Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '08

 
Kategori
Güncel
 

Hangi Cumhuriyet çok yaşasın?

Çok değil birkaç hafta önce Engin Ardıç bir yazısında cumhuriyetimizin üç aşamasını(!) sıralamıştı bakın bu yazısında sayın 25 ekim 2008 tarihli gazete köşesinde, Ardıç neler söylüyor ve yazıyor “Sistem Kilitlenmiştir” başlık bu;

Devamla şöyle diyor Ardıç “1921 Anayasası'yla kurulan Birinci Cumhuriyet, 1961 Anayasası'yla kurulan da İkinci Cumhuriyet'ti...

Adını koymaktan ya da telaffuz etmekten ne kadar korksalar da, gerçek budur.

Birincisinde, kuvvetler çorbası yoktu, çünkü yargı "kafadan" yürütmenin emrindeydi. Bir Anayasa Mahkemesi bile yoktu. Yasama da göstermelikti, o da yürütmenin denetiminde, hatta emrinde sayılırdı. ("Atatürk devrine dönmek isteyen" ahmaklar, Anayasa Mahkemesi'nin olmadığı bir düzen istediklerinin farkındalar mıdır acaba?)

1961 Anayasası, bu yüce mahkemeyi "icat" etti, ama koyduğu kurallarla kuvvetler çorbasını da yaratmış oldu. 1982 Anayasası, çorbayı kaşıkla iyice karıştırdı. Dibinin tutmasına da yol açtı”. Bu arada Engin Ardıç’ ın bu yazıyı yazma nedeninin bir ara çok konuşup şimdi unuttuğumuz Anayasa Mahkemesinin aldığı kara üstüne olduğunu anımsatmak isterim. Sayın Ardıç ilk üç cumhuriyeti sıraladıktan sonra dördüncünün de Anayasa Mahkemesi kararından sonraki sürece denk geldiğini anlatıyor. Amacım sayın Ardıç’ ın fikirlerine katılıp katılmamak, doğru ya da yanlış demek değil. Kendi düşüncesidir saygı duyarım, bu konuyu ele almama asıl neden bu gün Sayın Mehmet Barlas da aynı konuya ama ABD nin Michael Lind' in tarafından yazılan *"Amerika'nın 4'üncü Cumhuriyeti " konulu yazısına değinmesi neden oldu.

Sayın Barlas şöyle yazıyor;

“Amerikan tarihinde yaşanan değişim süreçlerini şöyle sıralamış Lind:

Şimdiye kadar her biri aşağı yukarı 72 yıl süren üç Amerikan Cumhuriyeti yaşandı. Birinci Cumhuriyet kuruluş ile iç savaş arasındaki (1788–1860) dönemdeydi. İkinci Cumhuriyet 1860–1932 arasındaydı. Üçüncü Cumhuriyet "New Deal "den "Medeni Haklar " dönemine kadar (1932–2004) sürdü. Şimdi 2004'ten beri Dördüncü Cumhuriyet yaşanıyor.

Obama da bu 4'üncü Cumhuriyet'in bir yansıması.

Michael Lind, mesela 2'nci Cumhuriyet'e geçişin, aynı zamanda tarımdan endüstriye geçişi işaret ettiğini, ilk endüstri devriminin ürünleri olan buhar makinesinin ve demiryolunun bu dönemi şekillendirdiğini ileri sürüyor. 2'nci Cumhuriyet ise, içten patlamalı motorların, elektriğin dönemi oluyor. Roosevelt'in New Deal demokratlarının kurdukları, sosyal adaletçi ve sosyal güvenlikçi 3'üncü Cumhuriyet, 2004'te Bush'un Başkan seçilmesi ile sona eriyor”.

Bu iki yazı yan yana gelince benimde aklıma şu soru takıldı, demek ki her ülke de cumhuriyet kendi iç dinamiğinde deneyimler yaşayarak varlığını sürdürüyor ve her bir deneme o ülkeyi daha ileri götürme gayreti taşıyor. İki yüz yıllık ABD bile üç aşamadan anca geçmişken, bizim genç cumhuriyetimizin kısa bir zamanda dördüncü aşamada olması (bunlar Engin Ardıç ve diğer yazarların fikride olsa) bizim acımızdan iyi mi, kötü mü? Ben bunu bir türlü anlamakta zorlanıyorum. Bunu da benim idrakimin darlığına verin.

* Salon.com

 
Toplam blog
: 405
: 914
Kayıt tarihi
: 19.04.07
 
 

Okumayı ve kendimce yazmayı severim. Samimi eleştirilere açık biriyimdir. ..