Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '12

 
Kategori
Futbol
 

Alacakaranlık

Bu sezonun şampiyonunu belirleyecek derbide kaybeden olmayacağını çünkü iki takımın da sezon boyunca gösterdikleri başarı ve mücadele nedeniyle şampiyonluğu sonuna kadar hak ettiğini söylemiştim ama Cumartesi akşamı görüldü ki aslında hepimiz kaybettik.

Bu maça gelmeden önce, sezonun geneline bakacak olursak, her şeyden önce tüm sezonu “şike” isimli kara ve dev bir bulutun altında oynadık. Bu alevi bazen küçülttük, bazen harladık ama içten içe hep yanık tuttuk.

Fenerbahçe ve diğer kulüpleri ne suçlu ilan ettik ne akladık, sonuçta herkesi kendi hukukuna inanmaya sevk ederek kamplaştırdık, kutuplaştırdık.

Erkekler küfür ediyor, sahaya giriyor diye maçları kadın ve çocuklara karşı oynattık; kadınlar da en az karşı cinsleri kadar küfürbaz çıkınca büsbütün çuvalladık.

Sırf lige ilgi azalmasın, taraftarlar yayıncı kuruluşa olan üyeliklerini iptal etmesin diye Süper Final’i icat ettik. Futbolcuları arenadaki boğalara, taraftarları da onları seyreden kalabalıklara dönüştürerek, sabun köpüğü gibi heyecanlar yaratmak uğruna derbilerimizi değersizleştirdik.

Bazılarımız Melo Riera’yı dövünce, bazılarımız Emre Zokora’ya hakaret edince, bazılarımız Zokora Emre’den intikamını saha içinde almaya çalışınca, bazılarımız da maç sırasında sahaya taraftarlar girince ilgili kulüplerden bir özür veya en azından açıklama bekledi ama karşı taraf yanlış yaptığında adalet bekçisi olan herkes, yanlışlık ibresi kendini gösterdiğinde hiç de oralı olmadı. Çünkü bu feryatlarımızın nedeni ne insan haklarını savunmak, ne ırkçılıkla mücadele etmek ne de taraftarların sahaya girmesine engel olmaktı. Bizim tek istediğimiz karşı tarafa zarar vermek ve onu biraz daha yıpratmak için mevcut düzensizliği kendi lehimize kullanmak, başka bir deyişle adaletten değil adaletsizlikten pay almaktı.

Tüm bunları yaparken bir gerçeği gözden kaçırdık; rakibimizin de bizimle aynı şeyleri yaptığını. Bu nedenle tutarsız açıklamalarımız, bozuk davranışlarımız ve adaletsiz kararlarımızla rakibimize değil asıl kendimize ve ülke futbolumuza zarar vermiş olduk.

Bu şekilde sezonun son haftasına gelindiğinde elimizde acı bir pasta oluştu ve sıra bu pastanın kremasına gelmişti ki bu anda da imdadımıza Süper Final’in süper finali yetişti.

Evvela büyük derbinin sonunda çıkan olayların doğrudan Galatasaray’ın şampiyonluğu ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Zira gerek maç içinde gerekse maç bittiği anda tribünlerde herhangi bir hareketlilik veya taşkınlık söz konusu değilken ve maç sonunda Fenerbahçe taraftarı takımlarını alkışlamaya hazırlanıyorken ne zaman ki polis ile taraftarlar karşı karşıya geldi, işte o andan itibaren film koptu ve aylardır sokaklarda, caddelerde, meydanlarda yaşanan yüz kızartıcı olaylar tribünlere, sahaya ve hatta stat koridorlarına taşındı.  

O gece futbol kitabında yazan sevgi, saygı, dostluk, ahlak, mücadele, sevinç gibi kavramlar yerini bu kitapta yazmayan biber gazı, tazyikli su, taş, sopa, yangın, silah ve siren sesleri gibi kelimelere bıraktı.

Eğlenmek, eğlenmese bile o önemli güne tanıklık etmek isteyerek güle oynaya stada giden taraftarlar o stattan nefes almakta güçlük çekerek, doktor diye bağırarak, yarı baygın şekilde çıktılar.

O gece polisin statta ve stat çevresinde fütursuzca attığı her gaz bombası, sadece suçlu suçsuz veya kadın çocuk ayırmadan tüm gözleri ve genizleri değil yarınlara dair umutlarımızı da yaktı.

Taraftarlar söktükleri her koltukla sadece güzelim Saraçoğlu Stadı’na değil dostluğumuza, vakurluğumuza ve samimiyetimize de zarar verdi; onarılması stattan çok daha zor olacak bir şekilde.

Galatasaray kupayı ne olursa olsun Kadıköy’de almak için ısrarcı oldu, Fenerbahçe de stat ışıklarının tamamını açmamak için.

Ve pastanın kreması da bu şekilde tamamlanmış oldu.

Sezon boyu yaşanan tüm bu garip ve üzücü olaydan sonra Galatasaray’ın şampiyonluk kupasını maçtan üç saat sonra, boş tribünler önünde ve alacakaranlıkta alması talihsizlik değil aksine resmin bütünü ile gayet uyumlu bir kapanış oldu.

Bu sezon düzensizlik ve adaletsizlik son derece organizeydi. Birbirimizi dost değil düşman olarak gördüğük. Eskiden lig “hiç bitmesin” derken bu sezonun sonunu iple çekecek kadar futboldan uzaklaştık. Umarım bu şekilde bir sezonu bir daha asla tecrübe etmeyiz.   

e-posta:can.nizamoglu@gmail.com

twitter:_acn_

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..