Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '13

 
Kategori
Yolculuk
 

Amaaan, koştur koştur bitmiyor

Amaaan, koştur koştur bitmiyor
 

Bitmesin de zaten, biterse bittik demektir :) amma velakin yoruldum, çok yoruldum. Bu kadar çalışma, bunca  koşuşturma, daha nereye kadar.? Ömrümü yollara, havaalanlarına feda ettim. Bir güne bir günde demediler ki "ey yolcu sen ne çok geldin geçtin buralardan, vallahi hakkını ödeyemeyiz" .

Bir gün oturup evden uzak bir diyarda bir blog yazısı yazacağım hiç aklıma gelmezdi. Prag'tayım şu anda, bir fuar katılımımız nedeni ile. İnsanlar bu soğukta, Pazar dememiş, soğuk dememiş sabahın esselasında çoluk çocuk dökülmüş yollara, fuara gelmişler, tatil fuarına. Ordan broşür, buradan katalog v.s topluyorlar, tatillerini organize etmek için bilgi alıyorlar. Çoğu da çantacı :) Promosyon çanta topluyorlar, çanta dediysem naylon poşet ha:) doldurup duruyorlar içini.

Ön tarafta deskte elemanlar ilgileniyorlar, benim de canım sıkıldı, arkada masada otururken dur bir yazı yazayım dedim ve işte perdeeee. 

Dedim ya yıllardır ömrüm yollarda geçti ancak geçen günki gibi hiç sinirlenmemiştim. Her gün otelden fuar alanına ya da geri dönerken taksi kullanmak zorundayım. Zire fuar alanı ters bir yerde, benim otel merkezde, Prag'taki meşhur saat kulesinin hemen çok yakınında. Her gün hem fuara gelişte hem de dönüşte taksi kullanmak zorundayım ve tek yönde 170 Kron ödüyorum (yaklaşık 20 Lira). Ancak geçen gün dönüşte bindiğim taksi benden 500 Kron isteyince, hop ne oluyoruz abi dedim. ben bu yola hergün şunu ödüyorum, bu ne şimdi?

Ödemiyorum dedim, 170 Kron alırsan al, başka para mara yok sana. Demesin mi polis çağrırım, Çağır dedim, çağırdı. Bu arada taksiden imdim, bagajdaki laptop ve brüşür çantamı almak için bagajın kapağını açmamla birlikte şoförün bagajı hızla kapatması bir oldu. Kolumun yarısı az daha bagajda kalıyordu. Bilimum küfürleri yağdırdım tabii ki, nasıl olsa anlamıyor:) Adam iri kıyım olmasa dalacam ama baktım gözüm yemedi. Gelsin polsi seni şikayte edecem dedim. Çantama el koyamazsın, üstelik kolumu koparıyordun.

Geldi polisler, biri çat pat İngilizce biliyor. Vallahi bizim Antalya'daki polislerimiz çok daha mükemmel İngilizce konuşuyorlar. Şoföre sordu önce, Çekce konuşuyorlar, şoför anllatı. Sonra bana sordu. dedim durum böyle böyle.

Pragta 3 çeşit tarifeli taksi var, biliyorum ancak bu kadar mı fark olur? Polis mecbur ödeyeceksiniz dedi. Tamam öderim ama bagajımı alı koydu ve kolum gidecekti, buna ne yapacağız? Hiç şikayetçi misiniz diye filan sormak yok.. Demesin mi ki yapılacak bişi yok. Nassı yani demişim, Türkçe :)

Velhasıl ben parayı ödedim, makbumuzum aldım, polisler de taksi de çektiler gittiler. Ben orada öylece kalakaldım. Hay senin dedim Prag'ına da, Çek'ine de....hay senin!

Siz siz olun, bir gün Prag'a yolunuz düşer de taksiye binmek durumunda kalırsanız mutlaka "AAA" logolu taksiye binin, en dürüstü ve kurumsal taksi şirketi bunlar, fiyatlar da makul ve belli. Diğer yamyamlara paranızı kaptırmayın, valla kolunuzu da kapar giderler, üstüne de sadece bir soğuk su içersiniz. 

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar ! yemişim sizin medeniyenizi !  İnsan, insan, sonuçta insan ! eğriş büğrüşü de var, dim dik, düz doğrusu da , tabii insan karakterinden bahsediyorum, şekil şemalden değil.

Neyle başladım, nereye kadar koştur koştur dedim, konu konuyu açtı, sayfa tükendi. Bizler de böyle tükeniyoruz işte. Elimizde kalan insanlığımız, cebimizde iyi kötü anılarımız ve bir de yaşam tecrübemiz. Tecrübe deyip geçmeyin ha, çok şeydir, çok kapıyı açar, gereksizleri kapatır, leb demeden karşındaki leblebiyi de anlarsın. İnsanı bakışından, kırıtışından, bir sözünden tanırsın. Keza iş yaşamında da aynı şey söz konusu.

Neyse galiba çok konuştum, artık kendi sesimden bile bazen rahatsız oluyorum:)

Sessizlik lütfen :) sukunet, huzur ve olmazsa olması, bonusu, her daim güler yüz, güzel yüz.:) 

Keyifle kalın, mutlu pazarlar...

 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..