Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '08

 
Kategori
Eğitim
 

Anadolu'nun bağrında doğan güneş köy enstitüleri

İZLENİMLER

GİZEMLİ BİR SÖYLEŞİ NABİDE KILINÇ

ANADOLU’NUN BAĞRINDAN DOĞAN GÜNEŞ, KÖY ENSTİTÜLERİ...

“Eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntem, bilgiyi insan için gereksiz bir süs, bir baskı aracı olarak görmek değil, yaşamda başarıya ulaşmayı sağlayan iş içinde kullanılabilen bir araç durumuna getirmektir.”

Mustafa Kemal Atatürk

Büyük Atatürk ; Türk köylüsü için şöyle diyordu; “Köylü olmasaydı Kurtuluş Savaşı’nı kazanamazdık.” Bağımsızlık Savaşı’nın içinde olunmasına karşın, Mustafa Kemal öğretmenler kurultayı’nı toplar. “Ulusça kurtuluşun ulusal eğitimden geçtiğini” söyleyen ve Türkiye Öğretmenler Birliği’nin kurulmasını sağlayan yüce Atatürk’ün, “geleceğin savaşı beyin savaşıdır.Bu savaşın utkusu da eğitim yoluyla kazanılacaktır, köylü yurdun efendisidir” özdeyişi ile halka yönelindi.

Ulus olarak bağımsızlık savaşı kazanıldıktan sonra, sıra yoklukla, geri kalmışlıkla ilgilenmeye gelmişti. Toprakları ve insanları “yorgun ve bitkin” düşmüş o güzelim ülkemizi yeniden canlandırmak ve üretime kazandırmak gerekiyordu.

Bu güzelim ülkemizin coğrafyasından, Anadolu’nun bağrından doğan güneş “Köy Enstitüleri” 17 Nisan 1940’da bu düşüncelerin ışığında; Atatürk ve devrimlerini kucaklamak için kurulmuştur.Kazanılan bağımsızlık savaşı’ndan sonra yüce Atatürk’ün getirdiği devrimlerin yeşermesi, yaşaması, kucaklanması, ileriye taşınması, çağdaş uygarlık seviyesine çıkarılması, taçlandırılması gereklidir.

“Köy Enstitüleri” eğitim, öğretimde “özyönetime, iş içinde imeceye, üretime” dayalı idi...

17 Nisan kuruluş bayramıdır.Köylerde türkülerin söylendiği gündür.Güneşin ışımaya başladığı gündür, bu gün.

Anadolu bozkırının içinde nasıl da yeşermiş enstitüler...Çiçek açmış, bozkır sevincinden duramamış, topraklarından sular, bitkiler fışkırmış...Ağaçlarında kuş cıvıltıları duyulmaya başlanmış...Köylerin içinde yanıp, sönen, ışıldayan “Köy Enstitüleri”...halkın içinde kanatlanmış canlanmış...

Köy neferlerinin ışığında, eğitim görmeye başlamış güzelim ülkemizin onca yanık tenli insanı...Onlar Köy çocuklarıydı...Doğa olaylarının, ağacın, ormanın, böceğin, çiçeğin içinden geliyorlardı...Gök gürlemesini, ayın ve güneşin tutulmasını, bitkilerin doğmasını, yaşam süreçlerini izleyerek geldiler...mevsimlerin arasından yürüyerek geçtiler...

Kıraç topraklar onların emekleri ile kazıldı, ekildi, dikildi...Bozkırlar işlendi, yazgılar yenildi, yeşile döndü...

Onlar köy çocuklarıydı...Cumartesi günleri ulusal oyunlar, gösteriler yaptılar, şarkılar söylediler...sanatla ilgilendiler, tiyatro oynadılar...Halay çektiler, folklor oynadılar...Klasikleri okudular...okul yaptılar, ağaç diktiler, bahçe ektiler...edebiyat, şiir okudular...

Onlar köy çocuklarıydı...marangozculuk, demircilik, meyvecilik, sebzecilik, bağcılık, arıcılık, sütcülük, tavukculuk yaptılar, ürettiler... Kurslarda disiplin; sevgiye ve saygıya, kendine güvene dayanıyordu...

Flut çaldılar, köy gezilerine çıktılar, kitap, dergi okuma saati düzenlediler, müzik dinlediler, dağa tırmandılar, ata bindiler, müze kurdular... Onlar Köy Çocuklarıydı...Karanlığı delen...

