Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '10

 
Kategori
Güncel
 

Ali Bardakoğlu'nun açıklamalarına dair

Ali Bardakoğlu'nun açıklamalarına dair
 

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun bugün Milliyet Gazetesi'nin manşetinde yer alan sözleri büyük tartışma yaratacak belli ki. Bu sözler bana göre çok tehlikeli ve zaten bugün bu halde olmamızın başlıca sebeplerinden biri bu zihniyet.

Öncelikle Ali Bardakoğlu ne diyor ona bakalım kabaca:

"Cami dışı Din Hizmetleri adıyla bir proje başlattık. Bu proje ile din hizmetlerinin sadece namaz kılmak ya da oruç tutmak olmadığını, dinin bütün sosyal hayatı kapsadığını vermeye çalışıyoruz. Din görevlimiz sadece camide namaz kıldıran bir memur değildir. Toplumun bütün sosyal hayatına müdahale eden kanaat önderi olmalıdır. Bu projede de çok güzel örnekler yaşıyoruz. Türkiye’de Hristiyanların kendi kiliselerinde ibadetlerini etmeleri, bizim ali cenaplığımızın bir örneğidir. Biz bunu, geleneğimizin bir parçası, dinimizin bir gereği olarak görüyoruz."

Din'in Türkiye'de insanlar açısından önemli olduğu bilinen bir gerçek. Oy verirken, evleneceği insanı seçerken v.s. v.s. Hatta yapılan bir araştırmada komşuluk ilişkileri bakımından da aynı şekilde geçerli bunlar. Daha dün MHP, AKP'ye cevap verirken Kuran'dan bir ayetle "Hristiyan ve Yahudilerle dost olmayın" imasında bulundu, ardından AKP de çok komik bir şekilde MHP'yi dini istismar etmekle suçladı. AKP bu işin ustasıdır, bilmeyen yok sanıyorum artık. Ani Harabeleri'nde gidip namaz kılınca başınız göğe mi erdi anlamadım ki, böyle yapacağınıza gidin gezin, insanların haberi olsun oranın ne kadar büyük, ne kadar muhteşem ve "gezilebilecek" bir yer olduğundan. Ben çok etkilenmiştim Ani'den...

Ali Bardakoğlu'nun söyledikleri fiilen zaten uygulanan şeyler aslına bakarsanız. Türkiye'de camiilerde görevli olan birçok din görevlisi çağdışı kalmış bir anlayışı sürdürüyorlar, insanların beyinlerini yıkıyorlar olur olmadık şeylerle. Ali Bardakoğlu'nun söylediği bu proje hayata tam olarak ve resmi bir şekilde geçerse işler daha da kötüye gider.

Din insanların tercihleri içinde bir etken olmaktan çıkarılmalı, bunun kişinin bireysel özgürlüğü olduğu fikri yerleştirilmelidir ve bu uzun vadede olabilecek bir şeymiş gibi duruyor. Tabii ki zorlama yoluyla yapılabilecek bir şey değil bu, yasak olan her şey her zaman daha cazip olur. Ancak toplum nezdinde böyle bir bilinç oluşturulmasıyla mümkündür. Din görevlileri bir de kanaat önderi olursa vay halimize. Siz sanıyor musunuz ki bu görevliler sade ve sadece insanların fikirlerini olumlu yönde etkileyecek?

İnsanların üzerine "Bu adam Yahudiymiş, demek ki kötü biri" yaftası yapıştırmak Türkiye'de çok kolay, hele şimdilerde...

Peki yapılması gereken nedir? Diyanet İşleri Başkanlığı örneğin kapatılmalıdır ya da tüm inançların temsil edildiği bir kurum haline getirilmelidir illa böyle bir ihtiyaç varsa. Zorunlu din dersleri ivedilikle müfredattan çıkarılmalıdır. Nüfus cüzdanlarındaki din hanesi de yok edilmelidir, bugün o hane nüfus cüzdanlarından çıkarılabilir zaten diyeceksiniz, fakat insanlar korkuyorlar, bu kadar basit, çünkü Türkiye'de bugün bunu anlayışla karşılayacak bir hava hakim değil. Bırakın din adamlarının sosyal kanaat önderi olmasını, sosyal hayata müdaheleleri de önlenmelidir, çünkü bu siyasetin içindeki din istismarını iyice meşru hale getirir ve önünü uçsuz bucaksız bir şekilde açar. Din istismarının etkisinin de büyük olmasına yol açar öte yandan. Halkta daha büyük bir yansıması olur böylece. Din bireysel hale getirilmelidir.

Gelelim Ali Bardakoğlu'nun son cümlesine, Hristiyanların bugün ibadet etmeleri Türklerin ali cenaplığıymış. Sokağa çıksanız kaç kişi Hristiyanlar'ı seviyordur, kaçı "gavur" diyip geçer, insanlar cidden teoride oldukça hoşgörülü iken bu hoşgörünün sınırları nereye kadar? Üstelik onların ibadetleri kimsenin ali cenaplığı falan değildir, bir lütuf falan da değildir. Teoride her şey mümkündür, Türkiye'nin yapısı gereği Hristiyanlar'ın kiliselerinde istedikleri gibi ibadeti özgürlüktür, haktır kimse karışamaz, , isteyenler "Tanrı diye bir şey yoktur" diyebilir de, fakat pratiğe döktüğümüzde bu maalesef böyle değil, bir sürü zorluk peşinden gelir. Bir tek Diyanet alır görevlilerini, tüm hayata katılır, başka da kimse yapamaz bunu.

Bir de Diyanet İşleri Başkanı'nın protokoldeki yeri yükseltilecekmiş. Şu an 51. sıradaymış, yakışmıyor. Tez 4. sıraya çıkarılsın.

Son not, elbette bu yazılanlar herhangi bir dine mensup insanları hedef almıyor. Bütün Müslümanlar aynı diye bir şey yok, bunu hepimiz biliyoruz, çok sağduyulu insanlar da hala neyse ki fazla sayıda varlar, fakat toplumda azımsanamayacak ölçüde yaygın bir düşünce sisteminin daha da yaygınlaşması endişesi var bende. Bardakoğlu'nun "müjdelediği" bu sistemin yol açacağı şey en nihayet budur gözümde.

 
Toplam blog
: 142
: 1092
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakülteliyim. Seyahat benim için bir tutku, her fırsatta bir yerlere ka..