Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '21

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Alice in Borderland&Squid Game

“Sadece eğlenmek için öğreniyorum. Pandomim sayesinde istediğim zaman mandalina yiyebilirim. Bunun yetenekle bir ilgisi yok. Burada mandalina olduğunu düşünme; sadece mandalina olmadığını unut. Püf noktası bu işte. Önemli olan gerçekten mandalina istediğini düşünmek. O zaman ağzın sulanır ve tadı gerçekten güzel olur.” Şüphe filminden alınan bu cümleler yaratmanın çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Sadece ne istediğini düşün ve olmasını iste. İstersen her şeyi elde etme gücüne sahip olabilirsin. Tüm bu yaratıcı cümlelerden hareketle son zamanların en ünlü dizisi Squid Game (kalamar ya da mürekkep balığı oyunu) ve bir o kadar dikkat çekici olan başka bir dizi Alice in Borderland ele alınmıştır. Bu doğrultuda, bu yazıda ikisinin karşılaştırılması yapılacak ve önemli noktalar ele alınacaktır.  

Haro Aso’nun çizgi romanından uyarlanan Alice in Borderland (yönetmen, Shinsuke Sato), hem teknolojiyi kullanması hem de gerçek dünyayı paralel bir evrene taşımasıyla muhteşem bir oyun yansıtıyor seyircisine. Gerçekliğin ötesi olmasına rağmen, evren tam anlamıyla gerçekmiş gibi algılanıyor. Öte yandan, Squid Game tamamen gerçek bir dünyayı, oynanan çocuk oyunlarıyla yansıtıyor. Bir adada geçen oyunlar geleneksel çocuk oyunlarından oluşuyor. Borçları olan 456 kişi, oyunlar oynayarak 346 milyon TL kazanmaya çalışıyor. Tabii ki bir kişinin kazanacağını bilerek devam ediyorlar. İçlerinden bir kişi ise bu kurguyu yaratan olarak seyircinin karşısına çıkıyor.

Alice in Borderlanddizisinde oynanan oyunlar ileri teknolojiden oluşuyor. Bilinen geleneksel oyun destesi kartları ise oyunların simgesini oluşturuyor. Her oyun bitiminde kartlar toplanıyor ve vize denilen üç günlük bir süre veriliyor. Bu süre içerisinde istenildiği taktirde oyun oynamama hakkı tanınıyor, fakat süre sonunda oyuncular yaşamak istiyorsa oyunlara devam etmeleri gerekiyor. Squid Game dizisinde oyunlar basit çocuk oyunlarıymış gibi gözükse de strateji gerektiren oyunlar olarak sunuluyor. Daha çok grup çalışması vurgulanıyor. Oyunlarda bireysel yetenekler önemli olsa da, insani olarak yardımlaşma teması da ön plana çıkarılıyor. Duygular biraz daha ön planda. Öte yandan, Alice in Borderland dizisinde daha çok karakterlerin bireysel yetenekleri ön plana çıkarılıyor. Arkadaşlık teması verilse de, yeri geldiğinde oyuncular oyunu kazanabilmek için bireysel olarak savaş verip, yaşamaya çalışıyorlar.

Adada geçen Squid Game, çocukluğa gönderme yapıyor. Masumiyeti ön plana çıkarmak istiyor. Çocuk oyunlarının masumiyeti simgelemesi gerekiyor, ama çocuklar oyunlarda hırslarına yenik düşerek arkadaşlarını kırıyor ve fiziksel olarak incitiyor. Aslında insanoğlunun hiçbir zaman masum olmadığını, kendi canı ve amacı için her şeyi yapabileceğinin mesajını veriyor. Alice in Borderland, Tokyo’nun renkli ve eğlenceli tarafından karanlık ve kaotik tarafına geçiyor. Distopik bir algıdan, Sahil ütopyasını kurmak isteyen, plajda algısı yaratan, daha renkli bir dünyayı karşılaştırıyor.

