Anam adıma "Şöhret" demiş

ANAM “ŞÖHRET” DEMİŞ, BABAMIN ŞİRKET DOKTORU  “ÜNAL” YAZMIŞ,

BEN YAZILARIMDA ANAMIN VERDİĞİ İSMİ DE KULLANDIM 

Ünal Şöhret Dirlik

Ben yaz aylarında doğmuşum. Büyük bir olasılıkla nisan, mayıs ve haziran aylarından biri olabilir. Çünkü haziranın sonuna doğru tütün dikimi biter..Sulak arazisi olan köylerde  temmuzda da dikilir, ama bizim arazilerimizde tütün dikimi haziran sonunda biterdi. O zaman kır tarlalara dikilen ilk tütünlerin birinci çapası başlardı.

Babam o zamanlarda; merkezi Karagedik’te bulunan Fransız Maden Şirketi’nin Yürek ocaklarında çalışıyormuş. Anam rahmetli nereden duymuşsa duymuş, adımı Şöhret koymuş. Beni nüfusa kaydettirmek için şirketin Yürek’te bulunan ve binası halen sapasağlam duran şirket hastanesi doktorundan rapor almak için baş vuruyor. Doktor dilekçeye bakmış bakmış;   

“-Amca oğlanın adını ‘Ünal’  koyalım” demiş ve rapora öyle yazmış. Nüfusa da öyle kaydedilmiş.

            1944’te bizim köyde ilkokul açıldı. Hemen götürüp kaydımızı yaptılar. Köyün nüfus kütüğüne bile bakmadan, Şöhret Dirlik diye 91 Numaralı ilkokul öğrencisi oldum. İlkokulu bitirmemize on beş gün kala biz ailecek Çalış’a Çardak Zeytin denilen ve denizle aramızda kumsal ve demiryolu  bulunan yere geldik.Onbeş gün kadar derslere devam ettik, sonra bitirme sınavına katılıp ilkokulu bitirdim.

Aylar sonra Karagedik ilkokuluna bir daha uğradım. Perran Kovacı öğretmenim, elime diplomamı verdi. Ortaokula yazılacağımı öğrenince sevindi. Onu alıp Fethiye’ye gittim. Ara sıra katırlarımızı nallatmak için Çalış Sahillerinden kendi başıma Fethiye’ye gittiğim için yabancılık çekmedim. Giritli Fotoğrafçı’ya 6 tane vesikalık çektirdikten sonra  Hükümet Binasında, kapısında  Nüfus Memurluğu yazan odaya girdim. İyi bir memura rastlamışım, benimle ilgilendi, “kimsin, ne istiyorsun” diyerek konuşturdu. “Ben İncirköy’lü Hilmioğlu Şöhret Dirlik’im, anamın adı Hatice, Ortaokula yazılacağım nüfus cüzdanı istiyorum,işte fotoğraflarım”dedim. Rahmetli hiç üşenmedi, git de baban gelsin demedi, koca bir defter indirdi, arkasında İncirköy yazıyordu. “Kırk iki hanede, Hilmi Dirlik’in en büyük oğlu Ünal Dirlik var” dedi. Benim aklıma babanın doktorla ilgili anlattığı geldi. “Tamam amca o benim, babam şirket doktorunun adımı Ünal yazdığını söylerdi” dedim. Nüfus cüzdanımı hazırladı. Elime verdi, “iyi çalış ha!” diye de tembihledi.

 Doğruca  Kordon’daki Ortaokula gittim.Ortaokulun katibi İncirköy’den olup, Denizli Lisesinde okumuş Nuri Ardıç’tı. Köyden okula giden bir çocuk duyarsa çok sevinirdi. Benim diplomamı ve nüfus cüzdanımı karşılaştırdı. Diplomada Şöhret, nüfus cüzdanında Ünal olunca, çok üzüldü. Kayıt için bekleyen olmayınca ikisini de aldı, bir dilekçe hazırladı, hemen mahkemeye gitti, yarım saat sonra düzeltme kararı alarak geldi.Kaydımı yaptı. Benim adım ondan sonra Ünal oldu. Ama şimdilerde bizim İncirköylüler beni Şöhret Bilir. Anam rahmetli hiç Ünal demedi.

İki yıl sonra Aksu Köy Enstitüsü’ndeydim. Orada okurken dergilerde, gazetelerde yazılarım yayınlanmaya başladı. Benim imzam Ünal Şöhret Dirlik. Bütün yazılarımda onu kullandım. Bundan sonra beni çok yakından tanıyan dergicilere Ünal Dirlik imzalı bir yazı göndersem mutlaka garipseyeceklerdir.

İki yıl önce  “Avukat Şair Şafak Ahmet Deniz senin isimlerini birleştirelim” dedi, tam oluru verecektim ki, Şaphane’ye noter olarak gitti.

İşte benim Ünal ile Şöhret isimlerimin hikayesi.