Köy dendi mi yüreğim kıpırdar.Köy dendi mi saf, tertemiz, sevgiyle örülür ben de...Köy dendi mi, yüzlerinde canlılıklarını kaybetmemiş güzelim insanlarımız gelir aklıma...

Köy türkülerinin yanık bağrında “yanıp, sönen, ışıldayan” “Köy Enstitüleri”...Bir devrin Eğitimi...Köy enstitüleri sonsuza dek sönmeyecek...Sonsuza dek yaşayacak...Bir destandır köy enstitüleri...Kapatıldı birer birer... Işıltılı yıldızlar gibi kayıp, geçip gittiler...Ama unutulmadılar...Gün geçtikçe değerleri daha iyi anlaşılmaktadır...Her geçen gün köy enstitülerinin neferlerinin sayıları azalmaktadır, tedirginliğim bundandır...

Sürer eker biçeriz, güvenip ötesine

Milletin her kazancı milletin kesesine,

Toplandık baş çiftçinin, Atatürk’ün sesine

Toprakla savaş için ziraat cephesine.

Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz

Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz...”

Köy Enstitüleri Günü’nde “Yerkesik’ten mektup”...

Bugün 17 Nisan. 16 Nisan gecesi kalemi, kağıdı aldım elime...Köy enstitülerini yazacağım evimde...Akşam televizyonda, Reşat Nuri Güntekin’in “Yaprak Dökümü”nü izledikten sonra, yani saat 23.30...Bir şeyler yazıp, döktüm kağıda...Sonra bıraktım.Düşünmeye başladım, Köy Enstitülerini...Saatler sevgiyle örülmeye başladı...İçimdeki kıvılcımlar yanıp, yanıp sönüyordu...Yüreğimdeki kıpırtılar sevinç dalgalarına dönüştü...Duruydu, dupduruydu, canlandı , söylendi, işlendi “köy enstitüleri”...

17.Nisan.Gündüz saat 11.30.Gecenin gündüze vurduğu aynı saatler. Yerkesik İlköğretim Okulu’ndan telefon geldi. Okula “Köy enstitüleri”nin neferi “Cemalettin Dökmetaş” gelmiş.Devrim gazetesinden de izlerim yazılarını...Son yarım saat görmeye gittim, söyleştik...Güzel anılarını ve köy enstitülerini yaşattı bize...Akşam saatinde Eğitim-Sen’in “Konakaltı Kültür Merkezi”nde düzenlediği etkinlikte buluşmak üzere ayrıldık...Cevdet Bingöl ise, kendi köyünün çiçeğini, kokusunu, toprağını, insanını ne çok özlemiş, hissetmiştir kimbilir bugün?

17 Nisan Akşam saat 19.30; Muğla Eğitim-Sen “köy enstitüleri” ile ilgili güzel bir programı derlemiş, dinletti...Bir kısım insanların sesi, soluğu, heyecanı olan bu etkinlik, köy enstitülülerle anlam kazandı, gecede...Kimler vardı?Hepsi de güzeldi, candan, sevgiyle, olgun.Eğitim-Sen’e teşekkür etmek gereklidir, bu önemli, güzel etkinlikten dolayı...Çiçekler ekti yüreğimize...

Yerkesik beldesinden “H.İbrahim Turgut’u”, ”Sadullah Turgut”u, ”Sakine (Şeker)Özman”ı, “Feyzullah Düzeni”, “Muammer Soykan”ı, “Rüştü Karakoç”u,

Fethiye’den “Ünal Şöhret Dirlik”i, Ankara’da oturan “Mahmut Makal”ı, “Naciye Makal”ı , Yatağan’da oturan “Bahattin Uyar”ı ismini buradan sayamadığım tüm Köy Enstitülüleri bugün de başta büyük Atatürk’ün, İsmail Hakkı Tonguç’un ve Hasan Ali Yücel’in, Saffet Arıkan’ın önderliğinde sevgi ve saygıyla kutluyorum. Sevgili ablacığımı “Ortaklar Öğretmen Okulu”nun neferini saygıyla ve rahmetle anıyorum...

Köy Enstitüleri yok edildi ama, tarihi ve destanı yaşayacaktır sonsuza kadar...

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..