Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '08

 
Kategori
Haber
 

AK parti dua etmeli

AK parti dua etmeli
 

23.07.2007 Tarihinde, yani seçimlerden hemen sonra “Demokrasi” adlı blogumda özet olarak “ Derhal yeni bir Anayasa hazırlanılması gerektiği, Milli eğitimde reform, AB ile ilişkilere hız verilmesi, Sağlık reformu ve terör konusunda acil önlemler alınması gerektiğini belirtmiştim.” Daha doğrusu milletin beklentisi bu yöndeydi.

22 Temmuz seçim öncesi dönemde, AB’den müzakerelerin başlatılması için karar çıkartan AK parti, seçimlerden aylar önce AB ile ilişkilerini “Türban’ın AHİM’ lenmsi sonucu buzdolabına kaldırmıştı.

Seçimle daha güçlü bir şekilde yeniden iktidara gelen AK partinin, yarım kalan demokratikleşme hareketlerini tamamlayacağını düşünmüştük.

Halkımızdan aldığı güçlü vizeyle birlikte, yeni bir Anayasa hazırlayıp meclisten geçireceğini, Genel Sağlık Sigortası, Sosyal Güvenlik reformu, Milli Eğitim Reformu, 301 in kaldırılması gibi konularda gereken radikal atılımları yapacağını sanıyorduk.

Aslında yapmak zorundaydı. Çünkü halkımızdan aldığı oy, AK partiyi merkeze oturtmuştu.

Hatırlıyorumda; Erbakan susurluk olaylarından bahsederken “faso, fiso” demişti. Ve kendini bir anda emekli edilmiş halde buldu.

AK partinin ilk yanlışında Şemdinli olaylarını savsaklamasıydı. Herhalde içten içe bir “uzlaşma” aramıştı aynı Erbakan gibi.

Reformları ve AB yolunu soğutmasıyla birlikte, 22 Temmuz seçim öncesi iyiden iyiye zayıf duruma düşmeye başladı.

Bereket Kemal Derviş’ten aldığı ekonomi süreklilik arz ediyordu ve dışarıdan gelen sıcak parayla birlikte makro dengeler , (cari işlemler açığı dışında) yolunda gidiyordu.

Tabiki bu arada muhalefetin üstün militarist görüntülerini ve Baykal’ın şahsi gayretlerinide unutmamak gerekir.

Çünkü AK parti doğru dürüst Demokrasi ilkesiz bir muhalefetin ve Baykal’ın üstün çabalarıyla almıştır %47 lik oyu. Ordunun sanal muhtırasınıda eklemek gerekir bu yabancı diziye.

Seçimlerden hemen sonra kendisinden reformlar beklediğimiz AK parti; ne 301 i değiştirdi ne AB ile buzları erittti, nede yeni bir Anayasa’yı gündeme getirdi.

Reformlar yerine, MHP’nin Türban işbirliğine yanaşarak bir anda değişmediğini ve değişmeyeceğini ortaya koydu.

Halbuki yeni Anayasa’yı tartşmaya açma cesaretini sergileyebilseydi, şimdi durum bambaşka olabilirdi.

Bunun yanında ikide bir Başbakan’ın öfkeli demeçleri, Sayın Demirel’i kıskandıracak vaziyette “Benim halkım, benim milletim” şeklindeki “kulluk kokusu” veren, halkımızı adeta bu hitap şekliyle küçümseyen ve kendisini vazgeçilmezler sınıfında üst noktaya bırakan çeşitlemeleriyle, iyicene zayıflarken, ikide bir yaptığı hatayı düzeltmek ister gibi “Üç çocuk yapma” konusundaki saçma sapan Erbakan vuruşları, Mecliste Kamer Genç üzerindeki yoğunlaşmaları ve bir Başbakan’a asla yakışmayacak biçimde Aysun Kayacı’nın yaptığı açıklamaları muhattap alması, 12 Eylül öncesini hatırlatan Demirel, Ecevit, Erbakan çeşitlemesi kısır döngüsüne götürmektedir AK parti hal ve gidişini.

2008 yılında hala daha “Benim halkım, Benim Milletim, benim işçim, benim Memurum” hitapları…

2008 yılında hala daha bizi “Kul” zannetme modu…

2008 yılında geçen yüzyıldan kalma öfke, kavga, kısır çekişmeler, küçük işlerle muhattap olma zayıflıkları…

2008 yılında halka kaç çocuk yapması gerektiği konusunda “Dedem Korkut” söylemleri…

Şimdi uğraşıp dursunlar bakalım kaybetikleri Demokrasi rotasını bulmaya…

Günde 5 vakit dua etmelidir AKP.

Karşısında ne gerçekten sosyal demokrat bir parti var, nede Demokrasiye inanmış gerçek anlamda bir Lider var.

Yoksa AKP rüyasında bile göremezdi böylesine desteği.

Foto: Milliyet.com.tr (Montaj)

 
Toplam blog
: 144
: 899
Kayıt tarihi
: 06.02.07
 
 

Gazete ve kitaplara hep tersten göz atar, daha sonra okumaya başlarım. Bu özelliğim devrik cümlel..