- Kategori
- Gündelik Yaşam
Albert Einstein (Aynştayn) bile cahil gitti.
Albert Einstein (Aynştayn)
Kızımla bu akşam üzeri telefonda konuşuyorduk..
Ne dese beğenirsiniz?
Aman ''anniş'' dünyanın cahilliklerine ne diye bu kadar kendini üzüyorsun ki, koskoca ''Albert Einstein (Aynştayn) Atom bombasını yapmayı bildi. Ama! Sonuçlarının neler getireceğini bilemeyecek kadar cahil gitti.'' sen düşün artık gerisini demez mi?
Düşündüm! Düşündüm!
Cahilliklerin öne çıkmak istediği bir dünyada yaşama savaşları verirken, ömür denilen şey de malesef su gibi akıp gitmekte dedim kendime..
Evet günahlarımız ve sevaplarımız daima dünlerde kalmıştır... Dünleri geri getirmeyi de şimdiye kadar kimse başaramamıştır..
Yarını ve ondan sonraki gelecek günleri de nerede ve nasıl yaşayacağımıza dair ne bir belge ne de bir kanıt vardır...
Yaşadıklarımızı Allah'tan ve bizden başka bilen olmadığı için, muhasebesini yapmak da yine bizim görevimizdir..
Her akşam başımızı yastığa koyduğumuzda şöyle bir inanç dünyamıza seyahat ederek, hislerimizin mevsimleri arasında dolaşarak sırf ruhumuzun huzuru için, azıcık da olsa, maneviyat soluyor muyuz?
Nefes aldığımız zamanların değerini bilip, var olduğumuz dünyada bizler gibi can taşıyan diğer yaratılmışlara gereken insani görevlerimizi, sevgimizi ve saygımızı yerine getiriyor muyuz?
Bence her sorumluluk sahibi, önce düşünmeli ve ne yapmamız gerekiyorsa o yönde hareket etmeli ve kendimizi öyle terbiye etmeyi ve en önemlisi de yine kendimizi en iyi huylarımız ve sabırla yönlendirmeye çalışmalıyız..
İşin gerçeği şu ki 100 yıl evvel yoktuk 100 yıl sonra da olmayacağız..
Bu hayattan sonra, nerede, nasıl ve ne şekilde var oluruz onu yaratan Rabbim bilir ama ya gideceğimiz yerde bize, birbirimizden referans sorarlarsa?
Onun için de birbirimizin işine yarayan ve doğru insan olmaktan şaşmayan hedeflerimiz olmalı değil mi?
''Melekler yüreğinizden öpsün''
Sabiha Rana
Ne dese beğenirsiniz?
Aman ''anniş'' dünyanın cahilliklerine ne diye bu kadar kendini üzüyorsun ki, koskoca ''Albert Einstein (Aynştayn) Atom bombasını yapmayı bildi. Ama! Sonuçlarının neler getireceğini bilemeyecek kadar cahil gitti.'' sen düşün artık gerisini demez mi?
Düşündüm! Düşündüm!
Cahilliklerin öne çıkmak istediği bir dünyada yaşama savaşları verirken, ömür denilen şey de malesef su gibi akıp gitmekte dedim kendime..
Evet günahlarımız ve sevaplarımız daima dünlerde kalmıştır... Dünleri geri getirmeyi de şimdiye kadar kimse başaramamıştır..
Yarını ve ondan sonraki gelecek günleri de nerede ve nasıl yaşayacağımıza dair ne bir belge ne de bir kanıt vardır...
Yaşadıklarımızı Allah'tan ve bizden başka bilen olmadığı için, muhasebesini yapmak da yine bizim görevimizdir..
Her akşam başımızı yastığa koyduğumuzda şöyle bir inanç dünyamıza seyahat ederek, hislerimizin mevsimleri arasında dolaşarak sırf ruhumuzun huzuru için, azıcık da olsa, maneviyat soluyor muyuz?
Nefes aldığımız zamanların değerini bilip, var olduğumuz dünyada bizler gibi can taşıyan diğer yaratılmışlara gereken insani görevlerimizi, sevgimizi ve saygımızı yerine getiriyor muyuz?
Bence her sorumluluk sahibi, önce düşünmeli ve ne yapmamız gerekiyorsa o yönde hareket etmeli ve kendimizi öyle terbiye etmeyi ve en önemlisi de yine kendimizi en iyi huylarımız ve sabırla yönlendirmeye çalışmalıyız..
İşin gerçeği şu ki 100 yıl evvel yoktuk 100 yıl sonra da olmayacağız..
Bu hayattan sonra, nerede, nasıl ve ne şekilde var oluruz onu yaratan Rabbim bilir ama ya gideceğimiz yerde bize, birbirimizden referans sorarlarsa?
Onun için de birbirimizin işine yarayan ve doğru insan olmaktan şaşmayan hedeflerimiz olmalı değil mi?
''Melekler yüreğinizden öpsün''
Sabiha Rana