Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Aklını iptal edenler ülkesi

Aklını iptal edenler ülkesi
 

İnternet çok hızlı bir paylaşım ortamı sağlıyor insanlara. Bu yeni teknoloji, iletişimi hızlandırmanın da ötesinde, alternatif bilgilerin akışını sağlamak gibi özel bir işleve de sahip. İnsanlar, kurumsal yayın organlarının es geçtiği, çok önemsemediği, ya da bir şekilde gözden kaçan ayrıntılara, bu yolla ulaşabiliyorlar.

Bu yoğun iletişim ortamı içerisinde, geçenlerde bana ulaşan bir elektronik posta oldukça ilgimi çekti. Tahminen bir çoğumuzun eline ulaşmıştır bu haber, ama ben yine de, haberin ulaşamadığı kişiler bu hikayeden mahrum kalmasınlar istedim.

Elektronik posta, aslen bir fotoğraftı; bir gazete kupürünün fotoğrafı. Yani oldukça orjinal gözüken bir numune idi. Gerçi günümüzün dijital ortamında, gerçek ile dijital ürünleri ayırt etmek oldukça zorda olsa, beni ikna edebilecek düzeyde bir belge sayılırdı. Ayrıca, hikâyeye internet üzerinde bazı sitelerde de denk geldim. Gene de biz affımızı önceden dileyelim, biz söyleyenlerin yalancısıyız.

Haber şöyleydi;

“ Konya’nın Cihanbey’li ilçesinde geçen gün yaşananlar akıllara durgunluk verecek cinsten. Entelektüel bir isim olarak tanınan Konya Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kabakçı, dostlarıyla sohbette yazar Alev Alatlı’nın bir sözüne takılır. “Türkiye’de akıl iptal edilmiştir.”

Kabakçı, bu görüşü kanıtlamak için bir deneme hazırlar. Üniversite eğitimi almış, entelektüel insanlardan oluşan 20 kişi seçilir. Memur tarzıyla konuşan biri bunlara telefon eder. “Burası, Telekom Ana Bakım Merkezi. Biraz sonra hattınızdaki telefonlara yağ basılacak. Etrafın batmaması için önlem alın” der ve ekler “Abone olarak sizi uyarıyoruz.”

Bu 20 kişiden 19’u ya telefonu poşete koymuş ya altına tabak koymuş ya da halıyı toplamış. Bir kişi ise fakstan daha çok yağ gelir diye yakınındaki pastaneden boş baklava tepsisi atmış faksın üzerine. Kabakçı, “Bir kardeşim var. Telefonu mermer tabanda. “Orası batmaz ama alarm duvarda, oradan gelen yağ duvarı berbat eder” demiş diye anlatıyor gülerek.

Okan Müderrisoğlu / ANKARA ”

Evet, haberimiz bu kadar, yazının altında da, ilgili kupürü görebilirsiniz. Hikayemizin ne kadar gerçek olduğunu bilemeyeceğim. Ancak bu hikâyeyi dinleyince aklıma Nokta Dergisinin 80’li yıllarca yaptığı bir çalışma geldi. O örnekte de, iki kişi, İstanbul’un son derece belirgin bir noktasında, gelen geçen insanları durdurarak, kimlik tespiti ve üst baş araması yapmış, bir vatandaş dahi, “siz kimsiniz? Neden bana kimlik soruyor ve üstümü arıyorsunuz?” dememişti.

Gerçi iki farklı örneği, tek bir potada eritmenin söz konusu olamayacağını düşünebilirsiniz. Ancak ben yine de, her iki durumda da, insanların kabullenmişliğini ve sorgulamayışının ortak bir temeli olduğunu düşünüyorum.

Nokta dergisinin yapmış olduğu çalışmanın, daha özel koşulları olduğunu kabul edebiliriz. 80 darbesinin, sivil toplum üzerine yarattığı baskı, devletin, bireylerin yaşamlarının her anına müdahale etme hakkına ve becerisine sahip olduğunun kabulünü yaratmıştı.

Nokta dergisinin uyguladığı bu basit testte, kabullenişin en üst seviyeye çıktığının göstergesi idi. Bu özel süreç, insanların kendi zihinlerinde olayları sorgulasalar da, kabullenmekten başka çare bulamamış olmalarının sonucu olabilir.

Ancak, ikinci örneğimiz, bu kabullenme sürecinin sonucunda, insanların sorgulama yeteneklerini de kaybettiklerinin en güzel örneğidir. Çünkü evrimin en temel kurallarından birisi daha işlemiş ve kullanılmayan özellikler, varlığını kaybetmeye başlamışlardır.

Bu noktada, Sayın Alev Alatlı’nın sözünü doğrulatmak için yola çıkılan bu örnek, ne yazık ki, sözün sahibini haklı çıkartmıştır. Ancak ben sözü doğrulanan kişinin bile, tespitinin doğrulanmasından memnuniyet duyduğunu tahmin etmiyorum.

Haberde yer alan örneğimiz, bize, sorgulamayan akılın, işlevini yerine getiremeyeceğini göstermektedir. Ve ülkemizde aklını iptal eden insanlar topluluğunun, bu tip yönlendirmeleri, bilgi bombardımanlarını ne kadar büyük bir ön kabulle sahiplendiklerini anlayabiliyoruz.

Bu konunun yani insanların sorgulama yeteneklerini kaybetmiş olmalarının, son zamanların en moda deyimi olan “komplo teorisi” ile olan ilişkisini de, başka bir yazı ile detaylı bir şekilde incelemek istiyorum.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..