Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '11

 
Kategori
Gelenekler
 

Anadolu'da davul

Anadolu'da davul
 

Davulun bizim geleneğimizde ve yaşantımızda ayrı bir yeri vardır. Düğünler, sünnetler davulla başlar, askere giden Mehmetçiklerimiz davul - zurnayla uğurlanır.Davul berekettir, davul sevgi ve barıştır.Davul özgürlüğün, bağımsızlığın işaretidir...

Bu yazımda davuldan biraz sözedeceğim. Anadolu’da bayram da, seyranda davulla başlar. Davul güm güm vurmadıkça bayramın seyranının tadı mı olur? Düğün mü olur? Önce davul gelsin. Karşılamaya, uğurlamaya davul gerek. Davul başta, davulcu işte. Davulun sesi Anadolu’nun sesidir. Ne demişler atalarımız: Arıkovanı oğulsuz, olmaz, düğün dernek davulsuz olmaz. Anadolu düğünlerinin baş tacı davuldur. Askerlerimizi davul eşliğinde askere göndeririz. Askerden gelirken deyine onları davulla karşılarız. Birde ramazan davulu vardır, Hal edebiyatımızda davulla ilgili türküler, şarkılar, şiirler ve özellikle maniler derlenip söylenmiştir. Davul bir yerde bir milletin bağımsızlığın, özgürlüğün ve hür olmanın yegâne simgesidir.

İşte Dr. Mehmet Önder’in ( 1926- 2004 ) bana imzalı olarak armağan ettiği “Aldı sözü Anadolu “ kitabında davul ile ilgili bir öyküyü şöylece anlatıyor: " Bir zamanlar Anadolu beylerinin içine dönük, konağından dışarı çıkmaz. Kimseyle görüşüp konuşmaz, güzellikte eşsiz bir kızı varmış. Kız gelinlik çağına erince Beyi bir düşüncedir almış. Kızını evlendirmesi gerek. Ne var ki, değil sokağa, odasından bile dışarıya çıkmayan bu kızı, kimlere versin? Ülkelere duyurmuş: " Kim kızımı kendi isteği ile konaktan dışarı çıkarabilirse ona kızımı vereceğim.

Belirtilen günde kızın penceresi önünde, şıvgın gibi yiğitler toplanmış, her yiğit hünerini göstermeğe başlamış. Kimi elli okkalık gürzlerini havaya uçurmuş, kimi at üzerinden zor hareketleri yapmış, sergilemiş, kız oralı bile olmamış. Başını çevirip bakmamış. Derken akşama doğru uzaklardan bir davul sesi yaklaştıkça kız pencereye doğru başını çevirmiş. Pencereyi açmış. Az sonra fidan boylu, civan bir delikanlı davulunu döve döve meydana çıkmış ve başlamış türlü türlü havalar çalmaya. Tokmak davula indikçe Bey kızı yerinden duramaz olmuş.

Yüreği alev alev yanmışa başlamış. Adımları dışarıya doğru kaymaya başlamış. Güneş batarken de meydanda görünmüş. Görünmesiyle de bir alkış tufanı kopmuş. Hikâyenin sonucu mutlu bir düğünle noktalanmış. İşte o günden sonra davul düğünlerin baş tacı olmuş.

Davulun sesi, insanı yerinden oynatır. Yüreğini hoplatır derler. Bu ses buruk bir heyecan verir. Gelinler evden çıkarken yine davul eşliğinde halay çekilerek uğurlanır.Yiğitleri coşturan davuldur. Bu yüzden Türkler savaş meydanlarında davulun büyüğü olanı kös çaldırır. Mehteranda kös vardır. Orduya şevk ve cesaret verir. Seferlerde, savaşlarda Türk Ordusunun yanında Mehteran vardır ve önde gider. Yol boyu çeşitli marşlarla yiğitlere eşlik edip onları coşturur.

