Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '08

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Almanya anıları 2

Almanya anıları 2
 

Brandenburg Kapısı


Bundan önceki birinci bloğumda genel hatlarıyla gezdiğim yerlerden bahsettim. Bu bloğumda da gezdiğim yerlerin güzelliklerinden bahsetmek istiyorum.

Hamburg’a yaklaştığımda uçaktan bakınca çok şaşırdım. Yerler yemyeşil. Elbe nehri şehrin içinden akıyor. Elbe’nin kolları kanallar aracılığıyla birbirine bağlanıyor. Hamburg’da yıllar önce oluşturulan suni göl Alster’in çevresi de ağaçlarla, yeşilliklerle kaplı. Piknik alanları, kafeteryalar, çay bahçeleri gölün kenarına sıralanmış. Alster ve Elbe’de turistik vapur turları yapılıyor. Kaptan o bölge hakkında bilgiler veriyor. Dil bilmemek çok kötü, neyse ki yanımda tercümanım vardı…(oğlum)

Hamburg gezimiz sırasında, Hamburg’un ve bazı çevre ülkelerin minyatür modellerinin sergilendiği bir müzeyi de gezme şansını yakaladık. Tek kelimeyle harikaydı. Hamburg parlamento binası (Hamburg Rathaus), St. Michaels kilisesi, her tür tarihi güzellik taşıyan binalar bu minik kentte modellenmiş.

Almanya’nın diğer bir şehri Bremen küçük ve şirin bir il. Çocuk masallarındaki Bremen mızıkacılarının yaşadığı yer. Katedralleri, tarihi dokusu hiç bozulmamış, her taraf yemyeşil.

Lüneburg da küçük bir alman şehri. İki katlı evleri, dar sokakları ve gotik mimari tarzda yapılmış tarihi kiliseleriyle şirin bir şehir. Yeni yapılan binalar bile az sayıda olmalarına rağmen eski dokuya uygun olarak yapılmış. İlmeneau nehri şehrin içinden geçerek Elbe nehri ile birleşiyor.

Almanya’nın başkenti Berlin’e geldiğinde büyülendim doğrusu. Ana tren garı (Hauptbahnhof) 4 katlı ve 16 perondan oluşuyor. Tüm büyük mağazalar, fast food restorantlar bu büyük kompleks içinde sıralanmış. Her aradığını burada bulmak mümkün. O kadar tren geliyor ki sanıyorum ulaşımın çoğu demir yolları ile karşılanıyor.

Checkpoint Charlie, doğu ve batı Berlin arasındaki tek geçiş ve kontrol noktası. Amerikan kontrolündeki batı Berlin ile Sovyetler kontrolündeki doğu Berlin arasında bir geçiş noktası. Zamanında doğudan batıya kaçmak isteyenlerin çoğu zaman ölümle sonuçlanmış maceralarına mekân olmuş bir yer. Yıkılan Berlin duvarının taşları Postdamer Platz’da açık havada sergileniyor. Hatta Berlin duvarı parçaları küçük poşetlerde satıyorlar.

Parlamento binasını insanlar gruplar halinde serbestçe gezebiliyorlar. Berlin’de turist sayısı çok fazla. Gruplar halinde turlarla gelmişler. Sanıyorum İngiliz ve Amerikalılar çoğunluktaydı. Türklere de rastlamadım demek yanlış olur. Dönerimizi orada da sevdirmişiz.

Pergamon Müzesini (Bergama Müzesi) hayranlıkla gezdik. Türkçe kulaklıkla müzeye ve tarihi eserlere ait açıklayıcı bilgileri almak mümkün. Kendi tarihimizi koruyamıyoruz. Çok güzel sergilemişler. Aynı şekilde Mısır Müzesi de…

Savaşta bir kiliseyi Ruslar bombalamış. Kilisenin kubbesi ve kulesi parçalanmış.(Gedachnis Kirche) Savaşın kötülüğünü hatırlatmak için bu kilise onarılmadan bırakılmış. Bunun dışında Yahudi Soykırım Anıtını gezerken de bunları düşündüm. Savaşlar olmasa toplumlar ne kadar rahat yaşardı kim bilir. Savaşlar insanlık ayıbı.

Halen Berlin’in tanınmış sembollerinden biri olan 1791 yılında barış sembolü olarak inşa edilmiş Brandenburg kapısı zamanında Naziler tarafından da sembol olarak kullanılmış ve doğu-batı Berlin arasında sınır olmuş.

Einstein’ın, Karl Marx’ın zamanında eğitim gördükleri Humbolt Üniversitesi de muhteşemdi.

Bu arada alışveriş merkezleri de çok güzeldi. Dünyaca bilinen markalar, ürünler… Tabiî ki yanlarına yaklaşamadık...

Kısaca sizlere anlatmaya çalıştım, bir haftalık gezide ancak bu kadar yapılabiliyor. Benimki sadece duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak… Umarım siz de zevkle okumuşsunuzdur…

 
Toplam blog
: 49
: 816
Kayıt tarihi
: 14.06.07
 
 

Emekli matematik öğretmeniyim. İzmir'de yaşıyorum. Okumayı çok seviyorum. ..