- Kategori
- Şiir
Alaşya
HİTİTLER Döneminde Anadolu ve Alaşya(Alasiya)
Tabakta elma, çatalda balık
Yeşil mi yeşil
Ekinlerde bekliyor direnç
Birdenbire bir akşam
Önce Truva'da sonra Atina'da
Biriktikçe birikiyor söz
Yalnızlıktan geldim tutundum sana.
Bin gün daha geçti
Altın oraklar bileniyor bir yamaçta
Ha yağdı ha yağacak yağmur
Usul usul açıyor gül
Herşey yüzüyor durduğu yerde
Uzakta bir kaç gemi
Göründü görünecek Alaşya
Kadının parmağı uzanıyor ötelere
‘Bak, işte Kıbrıs yavrum!’
Kara kızın saçlarına
Yuvalandı fırtına
Süt içiyor, yoğurt yiyor birileri
Dünden bugüne
Ev derin derin soluyor gökyüzünü
Sabahtan akşama
Serinliği parça parça atıyor ağaç
Bir anne kadar haklı
Bir baba kadar ürkek
Derin bir denizde
Gözlerimi açıyor su
Başlıyor başkaldırı.
Biçilirken ekinler
Kan ter içinde soluk soluğa
Bir kağnının üstünde Kizuvatna'da
Esip gürlüyor Tarkondimos
Hitit'ten Sen Barnabas'a
Yol gider Alaşya'da
Direnci yokluyor gözlerim.
Hem uzak hem yakın deniz
Hitit’ten Osmanlı’ya
Mermere kazınmış
Toprakta pişmiş her şey
Asativadaya'da Hitit’in peşinden
Elinde kaval yürüyor bir çoban
Bütün cepheler çözülmüş
Çanakkale'yi yakıp
Kabaktepe'de Anafartalar'da
Maraş'ta Urfa'da Antep'te
Sonra da Lefkoşa içinde
Pusular kurup niçin vurdular bizi?
Tepede duruyor öfke
Yürüsün su, derlensin başak
Salamis'te yürekleri kuşatan
Ne bolluk ne coşku
Ne şenlik var artık
Çiçekler boyamış duvarları
Güneş küskün
Ölmüyor boyun bükmüyor
Kimseye işli mermerler.
Magosa aşılmaz bir duvar
Ay doğuyor Karpaz'da
Alnımız seviyor geceyi
Namık Kemal çok üzgün
Dalmış gidiyor
Vatan yahut, deyince biri
Tatlı sözler dökülüyor dudaklarından.
Açık denizin içinden
Bana dönünce namlular
Yaşlılar birlik olup coşuyor
Başlıyor müsademe
Direnci yokluyor gözlerim
Ah Tarkondimos
Ah Sen Barnabas
Kaygılı duruyor gençler
Bitmiyor direnç.