Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Anadolu Kağnısı / Yeni Yıl Kutlamaları

Anadolu Kağnısı / Yeni Yıl Kutlamaları
 

***MUTLU YILLAR!***


-Mutlu Yıllar!
-Merry Christmas and happy new years!
-Frohe Weihnachten und ein glückliches Neujahr!
-Boas Festas e um feliz Ano Novo!
-Bonnes Fêtes et une heureuse Année Nouvelle!
-Buone feste ed un felice anno nuovo!

...
şeklinde, belki başka birçok dilde çeşit çeşit, renk renk sözcüklerle ifade edilecek tüm bu güzel duygular...

Kadehler kalkacak mutluluğun, barışın, sağlığın ve geleceğin şerefine... Ertesi gün devam edecek mi peki bu mutluluk tabloları? Nerede?

Açlık, işsizlik, savaş, kazalar, ölümler, kavgalar kaldığı yerden devam, yüzyıllardır hatta bin yıllardır öyle değil mi?


İnsanoğlu, bu kadar arsız olmasaydı, yaşadığı zorluklara, sıkıntılara rağmen, hala gülüp eğlenebilir miydi? Savaş meydanlarında bile şarkılar, türküler çığırıp, kahkahalar atabilir miydi? Cenaza töreninden sonra eve döner dönmez acıkan karnını doyurabilir miydi? Gerekçe hazır: " Acıyan yerin ayrı, acıkan yerin ayrı! " Elbette kişiye göre değişir de, genel görüntü böyle.

Öyleyse biz de... Gülünecekse gülelim, ağlanacaksa ağlayalım, eğlenilecekse eğlenelim ve kutlanacaksa kutlayalım ama sınırları bilelim!

*****

Bizim ülkemiz gibi farklı kültürlerin, farklı dinlerin ve farklı halkların yaşadığı, mozaik tabir edilen ülkelerde kutlamalar ve bayramlar yönünden bir zenginlik bir üstünlük görülür. Özellikle Güney Anadolu şehirlerimizde, örneğin Antakya ve Mardin Kültürlerini yaşamak ve tanımak isterdim. Barış ve huzur içinde yüzyıllardır süregelen insan ilişkilerini tanımak isterdim.

Üniversitede okurken Antakyalı bir arkadaşımız vardı. Adı da soyadı da bizim gibi. O kadar çok yakındı ve sıcaktı bize, kardeş gibi. Zaten o dönemlerde flört etmek ayıp sayılırdı, bacı-kardeş bilirdik, arkadaşlarımızı. Son sınıfın son günlerinde, bu arkadaşımız bize bir açıklama yaptı;  "Ben hıristiyanım ve de arabım," inanamadık. (Nüfus cüzdanını gösterdi, doğruydu, islam yazmıyordu, adı da bir harf ile farklıydı.)

Beyaz tenliydi, upuzun boylu, diğer gençlere göre sakalı-bıyığı yoktu ya da çıkmak için biraz geç kalmıştı. hiç Arap gibi görünmüyodu fiziksel olarak. Biz de dünyayı bu kadar çok tanımıyoruz ki, Arap denilince simsiyah insanlar canlanıyor gözümüzde. Dört yıl boyunca bir insan nasıl saklar kendini, hiç mi açık vermez? Nedenini sorduğumuzda, "Beni dışlardınız," dedi. Belki de, ama sanmıyorum biz onu yine severdik, çünkü özü-sözü iyi bir insandı. Kulakları çınlasın!

*****
Orta ikinci sınıftayken Sosyal Bilgiler öğretmenimiz, kendi aramızda birbirimize ve tahtaya "Mutlu noeller" yazdık diye bizi bir güzel haşlamıştı, hey gidi yıllar, hey! Onun da kulakları çınlasın, eğer hayatta ise hala, mübarek ellerinden öperim!

*****
Farklı coğrafyalarda yaşamadığım için, yabancı- devşirme ya da farklı ırktan olan insanlarla çok karşılaşmadım. (Turistler hariç.) Türklerle evlenmiş ve burada yıllardır yaşayan Avrupalı tanıdıklarım var şimdi. Benim dediğim o değil, gerçekten Türkiyeli olup, dini, ırkı ayrı olan; Rum, Ermeni, Musevi, Süryani..vs.

