Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '13

 
Kategori
Öykü
 

An Revan - 2

Yaklaşık üç buçuk saatlik bir zaman zarfının ardından vardım İzmir’e. Eskisi gibi değildi terk ettiğim bu şehir, sanki birileri benim hatıralarımı unutmam için yardım ediyordu. Belediyeler, işletmeciler, müteahhitler bir olmuş, el ele verip her yeri yıkmışlar, kazmışlar, yeni yollar, yeni köprüler, yeni caddeler, yeni kafeler, eski sokaklara yeni evler yapmışlardı. Bu yenilik, eski bir şehrin yepyeni bir umudu, yazılacak yeni hikayelerinin en beyaz sayfalarıydı belki de..
Bornova’dan Halkapınar’a doğru giderken içim bir hoş oldu yine. Çift katlı 63 nolu eski otobüsleri hatırladım. Üst katın camından içeri giren rüzgar, ayyaş öğrencilerin kafalarını ayıltıyordu sabahın dördünde..
Alsancak’a vardığımda bambaşka bir deniz havası kokuyordu, adını bilmediğim başka bir yel esiyordu kordonda, çimler daha bi yeşildi sanki, biranın tadı daha bir malt, alkolü daha bi sertti..
En son hatırladığım gri bulutlar dağılmıştı, koyu kahve görüntüler yerini elvanlı enstantanelere bırakmıştı. Faytonlar bile yenilenmiş, daha bi modern, daha bi ciddi havaya bürümüşlerdi kordon boyunun tıkır tıkır ilerleyen taş yolunu. Hani vapurlara eşlik eden martılar vardı ya, daha da çoğalmışlar şimdi, cümbür cemaat gidiyorlardı Alsancak’tan Karşıyaka’ya..
Güneş batınca yeni bir güneş doğuyordu bu şehire, gecenin sessizliği dört bir yanda çalan düğün şarkılarıyla yankılanıyor, gecenin karanlığı her düğün meydanından ateşlenen fişeklerle aydınlanıyordu. Muazzam bir karşılama töreni düzenliyorlardı sanki bana şehrin ahalisi..
..ve bu şehirde, elinden tutup ta yürüdüğüm bir sevgilim de vardı yanımda. Bütün bu sözcüklere benimle beraber şahit olan, duygularıma ortak olan, sek yalnızlığıma su katan bir sevgilim vardı elbet. Issız bir gürültü, tenha bir kalabalıktı kendisi. Nihayet hayatımda sadece gözüme değil gönlüme de hitap eden biriydi o, bütün eski yoklukları var ediyordu. Kendi kendime konuşarak geçtiğim, aşınmış kaldırımlarıyla, yerde yuvarlanan kurumuş yapraklarıyla, sokak kedilerinin yuvalandığı küflenmiş çöp konteynırıyla dertleştiğim, yaşlı dut ve çam ağaçlarına selam verdiğim yollardan şimdi onunla geçiyordum. Kasvetli sokaklarda bahar havası yükseliyordu biz geçerken, ardımızda yıldız tozları uçuşuyordu, eski binaların köhne duvarları göz kamaştırıcı en sıcak renklere boyanıyordu..
İçmeden sarhoş olmak, bir inansın dünyada sahip olabileceği en son noktadır değil mi? Budistlerin nirvana’sı, Zerdüşti’nin ahura mazdası, Yahudilerin kabbala’sı, Hristiyanların mesihi, Müslimlerin cenneti ne ise benim de içinde bulunduğum durum oydu o anda..

Halikarnas Şarapçısı

 
Toplam blog
: 149
: 284
Kayıt tarihi
: 03.05.11
 
 

1987 Bandırma'da doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi İstatistik Bölümünden mezun oldu. Araştırma, Ban..