Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Ahlak nedir..?

Ahlak nedir..?
 

Masumiyet


Ahlak, "hulk" kökünden türemiş Arapça asıllı bir kelimedir. Hulk, yaratılış, tabiat demek olduğuna göre, bunun çoğulu olan ahlak da, yaratılış özellikleri, insanın tabiatı, huyu anlamlarına geliyor..

Sözlük anlamı bu olmakla beraber, ahlak, Türkçede iyi huy, güzel davranışlar anlamı kazanmış..

Bu bakımdan iyi huylu olmayan, güzel davranışlarda bulunmayanlara ahlaksız deriz... Aslında herkesin ahlakı vardır, ahlaksız diye bir şey olmaz. İyi veya kötü; şöyle veya böyle...

Mikro anlamda kişilere göre farklı ahlak anlayışları olduğu gibi, makro düzeyde toplumlara göre de farklı ahlak anlayışları vardır.

Her ne kadar, insanlığın asgari müşterekler diyebileceğimiz "ortak ahlaki değerleri" bulunsa da, yine de toplumların din, kültür ve yaşama biçimlerine göre oluşmuş kendilerine özgü ahlak yapıları olur..

Yani Türk insanının makro düzeyde bir ahlaki yapısı vardır ve bu diyelim ki İngiliz'in ahlaki yapısıyla uyuşmayan özellikler gösterir.

Bu farklılıklar aile hayatından, cemiyet hayatına kadar bir çok cephede kendini gösterir. Bu anlamda, ahlakı da kategorize ederiz; İş ahlakı, ticari ahlak, mesleki ahlak... gibi.

Sosyologların uzlaştığı bir esas da şudur;ahlak anlayışları temel olarak toplumların "dini değerleri"ne dayanır. Örfi, kültürel hatta coğrafi değerler de buna katkı sağlar.

Batı ahlakı da temellerini esas itibariyle "Hiristiyanlık" dininden alır. Tabi, bugünkü hristiyanlığın ahlaki yapısının ne kadar "İsevi" olduğu tartışmalı olsa da..

Bizim ahlakımızın temellerinde de dinimiz yani "İslamiyet" vardır. Dolayısıyla, Hristiyan Batı ile Müslüman Doğu arasında temelleri din farklılığından ortaya çıkan ahlaki yapı farklılıkları bulunmaktadır.

Aile hayatlarında, içtimai yaşantıda bunları görmek mümkündür. Ne kadar dejenere olmuş olursa olsun, o haliyle bile Türk aile yapısı, Avrupa aile yapısıyla önemli farlılıklar gösterir.

Bütün bunlar doğaldır. Her toplum kendi ahlaki değerleri üzerinden yaşar gider..

Doğal olmayan bunlar arasındaki geçişler yani etkilenen taraf bakımından ortaya çıkan "dejenerasyon" dur.

Biz Batı ahlakı karşısında bunu yaşadık, yaşıyoruz.. Batının bize ihraç ettiği, ya da bizim gönüllü olarak ithal ettiğimiz yaşama tarzı, aslında bir doku uyumsuzluğuna yol açıyor. Bu uyumsuzluk dengelerimizi bozuyor. Hem kişisel, hem ailevi ve hem de toplumsal anlamda..

Üstelik bu "bozulma" dan çoğumuz şikayet ediyoruz.Ancak iş bozulmanın nedenleri aramaya gelince, yine felsefemiz, yine önyargılarımız devreye giriyor.

Başbakan Erdoğan, Avrupaya tahsile giden öğrencilere, "biz geçmişte Batının ahlakını aldık, ilmini ve fennini almamız gerekirken!", uyarısını yapınca her gün şikayet ettiğimiz sosyal bozulmaları, kişisel ahlaksızlaşmalarımızı unuttuk ve yine siyasi çıkışlar yaptık.

Belki de, Batıdan almamız gereken asıl ahlaki kuralı alamadığımızdan olacak;yine söylenene değil, söyleyene baktık. Yine önyargılı siyasi mülahazalarımızla değerlendirmeler yaptık.

Oysa, özellikle AB süreci yaşanırken, Batıya karşı "ulusalcı" bir direniş sergileyenler, Başbakan'ın bu çıkışını kendi iddialarına bir destek ve Başbakan açısından da bir "tezat" olarak ileri sürmeliydiler.. En azından böyle bir çıkış sergilemeliydiler..

Ama bu olmadı.. Madem ki sen söylüyorsun, bu yanlıştır, ön yargısı yine aklıselimi alt etti.

Keşke Avrupadan biraz ahlak alsaydık. Hiç değilse Avrupalının "doğruya doğru" diyebilen, her fikre açık demokratik dürüstlüğünü..

O zaman belki de bu kadar anlamsız ve sonuçsuz tartışmalar yapmıyor olurduk..!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..