Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '10

 
Kategori
Güncel
 

Allioni'de ne oli?

Allioni'de ne oli?
 

vikipedi'den


Bergama'da bir yermiş Allioni... Bilmem kaç bin yıllık kalıntı alanıymış... Şimdi üzerine baraj yapılması dolasıyla su altında kalması söz konusuymuş Allioni'nin...

Bu yüzden, bu millet ne yer ne içer, neyle geçinir, umursamayan bizim "entel müftü"ler fetvayı verdiler: Allioni'yi sular altında kalmasın!

İyi, güzel... Hiç bir kimse, hiç bir yer sular altında kalmasın... Kalmasın da bu ülke nasıl baraj yapıp topraklarını sulayacak... Yazın susuzluktan kırılan şehirler nerden su alacak?

Binlerce yıllık bir medeniyet geçmişi olan Anadolu topraklarının neresini kazarsan kaz, ordan geçmiş medeniyetlere dair bir kaç taş çıkar. O zaman, hiç bir yere dokunma, hiç bir yeri yeniden imar etme; baraj yapma, bütün ülke "sittir kardeşim" deyip vatandaşa kapıyı göster.

Demek biz bu toprakları feth edip kendi medeniyetimizi inşa etmek yerine, eski kalıntıların bekçilğini yapmak üzere can vermiş, kan dökmüşüz...

Daha önce yazmıştım; Urla'da bir yer var; Klazimania... İskele'nin girişinde bir kaç çukur kazılmış, bir kaç taş birikintisi... O civardaki bütün arsalara el kondu; vatandaş babasından kalan mirasa bir çivi çakamıyor... Neden? Çünkü altında Klazimania'nın kalıntıları var... Buna klazimania değil, resmen "Klazimaniaklık" denir...

Bu ülkede bir tür yeraltı bekçilği geliştirilmiş ki, kimseye ağız açtırmıyorlar: "Yapmayın, etmeyin; ortada görünür bir tarih, bir eser yok, binlerce yıl önce ölmüş gitmiş insanlardan kalmış bir kaç taş parçası var... Ama bizler yaşıyoruz; oğlumuza kızımıza ev yapıp bahçemizde enginar yetiştireceğiz" desen, cevap hazır: "Sit'tir git hemşerim!.." oluyor...

Tuzu kuru sanatçılar, halkın sorunlarından fersah fersah uzak kimi "entel müftüler" güya yeraltı tarihini korumak adına verip veriştiriyorlar. Şurası ölmesin, burası yok olmasın, öteki su altında kalmasın!...

Demek size uysak, biz bu ülkede sadece "Mezar bekçiliği" yapacağız... Bize ne baraj, ne enerji, ne gelişmiş teknoloji lazım; yeter ki yerin altına batmış batıkları kırk yılın başında bir de olsa görelim... Yahu insaf! Biraz da o batıkların üstünde yaşayanların halini görün!

Ama, sizin için problem yok tabii... Halka hesap verecek olan, halkın ihtiyaçlarını karşılamakta olan hükümetlerdir, siz değilsiniz.... Yunanistan, Bulgaristan ve tüm Balkanlar bize dair ne varsa silmiş süpürmüş; ABD gibi dünyanın en bilgi birikimli ülkesi hala Kyoto protokolüne imza koymamış, aç karnını yeni yeni doyurmayan başlayan ülkemin "gözü tok" aydınları yer altı estetiğinin kaygısına düşmüş...

Beyler, elbette tarih korunmalıdır; elbette tarihi değeri olan, medeniyetlerin izini taşıyan yerlerin orijinal örnekleri yaşatılmalıdır; ancak önce bu topraklar üzerinde yaşamak zorunda olan insanların hayati ihtiyaçları giderilmelidir.

Diyelim ki, Tarkan ve Allioni savunucusu yazar çizerler başarılı oldular ve yapılacak olan barajı durdurdular. Allioni kurtuldu; peki o barajın suyuna muhtaç olanlara ne yapacaksınız?

Elbette hepsi için söylemiyorum ama bu ülkede kendilerine "aydınım" diyen bazı insanlar, Süleymaniye'yi yıksan umursamaz da, yerin yedi kat dibinden çıkmış bilmem ne kavmine ait taş parçasını kutsallaştırmaktan geri durmaz...

Yahu bunları size kim öğretiyor, Allahaşkına! ABD, İslam Medeniyetinin başkentlerinden biri olan Bağdat'ı yerle bir etti; kaç Amerikalı entellektüel isyan etti bu yıkıma!? Oysa, bizim batıcı aydınlarımız eski Yunan'ın taşına toprağına öylesine hayranlık duyuyor ki, yeni Yunanlı o kadar düşünmez bunları!

Dünya yaşayanlar içindir beyler; ölüler için değil... Bizim işimiz ve kaygımız önce yerin üstündekileri yaşatmak olmalıdır.

Bunu yaptıktan sonra, yaşatılması mümkün her türlü yeraltı hayatlarını da koruyabilirsiniz!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..