Squid Game, zengin ve fakir arasındaki farkı ustalıkla gözler önüne seriyor. Sosyal göndermelerin oldukça yoğun olduğu bir dizi. Alice in Borderland dizisinde ise oyunlarda zengin fakir ayrımı yok. Toplumun her kesiminden insan oyunları oynuyor.

Her iki dizide de ihanet, dostluk ve hayatta kalma temaları ön planda. Oyunların yapılma zamanları belli ve oyuncular hazır hale getiriliyor, bilgi veriliyor. Squid Game, parayı motive kaynağı olarak sunuyor ve oyuncuları motive ediyor. Alice in Borderland dizisinde ise ödül belli değil. Oyunların ne zaman biteceği de bilinmiyor ya da kaç tane oyun oynanması gerektiği.

Karakterler

 

Her iki dizide de güçlü kadın karakterler var:

Squid Game: Kuzey Koreli sığınmacı Kang Sae-byeok (no:067)

Han Mi-nyeo (no 212) (güzel kadın anlamına gelir)

Alice in Borderland: Mira Kano  ve Yuzuha Usagi

 

Squid Game, başrol karakteri Seong Gi-hun (no 456) bir baba. Kızının velayetini almak istiyor, fakat borcu çok fazla. Annesinin şeker hastalığını tedavi ettirmek istiyor, fakat parası yok. Çalışmaktan ziyade kumar oynuyor ve sonuç olarak oyunlara katılmayı seçiyor.

Jang- Deok-su, (no 101) bir Ganster ve kumar borcu var. Oyunlar boyunca herkese eziyet ediyor ve öldürüyor.

Pakistanlı Abdul Ali (no 199), işvereni ona parasını ödemiyor. Kısacası emek sömürüsü sebebi ile oyunlara katılmış. Ailesine bakmakta zorlanıyor.

Oh ll-nam (no 001, bir numaralı adam), oyunlarda en yaşlı ve güçsüz olan kişidir. Sonunda görülür ki oyunun başındaki kişidir. Oyunlarda dedektör ona isabet etmeyecek şekilde ayarlanmıştır. Bu da oyunun sonu ve gidişatı için bir ipucu niteliğinde.

Byeong-gi (no 111), Oyunlar ile ilgili bilgi alarak ölmek üzere olan oyuncuların organlarının satımına yardım eden doktor. (not: Alice in Borderland dizisinde de benzer bir karakter vardır)

Alice in Borderland dizisinde ise, Ryohei Arisu seyircinin karşısına çıkar. Dijital oyunlar oynamayı sever ve tüm gününü oyun oynayarak geçirir. Bu sebeple babası ve erkek kardeşi ile sürekli kavga eder.

Dindar IT Teknisyeni, annesinden gelen bir gelenek ve yetiştirilme tarzı ile sürekli dua eder. İronik bir ilerleyiş görür seyirci karakterde. Ölürken de dualarına devam etmiştir. (not: Squid Game dizisinde de dindar bir karakter vardır)

Şapkacı, Kumsalın yöneticisidir. Oyunlardaki kartları toplamaya çalışır ve birinci olmak ister.

Aguni Morizono, şapkacının arkadaşıdır. Güç simgesidir. Yönetici olmak ister.

                            Önemli Notlar

2020 ve 2021 yılları ölüm oyunlarını içeren dizilerin yılı olmuştur. İki güçlü dizi de ön plandadır. Squid Game dizisindeki simgeler çok önemlidir. Kare yönetici sınıfı simgeler. Üçgen askerleri, daire ise işçileri simgeler. Oyuncu ölümleri çok ironiktir. Hepsi, hayatları boyunca yaptıkları hatalara benzer şekilde ölürler. Dizinin başında metro istasyonunda oynanan bir oyunda mavi ve kırmızı zarflar göze batar. Oyuncuların mavi kartları seçmesi oyuncu olmalarını sağlamıştır. Kırmızıyı seçselerdi belki de tulum giyip, maske takacaklardı. Kısacası, görevli olacaklardı.

