Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '08

 
Kategori
Öykü
 

Alo orda mısın (33)

Alo orda mısın (33)
 

http://blog.milliyet.com.tr/alo-orda-misin--32-/Blog/?BlogNo=117065

 

Murat, “söylememeliyim sınavı bir atlatsın ondan sonra zaten öğrenecek” diye kendini teselli etmeye çalıştı. Eşya alırken eve yerleştirirken Nazan bilmese de yapılan emeğin birlikte yaşayacakları evleri için olduğunu bilmek çok güzeldi. Evdeki birçok eşyaya Nazan’ın eli değmişti. Nazan’ın gelmesiyle birlikte eve Nazan’ın kokusu sinmişti. Ev başka bir anlam kazanıp sanki sahibine kavuşmuş gibiydi.

Nazan’da çok mutluydu. Sevdiği erkekle başbaşa bir evde yapayalnızdı. Yemekten sonra eşyaları yerleştirmeye başladılar. Her eşya evin havasını daha güzelleştiriyordu. Mutfak malzemeleri yıkandıktan sonra onları da Nazan kendi zevkine göre yerleştirdi.

Murat’a fikir sorduğunda, “mutfak işinden anlamam evin hanımı sensin” cevabını alıyordu.

Bunu duyduğunda çok mutlu oluyor kendini evinde gibi hissediyordu. Kendini kaybettiği anlarda, “saçmalama kızım burası senin evin değil” diyerek kendine gelmeye çalışıyordu.

Bir süre sonra aldıkları eşyaların hepsini yerleştirdiler. Eksikler vardı ama ev yine de çok iyi görünüyordu. İkisi de yorulmuştu. Nazan, eşyaların çıkan kutularını bir poşete toplayıp giderken çöpe atmak üzere hazırladı.

Murat Nazan’ın elinden tutarak koltuğa götürdü. Gel otur sen de çok yoruldun, biraz dinlenir öyle gideriz” dedi. Nazan, “sana neskafe yapmamı ister misin?” diye sordu. Murat, “neskafe içmek isterim ama sevgilimin daha fazla yorulmasına gönlüm razı olmaz, sen otur ben yaparım” dedi. Nazan, “ben de sana kıyamam sen de çok yoruldun, sen neskafeleri yaparken ben de kupaları hazırlayayım” dedi.

Neskafeler hazırdı. Nazan, “sen otur ben ikram etmek istiyorum” diye tepsiyi aldı. Odaya geldiğinde tepsi elinde kaldı. Evde sehpa yoktu. Murat hemen yerinden kalkıp tepsiyi Nazan’ın elinden aldı. Kupalarını ellerine alarak birlikte koltuğa oturdular.

Murat, “herşey o kadar güzel ki hiç gitmek istemiyorum, hep yanımda kalmanı istiyorum” derken Nazan, “ben de hiç gitmek istemiyorum ama gitmek zorundayız” diyerek neskafesinden bir yudum içti. Bir süre konuşmadan neskafelerini yudumladılar.

İlk defa bir evde başbaşa kalmışlardı. İkisi de yaşadıkları anın keyfini çıkarmak istemelerine rağmen Murat, Nazan’ı üzecek kafasını karıştıracak davranışlardan uzak kalmaya çalışıyordu. “Seninle yanyana olup sana dokunamamak çok zor” dedi fısıltıyla. Nazan bunu daha önce hiç duymamıştı. Kalbi heyecanla atıyordu. Başını Murat’ın göğsüne koyarak, “seni seviyorum” dedi.

Murat’ın dokunuşlarına itiraz etmiyordu. Murat evden hemen gitmezlerse sınavı bekleyemeyeceğini düşünerek, “gidelim mi geç oldu yarın yine geleceğiz, evdekileri kızdırma” diyerek bahane yaratıp kalktı.

Nazan eve dönmek istemiyordu rüyada gibiydi. İstemeyerek de olsa kalkıp saçlarını toplamak için banyoya geçti. Ev inanılmaz güzel olmuştu. Çıktığında Murat onu bekliyordu. Uzun uzun öpüştüler. Artık gitme vakti gelmişti. Murat çöp poşetini alarak, “sen kapıyı kapat ben de çöpü atayım” dedi.

Nazan gitmeden eve tekrar bakarak iç geçirdi, 

“Bu evde Murat’la bir ömür boyu yaşayabilirdim…”

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..