Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '10

 
Kategori
Siyaset
 

Alman küstahlığı

Alman küstahlığı
 

Aslında onlara ve diğerlerine bu cüreti biz verdik. Bizim eski ve yeni yöneticilerimiz işlerine gele


Geçen hafta Almanya Başbakanı Merkel Türkiye’yi ziyarete geldi. Daha ziyaret gerçekleşmeden skandallar ardı ardına geldi. Aslında buna ister Alman Küstahlığı deyin, ister sömürgeci alışkanlığı, ama acı olan bu hanımın Türkiye’ye bakışı ve Türkiye hakkındaki duygu ve düşünceleridir.

***

Bayan Angela Dorothea Merkel seçildiği günden bu yana ortaya atıp da arkasında durduğu düşüncesini bu ziyaret öncesi yeniden dile getirerek Ankara’yı beklentiler konusunda adeta peşinen uyardı. Almanya Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyelik hedefini gerçekçi bulmuyor ve açık açık karşı çıkarak ne idüğü belirsiz ve başka hiçbir ülkeye uygulanmayan “imtiyazlı ortaklık” diye bir statü teklif ediyor. Başbakanımızın bu teklife karşı çıkıp Türkiye’nin tek hedefinin tam üyelik olduğunu ifade etmesi üzerine de Alman Şansölye aslında kendi tekliflerinin iyi bir teklif olduğunu vurgulayarak; “ama madem istemiyorsunuz, görüşmeler ucu açık bir biçimde devam eder. Hele önce şu Kıbrıs işini çözün, limanları Rum yönetimine açın, Rum yönetimiyle masaya oturun..” gibi talimatları küstah bir ifadeyle ortaya koymuştur.

Merkel’in ve de dolayısıyla Almanya’nın ikinci büyük terbiyesizliği ise Muhalefet liderlerine yaptığı beşer dakikalık ayak üstü görüşme talepleridir. İnsanın aklı almıyor. Bu hanımefendi Türkiye’yi hangi gözle görüp de kendini nereye koyuyor ve böyle yukarıdan bakma cüretini gösteriyor?

Bir ülkenin muhalefet liderleri iktidar alternatifleri ve o ülkenin yönetiminde söz sahibi kişilerdir. Alman Başbakan yemek yerken beş dakikalığına lokmalarını sayacak ve kendisinden nasihat alacak sömürge milletvekilleri midirler?

***

Aslında onlara ve diğerlerine bu cüreti biz verdik. Bizim eski ve yeni yöneticilerimiz işlerine gelen her uygulamaya kılıf bulmak için “Avrupa Birliği böyle istiyor, Avrupa Birliği şöyle istiyor” diyerek bizi adeta AB’nin talimatlarıyla yönetilen bir ülke konumuna getirdiler. Halbuki aynı yöneticiler AB’nin kendi kişisel görüşlerine ters düşen hiçbir uygulamasını dikkate almıyorlar.

Türk halkı yoksullaşmış. Türk halkı işsizliğin pençesinde kıvranıyor. Türk halkı ürettiğini pahalıya mal ediyor ve değerine pazarlayamıyor. En kötüsü de Türk halkı 1980’den bu yana lüks tüketime alıştırıldı. Kentlerde yaşayanlar kredi kartları marifetiyle gırtlağa kadar borçlandırıldılar. Köylerde yaşayanlar acil ihtiyaçları için üretim aracı olan ineklerini, koyunlarını, tavuğunu ördeğini bile satarak televizyon ve benzeri eşyalar almaya özendirildiler. Yıllar yılı üretmeden tüketerek sürekli borçlandık ve bugün Merkel adında bir kadın gelip bu ülkeye talimatlar veriyor.

İlginçtir, bu arada Claudia Roth adlı bir başka Alman kadın da Güney Doğu Anadolu Bölgemizi dolaşarak kendince tetkikler yapıyor.

Bayan Roth Almanya’da Yeşiller partisi lideri. Şimdi oradaki bir muhalefet liderinin bizim ayrılıkçı hareketlerin odağı olan bir bölgemizde bölücülükten kapanmış bir partinin eski yönetici ve belediye başkanlarıyla ne işi olabilir?

Bu ziyaretlerden Türkiye hangi yararları umabilir?

Bu ziyaretlerin Güney Doğu’da bölge halkına hangi yararları olabilir?

***

Son söz; Alman küstahlığı var da, aslında daha da acı olanı bizim, yani Türkiye’nin acizliği. Bu millet en zor, en sıkıntılı, en muhtaç zamanında yedi düvele meydan okuyup hepsini de dize getirmişti. Ne yazık ki iyi yönetilmediği için şimdi bu aczi yaşıyor.

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..