Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '11

 
Kategori
Öykü
 

Ben Sana Sorarım- 14. Bölüm

Ben Sana Sorarım- 14. Bölüm
 

"RESİM:ALINTI". Öptü kendisine uzanan dudakları. Kalbi yerinden çıkacak sandı Esma.


ÜÇ AY SONRA: 

Selim’in davranışlarında pek bir değişiklik olmamıştı Esma’ya karşı.Eve geliş gidiş saatleri hiç belli olmuyordu. Evde olsa bile Esma yokmuş gibi davranıyordu. Esma zaman zaman gömleğindeki ruj lekelerini görüyor, ceketindeki rengarenk saçları topluyor, değişik bayan parfümlerini kokluyordu. Üzülüyordu. Ağlıyordu. Ama öyle çok istiyordu ki Esma’yı sevmesini. Her şeye rağmen sevgisi ağır basıyor onunla olmak, yanında nefes almak uğruna inadından vazgeçmiyor ve katlanıyordu bu duruma. 

………………………….. 

Selim nasıl olduysa evde kalmıştı o gün. Elindeki kitabı okurken alkolünde etkisi ile uyuyakalmıştı kanepenin üzerinde. Esma o rahatsız olmasın diye nefes bile almıyordu neredeyse. Gözlerini kırpmadan sevdiği adamı seyrediyordu. Selim huzursuz uyuyordu. Alnında boncuk boncuk terler birikmişti Acı çektiği çok belli oluyordu. 

“Bu kadar çok içersen… Sabahın akşamın belli değil ki aşkım.” diye geçirdi Esma aklından. 

Tam o sırada Selim’ in sesi bozdu sessizliği… Sayıklıyordu Selim. 

“Melek... Meleğim... Prensesim... Nerdesin? Dayanamıyorum artık sensizliğe İçimde büyüyor açtığın yara her geçen gün. O adamı sevmiyordun biliyorum. O öpücük…Yanağıma kondurduğun o öpücük. Onu nasıl sakladığımı bilemezsin. Adını yüreğime nasıl yazdığımı bilemezsin. Sen gidince… Veda bile etmeden gidince… Bir yarımı alıp da götürdün beraberinde… Yaşamak istemiyorum artık. Sensiz yaşamak istemiyorum. Meleğim… Her gün biraz daha yaklaşıyorum ölüme. Sensizlik! Ölümden farksız.” 

Esma duyduğu her sözcükte gözyaşlarına engel olamamıştı. Demek bu kadar çok sevmişti Meleği. Sevmek! Ah… Esma da o kadar çok sevmiyor muydu Selim’i?Bilmez miydi ne demek olduğunu sevginin? 

Yerinden kalktı. Kocasının alnında biriken terleri sildi bir mendille. Alnına küçük bir öpücük kondurdu. Selim belli belirsiz araladı gözlerini. Başı dönüyordu. Kendinde değil gibiydi. Yüzünde dolaşan öpücükler… Kendini bıraktı. Meleğin hayali. Meleğin kokusu. Öptü kendisine uzanan dudakları. Kalbi yerinden çıkacak sandı Esma. Bu öpücüğü ne kadar uzun zamandır beklemişti. 

Selim “Melek” diye inledi. Esma, Meleği kıskanıyordu. Kendisini kendisinden kıskanıyordu. Geri çekildi Esma. Selim gözlerini açtı. Esma’yı görünce doğruldu. 

S: Sen miydin? 

Cevap vermedi Esma. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu. 

Selim’in içinden sıcak sıcak bir şeyler aktı. Merhameti ağır bastı. Ne çok eziyet etmişti bu kızcağıza. Onun bir suçu yoktu ki. Uzandı göz yaşlarını sildi. 

S: Ağlama Esma ağlama. Biliyorum çok üzdüm seni. 

Esma burnunu çekti. 

S: Neden bana katlanıyorsun. Bana rağmen bana nasıl katlanıyorsun. Buna zorunlu değilsin. 

E: Çünkü seni seviyorum. 

S: Sen nasıl bir kızsın Allah aşkına? 

E: Seven. Deli gibi seven bir kız. 

