Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

AKP’nin demokratik açılımı ve örtülü faşizm uygulamaları. -1-

AKP’nin demokratik açılımı ve örtülü faşizm uygulamaları. -1-
 

Burjuva partilerin açmazı


Örtülü faşizm Mahir Çayan’ın geliştirdiği bir teoridir. Türkiye’de kurulu düzenin aslında faşizm olduğunu, yarı-demokratik bir maske ardında bu yüzünü sakladığı savını gündeme getirmişti. Devletin gerçek ya da faşizan yüzünü ortaya çıkarmak için silahlı eyleme ihtiyaç vardır, çünkü bu eylemler sonucu devlet gerçek yüzünü ortaya koyacak ve başta emekçi kesim olmak üzere yığınlar devrim saflarına kazanılacaktı. Ne yazık ki o eylemler Türkiye’nin en kanlı dönemlerinden birinin açılışına neden oldu sonunda. Devlet demokrasi maskesini sıyırıp gerçekten de faşizan yüzünü ortaya koydu. Yargısız infazlarla, yargılı infazlarla, işkencelerle yok edilen bir kuşak bıraktık geride. 68’liler bedelini ağır ödedi. 12 Eylül faşizm’i ise 12 Mart dönemini bile arattı. 78’liler ve toplum bedelini çok ağır ödedi ve halâ ödemekte. Mahir Çayan’ın toplu yazılarda ortaya koyduğu bir gerçek daha böylece ispatlanmış oldu. Mevcut iktidar da açık faşizmi örnek gösterip “Benim uygulamaya koyduğum örtülü faşizme” razı olun demekte ve aba altından sopa göstermekten çekinmemektedir. Bir yandan en ufak demokratik tepkiye tahammül edemeyen, toplumun ağır bir ekonomik krizi yaşadığı bir ortamda dahi yasal tepkilere bile anlayış göstermeyen bir iktidardan adına “Demokratik açılım” gibi içi boş dışı yaldızlı bir safsata projeyi hayata geçirmesini beklemek hayalden öteye gitmez. ABD’nin çıkarlarını korumak ve kollamakla görevli olanlardan zaten başka bir şey beklenemez. Yine de adına “Demokratik açılım” denilen uygulamanın kökenlerine bir bakalım neymiş. Liberal görünümlü ama gerçekte yardakçılık ve yalakalık yarışına girmiş bir kısım eski solcuların neredeyse desteklemeyenleri vatan haini ve demokrasi düşmanı ilan ettikleri uygulama gerçekte “bir açılım” uygulaması mı yoksa temeli ekonomik krize dayanan ve kitlelerin uyutulması, gündem saptırma ve toplumsal muhalefeti parçalama ve yok etme uygulaması mı bir bakalım.

Sindirme, kitlelerin yedeklenmesini beraberinde getirir. Sistemin temsilcisi olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün <ı>"Güzel şeyler olacak." söylemine karşılık Öcalan'ın <ı>"Bu iş Mustafa Kemal'in cumhuriyeti kurması kadar önemlidir." söylemi arasındaki örtüşme, düşündürücü olduğu kadar da acıdır Kürt halkının hangi taleplerinin karşılanacağının bilinmediği koşullarda ESP, SDP gibi çevrelerin Edirnekapı Şehitliği'nde yaptığı eylemler programsızlığın, devrimci duruştan uzaklaşmanın göstergesi olarak okunmalıdır. Ülke gündeminde bir tartışma açıldığında (anayasa vb.) sol ve devrimci yapılar buna soldan kendi projeleriyle katılırlar. Eğer sistemin projesinden "bana ne düşer" denirse, yedeklenmiş olunur. Açılımda da yapılan budur. Demokratik diye bilinen pek çok kurum, aydın ve sanatçı dahil, bu projeyi destekler duruma düşürülmüştür. Karşı çıkanların töhmet altında kalacakları bol gözyaşlı ve ilkokul çocuklarının ortaya koyduğu tiyatro gösterilenden daha zavallı bir oyunla rol yaparak ve dramatik bir hava yaratarak "analar ağlamasın" söylemli bir süreç işletildi.

Devletin bu yedekleme başarısında sadece 90'larda yaşanan çözülmenin değil, bugün artık solu içerden kemirir boyuta gelen sol liberalizmin yaygınlığının da rolü büyüktür. Öyle ki solun ana damarı diyebileceğimiz devrimci dinamiklere bile bu eğilim sızabilecek çatlaklar bulabilmektedir. Bu durumu Ömer Çelik <ı>"Artık böl yönet devri bitmiştir, entegre et yönet devri başlamıştır." diye ifade etmiştir. (Devrimci hareket Dergisi)
AKP, sermaye içi çatışmada "darbe karşıtlığı" söylemiyle kimi sol grupları kendisine yedeklemeyi başarmıştı. Bugün de Kürt sorunu konusundaki beklentileri istismar ederek önemli bir kesimi sisteme yedeklemiştir. ÖDP, EMEP, Halkevleri gibi yapıların gazetelere ilan vererek (Ne acı bir durum) AKP'nin uygulamaya soktuğu açılımı sonuna kadar destekleyeceklerini duyurarak fiili bir yedeklenme pozisyonuna düşmüşlerdir. Türkiye kesiminde sınıflar mücadelesini yükseltebilmek için bu savaşın bitmesi gerektiğini düşünen bu kesimler, sürecin hiç de böyle işlemeyeceğini yakın bir gelecekte göreceklerdir.

Devam edecek.
 
Toplam blog
: 72
: 2174
Kayıt tarihi
: 11.04.08
 
 

3 Ocak 1958 doğumluyum. S.Muhasebeci Mali Müşavir olarak çalışmaktayım. Edebiyat ve sinema ilgim ..