Çorum'da Çerkez, Tatar, Kürt, Yörük, Elekçi (Roman) ve Köçek Mahalleleri diye bilinen yerler vardı. Buraya geldikten sonra bir Tarih Öğretmeni arkadaşımla sohbet ederken, Rumların yoğun bir şekilde yaşadığı şehrin Çorum ve Erzurum olduğunu, isimlerindeki son eklerin (-rum) bu yüzden olduğunu söyledi, inanamadım, hatta mahallenin yerini bile söyledi. Düşündüm, düşündüm...babama sordum. Fazla bilgisi yoktu, onun bile, halbuki Askerlik Şubesi'nde 30 yıl çalışmıış biri, bütün şehri ve köylerini insanların soyadlarına göre sınflandırabiliyor.

O mahalle küçükken çarşıya giderken sürekli içinden geçtiğimiz, Çorum'un diğer mahallerine pek benzemeyen bir görüntü çiziyordu. İnsanlar olmazdı sokaklarda, çocuklar oynamazdı. Evlerin kapıları hep kapalı olurdu ve duvarları yüksekti, bahçelerin içi görünmezdi. Diğer mahallerde gördüğümüz, kapı önlerinde oturup çene çalan,örgü yapan kadınlar, yoldan geçeni dikizleyen esnaf ve amcalar, laf atan gençler olmazdı. Şimdi şimdi anlıyorum o mahallenin gizemini.

Hala öyle mi ki, yok sanmıyorum.

*****
Şimdi bir komşumuz var, kocası Alman, hiçbir akrabası yok, kardeşi yok, çocuğu yok. Savaş yıllarında doğduğu için, annesi kardeş yapmamış. İki yıl önceydi, 24 Aralık'ta ziyaretlerine gittim. Çok duygulandı, hediyelerimi verdiğimde gözleri doldu kocaman adamın, çocuk gibi sevindi ve salonun en güzel köşesine koydu, şöminenin üstüne.

Karısına döndü : "Fatma, nereden biliyor, bizim adetleri?" dedi. Karısı da, " Bilmez mi canım, o Almanca öğretmeni," dedi.

Yaptığımın branşımla hiç ilgisi yoktu. Sabah kalktığımda telefonla görüşmeyi ve kutlamayı düşündüm. Sonra kalkıp evlerine gideyim, dedim, yüzyüze olsun. Giderken de evde bulunan, Efes'ten aldığımız Meryem Ana figürünü, bir şişe Pamukkale Şarabını (İthal olandan), Lüle taşından, Zeus başlı bir pipoyu (bizde kullanan yoktu.) ve kendim ördüğüm dantel tepsi örtüsünü güzelce paketleyip, kırmızı kurdelelerle süsledim. Önceden hazırladığım birşey değildi, evde ne varsa, ama onların adetlerine tam uygundu hediyeler, asıl sevindiren de buydu işte, maddi karşılığı değil.

Farklı kültürde olan birinin mutlu olması beni de çok mutlu etti. Bu yıl telefonla kutlayabildim, çünkü kalp ve akciğer ameliyatı geçirdi, ziyaretçi kabul etmiyorlarmış. Yine de sevindiğini tahmin edebiliyorum...İnşallah eski sağlığına kavuşur!

*****
Kağnı bugün epeyce yüklendi...çekenleri de düşünmek gerek!

Adı her ne olursa olsun, güzellikleri hep birlikte kutlayalım, çirkinlikleri hep birlikte kınayalım!

Nasıl Kurban Bayramı'nda danaların, koyunların yanında olduysam, yılbaşında da hindilerin, tavukların ve tüm tüylülerin yanındayım.

Bağışlayın onları, bir bayram daha görsünler!.. Bush bile bağışlıyor da, siz onun kadar yufka yürek taşımıyor musunuz?

Selamlar ve şimdiden iyi yıllar!

2008 tüm dünyaya BARIŞ, HUZUR, HOŞGÖRÜ, SAĞLIK ve BOLLUK getirsin!

Sevgiyle kalın! Mutlu kalın!

 

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..