S: Ben sana istediğin sevgiyi veremem. Çünkü kalbim bir başkasına ait. 

E: Meleğe mi? 

Selim şaşırdı. 

E: Az önce… Uyurken sayıklıyordun. 

S: Melek… Evet, onu canımdan çok seviyorum ben. Özür dilerim Esma. Seninle hiç evlenmemeliydim. Biz, babalarımızın işlerinin büyümesi için seçilmiş birer kurbanız. İstersen… Boşanabiliriz. 

Esma gözlerine baktı kocasının. 

S: İyi bir kızsın sen… Çok güzel bir kalbin var. Sevilmeyi hak ediyorsun. Ben yanında oldukça. 

E: Boşanmak mı? Senin yanında olmak… Soluduğun havayı solumak… Bu bana yetiyor. Başka bir beklentim yok senden. 

Selim öylece baktı yerinden kalkarak mutfağa yönelen kadına. 

………………….. 

D: Binnur… Uzun zamandır çıkıyoruz seninle… İyi de anlaşıyoruz… Ama hala evlilik teklifime bir cevap vermedin. 

B: Evlilik… Seni çok seviyorum Demir. Ama bizde büyük kardeşler evlenmeden küçükler evlenmez. 

D: Melek evlenmedi mi? 

B: O iş bozuldu. Ayrıldılar eniştemle. 

D: Üzüldüm diyemeyeceğim. Hiç yakışmıyorlardı. Selim duyunca çok sevinecek. 

B: Ama Selim evli. 

D: Karısını sevmiyor ki... O sırf kahrından evlendi Esma ile. Kalbi kardeşinde biliyorum. 

“Zavallı Esma bir inat uğruna hayatı zehir ediyor kendine.” diye düşündü Binnur. 

D: Şimdi biz Meleğin evlenmesini mi bekleyeceğiz? Ya hiç evlenmezse? 

B: Kısmet artık. 

D: Binnur. 

…………………. 

N: Çok güzelsin Çiçek. 

Ç: Gerçekten mi? 

N: Gördüğüm en güzel gelin sen olacaksın. 

Ç: Bir nikah memuruna inanmak gerek. Ne de olsa ondan çok gelin gören yoktur. 

Necati gülümsedi. 

Ç: Necati bizim nikahımızı kim kıyacak? 

N: O gün gelsin de düşünürüz bir tanem. 

…………………….. 

BİR HAFTA SONRA 

MARİA’NIN BARI 

S: Çok değişik bir kız . 

Z: Sevmeye mi başladın Selim karını? 

S: Bilmiyorum, düşünmedim hiç. 

Z: Sevgi? Ya seviyorsundur ya da sevmiyorsundur. Düşünülmez ki bu. 

S: Sevmek? Evet ama ağabey gibi, baba gibi, arkadaş gibi, sevgili olarak kalbim sadece Meleğe ait. 

Z: Unutamadın değil mi Prensesi? 

S: Unutamadım. 

Z:Haber aldın mı hiç? 

S: Ayrılmış nişanlısından. Kardeşi Demir’e söylemiş. 

Z: Seni mi unutamadı dersin? 

S: Keşke öyle olsa… Keşke çıkıp gelse. 

Z: Neden sen gitmiyorsun Ürdün’e? 

S: Unuttun mu dostum evliyim ben. 

Z: Selim, tanırım ben seni. 

S: Esma. Ne yaptıysam vazgeçmedi bu evlilikten. Bari evliliğe de benzese. Evlilik oyunu. Başka biri olsa çoktan isyan etmişti. Onun özgürlüğüne kavuşmasını istiyorum. Çünkü onun kalbi çok temiz. En iyisini hak ediyor. Benimse ona verebileceğim sadece mutsuzluk. 

Z: Dinle o zaman. Benim bir planım var. Hiç bir kadının buna dayanabileceğini sanmıyorum. Esma da dayanamaz. 

S: Nedir? 

……………….. 

S: Onun üzülmesini istemem. Ama başka çarede yok gibi. Onun iyiliği için bunu yapmak zorundayım.Yoksa çürüyüp gidecek o taş binada. 

…………………. 

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..