Mehterin baş ve çalgısı davul ve köstür. Anadolu geleneğinde davulun ayrı bir yeri ve önemi vardır.

Davul heyecan dolu bir sestir. Vurdukça dışarı dökülür, palabıyıklı gençler zeybek oynar ve halay çeker, diz vurur topraklara özgürce.

Davulcuya sormuşlar neden davulu dövüyorsun? Diye cevabı şöyle olmuş

- Ben davulu dövmezsem o beni dövecekte ondan.

Davul dövüldükçe yürekler hafifler, mutluluk duyar.

- Yine davulcuya sormuşlar;

- Davulu anladık, ne dövüp duruyorsun? Ya şu zurnaya ne dersin?

- Davulcu gülmüş,

- O benim kaynanam, demiş Zırıltısı eksik olmaz!...

Bu yazıyı okuyan sevgili annelerimiz ve kaynalarımız lütfen darılmasınlar,

bu sözgelimi bir sözdür.

- Bir de Anadolu’ da Ramazan Davulu vardır. Sahur yemeğine bizleri kaldırır. Anadolu insanı düşünmüş, taşınmış bir insanı tatlı uykusundan nasıl uyandırırız" diye o günlerde çalar saatler yoktu. Kapıyı tokmakla dövmekte hoş değildi.. Tok bir sesle uyandırmak için davulcuya bu görevi vermişler. Davulcu hem tokmak vurur ve hem de davul eşliğinde çeşitli maniler söyleyip gider. 

İşte davulcu manilerinden birkaç örnek.

Tohumunu at da gel

Arpa, buğday sat ta gel

Uyan hey ağam uyan

Orucunu tuta gel gel

***

Eğlenip gülüşelim

Tanışıp bilişelim

Bahşişini hazırla

Bayramda görüşelim ( 1 )

***

Bekçiniz kapıya geldi,
Cümlenize selam verdi.
Darılmayın iki gözüm,
Bahşişin almaya geldi.

***

Yün yatakta yatarız,
Yapma çiçek satarız,
Biraz bekle davulcu,
Şimdi bahşiş atarız.

***

Yeni cami direk ister
Bunu söylemeye yürek ister
Benim karnım toktur ama
Arkadaşım börek ister.

***

Sokak yolu dar mıdır?
Minaresi var mıdır?
İftara kal diyorlar,
Acep aslı var mıdır?

***
Davulumun ipi kaytan
Sırtımda kalmadı mintan
Ver Efendi bahşişimi
Alayım sırtıma mintan ( 2 )

Ramazan günlerinde davulcuya bahşiş vermek gelenektendir. Unutmayalım ki davulcu her zaman evimizin önünden geçmez veya kapımıza gelmez. Bu gelenekler çağdan çağa kuşaktan kuşağa, nesiller boyu bizimle yaşayıp gidiyor.

Köy düğünlerinde davul gelin alayının önünde gider. Davul dövülür, gelin ağlar. Mutlu bir günde gelin niçin ağlar diyeceksiniz? Baba ocağından yurdundan, yuvasından ayrıldığı için ağlar. Ama gelin “hem ağlarım ve hem giderim “der. Bir de bir atasözümüz vardır.“Davulun sesi uzaktan hoş gelir” diye. Kırkpınar Güreşleri’nde de kırk davulun birden çalındığını düşününüz. Pehlivanlar davul eşliğinde el ense tutarlarken davulcular onlara şevk ve heyecan verir. Güreşlerde yine davul çalma geleneği vardır….Bu gelenekleri yaşatmalıyız ve geleneklerimize sahip çıkmalıyız.

1- Aldı Sözü Anadolu / Mehmet Önder. Milli Eğitim Bakanlığı

Yayınları - Türk Edebiyatı dizisi /1999- Ankara.

2- Ramazan ve Bayram Manileri - Abdülkadir Güler / Söke Ekspres Gazetesi arşivi / 2010. 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..