Yönetmen ve senarist Hwang Dong-hyuk tulumların kendi beden eğitimi dersindeki formalardan esinlenerek, maskelerin ise karıncalardan esinlenerek yaratıldığını ifade etmiştir. Diziyi 2009 yılında yazmayı bitirmiştir, fakat reddedilen dizinin kabul süreci tam 12 yıl sürmüştür.  

The Korea Times'a anlattığına göre:

"Yaklaşık 12 yıl sonra dünya, böyle tuhaf, şiddetli hayatta kalma hikayelerinin gerçekten memnuniyetle karşılandığı bir yere dönüştü. İnsanlar dizinin gerçek hayatla ne kadar alakalı olduğu hakkında yorum yaptı. Ne yazık ki dünya bu yönde değişti. Katılımcıları çılgına çeviren dizi oyunları, insanların kripto para, emlak ve hisse senetleri gibi şeylerle büyük ikramiyeyi vurma istekleriyle uyumlu. Pek çok insan hikayeyle empati kurabildi."

Dizide yarışmacılar oyunları öğrenebilmek için büyük çaba harcamışlardır, ama oyunlar yatakhanenin duvarlarına resmedilmiştir. Hiçbir oyuncu farketmemiştir. Merdivenler Hollandalı ressam M.C. Escher’in Relativity adlı eserinden esinlenilerek oluşturulmuştur. Oyunlarda gerçekten de 456 kişi kullanılmış ve hatta her numaradan ikişer kişi olduğu tespit edilmiş. İlk oyun olan kırmızı ışık yeşil ışık oyununda kullanılan bebek gerçektir. Incheon kentinde, müzede sergilenmektedir ve bir kolu eksiktir.

Gi-Hun son bölümde saçını kırmızıya boyamıştır. İkinci sezonda seyircinin karşısına oyuncu olarak değil de görevli olarak çıkabileceğinin işareti olabilir. Öte yandan, numarası olan 456 ise kültürlerin bazılarında dürüstlüğü simgeliyor.

Dizinin yanlış çevrildiğine dair iddialar da var. Örneğin, Han Mi-nyeo “çok zekiyim, sadece okumaya fırsatım olmadı” diyerek maddi sıkıntılar sebebi ile okuyamadığını belirtiyor, fakat aptallığına vurgu yapılıyormuş gibi bir çeviri mevcut. Kırmızı ışık yeşil ışık oyunu ise trafik ışıklarını değil, mugunghwa (ağaç hatmi) çiçeğini simgeliyormuş. Güney korenin ulusal çiçeği olan mugunghwa, baharın geldiğini simgeliyor.

6. bölümde kanka olarak çevrilen kısımda ise (gganbu) pozitiflikten çok negatif olarak “seninle benim aramda hiçbir aidiyet yok” vurgulanıyor. Fakat olumlu bir arkadaşlık çevirisi yapılmış.

Her iki dizide de kuleden yönetim mevcut. Sonlarında yeni bir dönem ve oyunun başlangıcı olacak gibi bir gönderme yapılmıştır. Alice in Borderland, Lewis Carroll’un Alice Harikalar Diyarında adlı eserinden esinlenerek yaratılmış. Kartlar da bunu çok iyi yansıtıyor.

İki dizi de birbirlerine çok benziyor gibi görünse de kültürel olarak farklılıkları çok iyi yansıtmış. Sadece oyun kurgusundan yola çıkılarak mesajlar verilmiştir. Farklı kültürler, fakat aynı tema üzerinden ilerleme mevcuttur.

 

İyi seyirler diliyorum…

 

 (not: Son bölümde verilen bilgiler tamamen açıklamalar neticesinde yazılmıştır. Medya taraması ardından ele alınmıştır)

 

 

 
Toplam blog
: 57
: 280
Kayıt tarihi
: 18.07.15
 
 

1992 yılı İstanbul doğumlu. İlkokulu İstanbul'da okudu, ortaokulu ve liseyi Edirne'de bitirdi. Kara..