifesinin başında idi.”

Mustafa Kemal’in içki içtiğini öne sürüp eleştirenler yanında bire bir onu gözlemleyen insanların yazıp çizdiklerini biraz okusalar belki daha akılcı karar verecekler. Ancak nerdeee. Başını kapatan bir kızın daha önce bir televizyon programında söyledikleri kimilerinin Mustafa Kemal’e bakış açısını zaten orta yere seriyordu. Ne demişti o kızımız Fatih Altaylı’nın programında:

“Atatürk’ü sevmiyorum Humeyni’yi seviyorum”.

“Atatürk yüzünden haklarımı kullanamıyorum”.

“Kurtuluş Savaşı’nın Atatürk’le ilgisi yok. Kurtuluş Savaşı’nı Sütçü İmam başlattı”.

“Kurtuluş Savaşı olmasaydı da İngilizler kalsaydı bugün benim haklarım daha geniş olurdu”.

“Atatürk padişahtan yetki almıştı. Ama bu yetkiyi kötüye kullanarak lâikliği getirdi”.

Bu düşünceleri öne süren zihniyet fırsatını bulduğunu sanıp Mustafa kemal’in düşünce ve uygulamalarına saldırmaktadır şu günlerde. Ama bilinsin ki O’nu Türk Milleti yüreğine yazmıştır. Ne söylerseniz söyleyin Mustafa Kemal Türk Milletinin kalbinde ebediyen yaşayacaktır.

Soros’un çocukları siz asla bir yere varamayacaksınız….

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..