Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '11

 
Kategori
Spor
 

Alex’i çıkarırsanız Fenerbahçe’den geriye bir şey kalır mı?

Alex’i çıkarırsanız Fenerbahçe’den geriye bir şey kalır mı?
 

Fenerbahçe içinde bulunduğu nazik durumun etkisiyle sezon başında takımının omurgasını oluşturan üç önemli oyuncuyu kaybetti.

Lugano, Santos ve Niang…

Bu adını saydığımız oyuncuların hepsi geçen sene şampiyonlukta birinci dereceden katkı yaptılar. Alex’le birlikte takımın yarısından fazlasını oluşturuyorlardı. Birinin yokluğu bile sezon içinde büyük kayıp olarak değerlendirilebilirdi, hepsi gitti.

Yetmedi sezon başından bu yana Gökhan Gönül, Mehmet Topuz ve Emre Belözoğlu da forma giyemiyor.

Tamamını bir araya getirdiğimizdeyse Fenerbahçe futbol takımı oluyordu.

Gaziantepspor deplasmanında sahada sadece Alex vardı. Kaptanın bütün ağırlığını hissettirdiği bir karşılaşmaydı ve geçen sene ile kıyasladığımızda futbolcu kalitesi bakımından büyük kayıplar yaşamamış Gaziantepspor Fenerbahçe’yi durduramadı.

Fenerbahçe takım halinde iyi oynamış olmasına rağmen galibiyet bir penaltı kaçırdığı maçta iki gol atan Alex’e yazıldı.

Fenerbahçe’nin geçen sezon yakaladığı serinin en önemli nedenlerinden bir tanesi Aykut Kocaman’ın yerleştirmeye çalıştığı oyun anlayışının futbolcuların da bu sisteme inanmaları sonucu doğru çalışmaya başlamasıydı.

Futbolda iki temel üzerinde başarılı olabilirsiniz; futbolcuya veya sisteme bağlı düzen.

Türkiye’de yıllarca futbolcuya bağlı sistemler denendi; merkezinde her zaman Fenerbahçe vardı. Bu süre boyunca Galatasaray ve Beşiktaş kendilerine sistem edinmeye çalıştılar, başarılı da oldular. Ne zaman sistem yerini kişilere bıraktı istikrarsızlık başladı. Başarının arasına boşluklar girdi.

Bugün Beşiktaş oyuncuya dayalı bir futbol düzeninin içinde bir türlü doğru futbol oynamayı başaramıyor. Daha doğru bir yaklaşımla istediği kurguyu oluşturamıyor.

Fenerbahçe ise 2004’ten bu yana Daum’un yerleştirmeye çalıştığı sistemin içine noktasal futbolcu ilavesi yapıyor. Aykut Kocaman’ın geçen sene Alex ile yaşadığı polemik de oyuncusunun sistemin bir parçası olduğuna inanması üzerineydi. Bugün o çatışmanın meyveleri toplanıyor.

Hiç kuşkusuz Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu sıkıntılı pozisyon takıma çok daha farklı bir hava veriyor. Ekstra bir motivasyon aracına dönüşüyor, futbolcular bir yerine bir buçuk kişilik oynamaya gayret gösteriyorlar, ancak şu bir gerçek ki Fenerbahçe dışarıdan izlendiğinde ne oynamak istediğini bilen bir takım görüntüsü çiziyor.

Fenerbahçe’nin son dört maçına baktığımızda etkili bir futbol oynadığını söylemek çok zordur. Hatta son Kayserispor karşılaşmasında bütün inisiyatif rakibinin elindeydi ve Fenerbahçe boşluklar yaratıp onların arasına saklanmakla zaman geçirdi, durdu.

Alex’i çıkardığında elbette sistem doğru çalışmayacaktır, Fenerbahçe kadro anlamında zaten şampiyonluğa ulaşmış ekipten beş eksikle mücadele etmektedir. Örneğin bu beş oyuncunun olduğu bir Fenerbahçe bugünkünden daha etkili sonuçlar da elde edebilirdi. Ancak yine de Aykut Kocaman’ın bu süreçte istediğine ulaşmış olduğunu görebiliyor, söyleyebiliyoruz.

Alex’i tartışmak zaten anlamsızdır. Ne kadar farklı bir karaktere sahip olduğunu dün twitter profil fotoğrafından da gördük.

Alex bugün Fenerbahçe’de sadece yeteneğini göstermiyor, yıllardır eleştirdiğimiz lider oyuncu olma, sorumluluk üstlenme özelliğini de ortaya koyuyor. Gaziantep’te attığı ikinci golde ne kadar motive olmuş, hırsla dolmuş olduğunu da izledik.

Alex’i çıkarırsanız Fenerbahçe’den  geriye bir şey kalır mı?

Ne kadar çok meraklıyız yokluk edebiyatı yapmaya, değil mi? Tersinden düşünmeyi seviyoruz. İçinde bulunduğumuz anı yaşayamadığımız gibi değerini de bilmiyoruz.

Fenerbahçe’den daha ne kadar şey çıkarılması gerektiği konusunda da bir fikir birliği oluşsa iyi olacak, bu durumda herkes rahatlayacaktır.

Fenerbahçe Alex'in merkezinde olduğu bir sisteme göre oynuyor. Alex de buradaki rolünü gerçekleştiriyor.  

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com 

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..