Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '10

 
Kategori
Güncel
 

Alaattin Çakıcı: Temiz eller operasyonu yapılıyorsa herkes eteğindekileri dökmeli

Alaattin Çakıcı: Temiz eller operasyonu yapılıyorsa herkes eteğindekileri dökmeli
 

alıntı


Bilmem herkesin dikkatini çekti mi? Önceki gece TV de haberlerde dinledim.

Alaattin Çakıcı’nın Mahkemeye dün verdiği ifadede şu sözler vardı “Eğer temiz eller operasyonları yapılacaksa herkesin eteğindeki taşı dökmesi gerekir. Bu olayda adları geçen en üst makamlarda bulunan Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve hatta çok sevmeme rağmen Süleyman Demirel dahi yargılanmalıdır. Ben bir espri yapacağım. Fındık faresinin biri içip kafayı bulunca 'Kediyi bulun getirin derisini yüzeceğim' demiş. Bazıları devletin zırhını alınca kendisini aslan zanneder. Zırh düşünce fındık faresi olur. Ergenekon'dakiler yargılanıyorsa onlara emir veren Cumhurbaşkanı, Başbakan da yargılanmalı" şeklinde konuştu.

Garip bir medyamız var. Bir sürü ne olduğu belirsiz adamların lafını dikkate alıp dinleyen, garip şekilde her şeyi konu yapan, ve her gördüğü saçma sapan konuyu saatlerce işleyen medya bu konuyu doğru dürüst haber yapmadı. İnternet sitelerinde bile bu haber yok. Ergenekon adı verilen dosyayla bir yere varmak isteyenler aslında işe buradan başlamalıdır. Tuncay Güney’den değil.

Alaattin Çakıcı’nın yakalanması ile ilgili haberlerden alıntılar :

Çok ilginçler ..

1-) Alaattin Çakıcı’nın yakalandığı günlerde Avusturya gazeteleri, 15 Temmuz günü, “Yeraltı dünyasının kralı yakalandı” manşetleriyle çıkarken, Fransız Le Figaro gazetesi, “En büyük baba yakalandı” başlığını atmıştı. Figaro’nun deyimiyle, “Avrupa polisini bile küçümseyen” Çakıcı’nın yakalanması büyük olaydı.

2-) Tıpkı altı yıl önce Fransa’da yakalandığında üzerinden çıkan kırmızı diplomatik pasaport gibi, Avusturya’da, emekli bir Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubuna ait yeşil pasaportla yakalanması Türkiye’de yine büyük tartışmalara yol açtı. 2004 yılında Aksiyon dergisi’ne Alaattin Çakıcı’nın verdiği röportaj aslında belgenin alasıdır.

3-) “Beni Amerikalılar yakalattı. Amerikalılara çok cazip geldim. Elinde telefonla hükümet düşüren bir adamdım. Peşimde hep FBI vardı, ama önceleri bana çok saygılıydılar. Sonra tavırları değişti. İslami bir terörist veya drug (uyuşturucu) işi yapan biri olabileceğimi düşündüler. Çünkü kullandığım bir pasaport, daha evvel Mısır’a giriş çıkışlarda kullanılmış. Ama benim kanun dışı bir durumum yoktu. Bütün harcamalarım yasal ve kredi kartı ileydi. Bana gelen para banka havalesi yoluylaydı ve açıktı. Herşeyim açıktı. Fransa’da, zamanın Başbakanı Mesut Yılmaz’ın açıkladığı gibi yakalanmadım. Dünyanın neresine gidersem gideyim Amerikalılar beni izledi. Fransa’da yakalandığım otelde, ters bir hareket yapsam beni öldüreceklerdi. Kafama silah dayadılar. Aslında o akşam yakalanacağımı hissettim. Aslı’ya (kız arkadaşı) otelden çıkalım dedim. Yorgunum dedi. Polisleri görünce pencereden atlamayı düşündüm. Ancak çok yüksekti ve karşısı denizdi. Böyle bir sahnesi olan bir film var. Kaçamayacaktım.”

4-) Fransızlar cezaevinde ona nasıl muamele yaptı? “Fransızlar benim devlet görevlisi olup olmadığımı merak etmediler. Bu konunun üzerinde hiç durmadılar. Zaten kırmızı pasaport ile yakalanmışım. Altı kelimelik bir şey söyle, seni bırakalım dediler. Türkiye’de Kürtlere işkence yapılıyor dememi istediler. Üç defa bu anlaşmayı önüme sürdüler. Ama kabul etmedim. Fransız polisi beni elde etmek istedi. Belçika polisi beni cezaevi dışında 25 saat sorguladı. Altı ay tek başıma hücrede, yüksek voltajlı ışık altında kaldım. Parapsikolojik müdahaleler oldu. Cezaevinde bana çok müdahale yapıldı. Aklımı kaybedebilirdim. Allah korudu, yoksa Mehmet Ali Ağca gibi olacaktım.”

5-) “Ukrayna’da cami yaptım. Kiliselere ve yetimhanelere çok bağışlarda bulundum. Malezya’da kurban bayramında çok miktarda dana kestirip dağıttık. Ukrayna’da kestiğimiz koyunları dağıtırken veya yardım dağıtırken, Müslüman- Ortodoks ayırımı yapmadım” dedi. Hıristiyan dünyasında da çok saygı duyulan bir isim olduğunu belirtti ve “Ama din devletine karşıyım” eklemesini yaptı. Binlerce kitap okuduğunu anlatan Çakıcı bir ara, “Sultan Abdülhamit çok büyük bir insan” diye konuştu.

6-) “Acaba 1980’li yılların başından beri gizli bir devlet görevlisi miydi?” Diğer taraftan, 50 yaşındaki Çakıcı, hükümet düşüren Türkbank skandalındaki rolüyle doruğa çıkan son on yıldaki pek çok olayın da bir numaralı aktörüydü. Uzun bir kaçak hayatından sonra 1998’de Fransa’da yakalanmış, sadece iki hafif suçtan dolayı Türkiye’ye iade edildikten sonra, bir süre Kartal cezaevinde kalarak 2002 Kasım ayında tahliye olmuştu.

7-) Sadece Mesut Yılmaz hükümetini değil, Necmettin Erbakan liderliğindeki Refahyol hükümetini de kendisinin yıktığını öne süren Çakıcı, İstanbul DGM’de yargılanıp tahliye olduğu iki davayı anlatırken, “Mesut Yılmaz hükümeti iktidarda olsaydı en az 36 yıl ceza alacaktım. Böylece cezaevinden çıkmam mümkün olmazdı” dedi. “Beni Kartal cezaevinde öldürtmek istediler” diyen Çakıcı’nın yaklaşık on saat süren konuşmamızda çok açık yürekli bir itirafı oldu ve şu cümleyi kullandı: “Bizler topluma zararlı insanlarız.”

Bu ülkede ne büyük kandırmaca yaşanıyor farkında mısınız?

 
Toplam blog
: 105
: 3914
Kayıt tarihi
: 05.11.08
 
 

İ. Ü. İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler 1989 mezunuyum. 1993'ten beri uluslararası fındık ..